“Taş evleri ve tarihi dokuyu yok etmenize izin vermeyeceğiz!”
Mağusa İnisiyatifi, Suriçi’nde turizmin, tarihi ve geleneksel yapıların mevcudiyeti ve taş dokunun zenginliği ile daha iyi bir noktaya gelebileceğine işaret etti.
Mağusa Suriçi’nde turizmin, tarihi ve geleneksel yapıların mevcudiyeti ve taş dokunun zenginliği ile daha iyi bir noktaya gelebileceğine işaret eden Mağusa İnisiyatifi, bazı mimar ve mülk sahiplerinin Suriçi’nde çok sağlam yapıları dahi yıkarak yeni yapılar yapmasını eleştirdi.
Suriçi’nden ekmek yemeye çalışan tüm mimarlara ve mülk sahiplerine seslenen İnisiyatif, “Mağusa Suriçi’nde iş yapmaktan ve kentimizin değerlerini yok etmekten bir an önce vazgeçin!” dünya miras alanı olabilecek nitelikteki tarihi kentimizi mahvetmenize izin vermeyeceğiz!” açıklamasında bulundu.
İnisiyatif’in açıklaması şöyle:
“Son birkaç yıl içerisinde Mağusa Suriçi’nde hem alım-satım, hem de ekonomik ve fiziksel iyileştirme açısından önemli gelişmelere tanıklık etmeye başladık.
Bu gelişmeler yıllardır terk edilmiş ve unutulmuş durumda olan ve barındırdığı kültürel miras zenginliğiyle, hem çok daha fazla ilgiyi hak eden, hem de müthiş bir kültürel miras turizmi potansiyeli taşıyan Mağusa Suriçi için çok sevindiricidir.
Ancak maalesef bu ekonomik ve fiziksel gelişimi bir duyarlılık içerisinde, buradaki turizm potansiyelini yaratan değerlerden birinin de burada mevcut olan taş yapılar olduğunun bilincinde gerçekleştiren mimar ve mülk sahiplerinin yanında, bu değerleri yok edip, taş yapıların parselleri içerisinde yeni yapılar yaratmayı marifet sayanları da üzüntüyle izliyoruz. Çok yakın bir zamanda oldukça sağlam durumda bir tescilli taş yapı gözlerimizin önünde, ‘kendiliğinden yıkıldı’ yalanıyla yok edilmiştir. Suriçi’ndeki en güzel, en iyi korunmuş ve tarihi yapıların en çok süreklilik gösterdiği bir sokakta gerçekleşen yıkımın kararını ilgili mimar ve mülk sahibinin neye dayanarak verdiğini anlamak mümkün değildir. Mağusa Suriçi’nin gelişmesi için en önemli ekonomik kaynağı yaratan KOBİGEM programları mevcut yapılara turistik pansiyon işlevi kazandırılması durumunda verilmektedir. Bu yapının yıkılması ile KOBİGEM’in ekonomik destek için aradığı ön şart ortadan kaldırılmıştır. Söz konusu tescilli taş yapının yıkımı tam anlamıyla binilen dalı kesmek, altın yumurtlayacak tavuğu katletmektir.
Yine yakın zamanda başka bir parselde oldukça sağlam durumdaki bir diğer taş yapının yıkımı için hazırlıklar yapıldığı duyumu alınmıştır. Bu yaklaşımlar tam anlamıyla bilinçsizlik ve aymazlıktan kaynaklanmaktadır. Maalesef 1960 ve 1970’lerde Mağusa Suriçi’nde bulunan çok sayıda değerli taş yapı yok edilmişti. Biz onların gidişini o dönemdeki bilinçsizliğe bağlayıp, mevcut taş yapıların en iyi şekilde korunması ve Suriçi’nin mevcut tarihi özelliklerinin sürdürülmesi için çabalarken, hala aynı bilinçsizlikte vatandaşlarımızın ve mimarlarımızın bulunduğunu görmekten büyük bir üzüntü duyuyoruz. Eğer Mağusa Suriçi’nde turizm daha iyi bir noktaya gelecekse, bu ancak burada bulunan tarihi ve geleneksel yapıların mevcudiyeti ve taş dokunun zenginliği dolayısıyla mümkün olacaktır. İlle yeni bir yapıda turizm yatırımı yapmak istiyorsanız neden bunu Mağusa’nın surlar dışındaki, sizin şu anki açgözlü yaklaşımınız gibi yaklaşımlarla mahvedilmiş bölgelerinde yapmıyorsunuz? Ya da neden Suriçi’nde boş bir arazide veya yakın tarihli (taş olmayan) niteliksiz bir yapının bulunduğu bir parselde yeni yapı tasarlamıyorsunuz? Hiç mi Yunan adalarında, Dubrovnik’te İtalya’nın kasabalarında, Alaçatı’da, Foça’da bulunmadınız? Tarihi kentlerde turizmin ne olduğundan, nasıl yapıldığından, çekim yaratan değerlerin neler olduğundan bu kadar habersizseniz neden bu işlere soyunuyorsunuz? Suriçi’nden ekmek yemeye çalışan tüm mimarlara ve mülk sahiplerine sesleniyoruz:
TARİHİ KENTLERDE TURİZMİN NE OLDUĞUNDAN HABERSİZSENİZ MAĞUSA SURİÇİ’NDE İŞ YAPMAKTAN VE KENTİMİZİN DEĞERLERİNİ YOK ETMEKTEN BİR AN ÖNCE VAZGEÇİN! DÜNYA MİRAS ALANI OLABİLECEK NİTELİKTEKİ TARİHİ KENTİMİZİ MAHVETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ!”