1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Taşıma Suyla Değirmen Dönmez
Taşıma Suyla Değirmen Dönmez

Taşıma Suyla Değirmen Dönmez

Taşıma Suyla Değirmen Dönmez

A+A-

 

Hasan SARPTEN
[email protected]

Kıbrıs adası tarihinin hiçbir döneminde su zengini olmamış, bu coğrafyada her zaman susuzluk çekilmiştir. Geçmişte yapılan ve bugün birer kültürel miras konumunda olan su sarnıçları, su kemerleri hep bunun göstergesidir. Gereksinim duyulan tatlı sular önceleri pınar, kuyu ve yağmur sularından beslenen yer altı sarnıçlarından sağlanıyordu. Pınar sularının uzak yerlere kanallar ve su kemerleriyle taşınmasına Roma döneminden itibaren başlanmıştır.(1) Özellikle, 1900’lü yılların başında yaşanan büyük kuraklık sırasında sayıları artmış ve zamanın adalıları su sorununu bu şekilde çözmüştür.
Günümüzde Kourion, Ay  Napa, Baf ve Salamis kentlerinde tarihi su kemerlerinin izlerine rastlamak mümkündür. Bunların en önemlisi olanı, Değirmenlik Baş Pınarı ile Salamis arasında uzanan 23 km uzunluğundaki Salamis su kemerleridir.(2) Salamis’e ulaşan sular önce büyük sarnıçlarda toplanmakta, sonra da kentin belirli yerlerinde bulunan sokak çeşmelerine dağıtılmaktaydı. Kısacası, o dönemin Kıbrıslıları ‘‘kendi yağlarıyla ciğerlerini kavurmasını bilmişler’’ ve aklıcı bir su yönetimi sergileyerek su sorununu aşmışlardır.

***

Ne var ki, zamanında su sorunu için böylesine akılcı su yönetimi yapılıken, şimdilerde akılcı su politikası şöyle dursun bir su politikamız dahi yok. Mesela, denizi aşıp Türkiye’den bu adaya borularla su getirmeye hazırlanıyoruz ama bir su yasamız bile yok. Biri Girne’de diğeri Güzelyurt’ta olmak üzere iki büyük akiferimiz var. Girne’deki lağım sularıyla kirlendi, Güzelyurt’ta ise tuzlanma var.(3)
Aslında sorun su azlığı değil, suyun kalitesinin düşmesidir. Kaldı ki, Türkiye’den su geleceği duyulunca israf da artmış durumdadır. Kuyu izinleri veriliyor, belediyeler neredeyse bütün refüjleri çim yapıyor, hala daha suya dayalı tarımda ısrar ediliyor. Hal böyle iken, herhangi bir su politikası olmayan bir ülkenin su sorunu çözmek için Türkiye’den borularla taşıma su getiriliyor.
Tabi herşey yolunda giderse! Zira, deniz geçişinde bugüne kadar sadece 23 km boru hattı döşenmiş durumdadır. Sözde 7 Mart 2014’de Geçitköy Barajına su akacaktı ama henüz projenin yüzde 25’i bile tamamlanmış durumda değil. Anlaşılan bilimsel akıla ters düşen ve ekolojik yıkımda da sınır tanımayan bu projede ‘‘evdeki hesap çarşıya uymadı’’, uymayacak da...

***

Peki ama, bu gelecek su gerçekten de su sorununu çözecek mi? Ya da, bu su bu ülkeye gerçekten de Kıbrıslıların su sorununu çözmek amacıyla mı geliyor?
Şüphesiz değil... Çünkü, ‘‘Anavatanımız’’ın derdi bizim su sorunumuzu çözmek olsaydı, şu an ‘‘Asrın Projesi’’ denilen, ama birçok açıdan baktığımızda ‘‘Asrın Hatası’’ olan bu projeye harcanacak paranın belki de binde 1’i maliyetle yapılabilecek çok daha kolay işler yapmak mümkündü. Üstelik, hala daha da mümkün! Tabii ki, irade sahibi politikacıların uygulayabileceği akılcı bir su politikası bu ülkede hakim olursa...
Öyle ki, akademisyen G. Elkıran ve M. Ergil’in yayınladığı bilimsel bir makale, yılda 57,5 milyon suyu geri kazanmamızın mümkün olduğunu ortaya koyuyor.(4) Bu rakam bizim su sorunumuzu çözmeye yeter de artar. Üstelik, yağmur suyu toplama ve deniz suyu arıtma bu çalışmaya dahil değildir!
Mesela Haspolat’taki suyu arıtabilsek, -ki onu yapmak çok daha kolaydır- şimdiye kadar, en azından Mesarya’nın su sorunu çözülebilirdi. Bu doğrultuda, biz tek kuruş kaynak dahi ayırmazken, Haspolat’taki suyun kullanımı için varılan antlaşmalardan Türk tarafı çekildi.
Araştırma sonuçlarına göre, şu an Haspolat’ta 3,5 milyon metreküp atık su var ve bunlar sağlıklı bir arıtmayla rahatlıkla kullanım suyuna dönüştürülebilir. Yine, kötü şebekeden dolayı domestik suyun yüzde 45’i sızıp yok oluyor. Yeni şebekelerle bunun bir kısmı önlenebilir ve yaklaşık 16 milyon metreküp su bu yolla kazanılabilir.
Ayrıca, kötü sulama yöntemleri ile yüzde 40 su buharlaşıp yok oluyor, ki bu rakama ürün değişimi ile kazanilabilecek miktar dahil degildir. Bu şekilde tarımsal uygulamalarımızı değiştirerek ve vahşi sulamayı tamamen terk ederek 28 milyon metreküp kazanç sağlanabilir.
Hepsini bir kenara bırakın; bugün Yeşilırmak’ta denize akan birinci kalite suyun önüne bir baraj yaparak yılda 10 milyon metreküp temiz su da oradan elde edebiliriz. Bunları alt alta koyduğumuzda, işte size neredeyse Türkiye’den borularla getirilmesi planalanan su miktarına eşdeğer oranda bir su elde edebiliriz.
Elbtte esas niyet su sorunu çözmek olsadı bunları hayata geçirmek söz konusu olabilirdi. Ama, değil! Sonuç ortada ‘‘taşıma suyla değirmen dönmez’’! Bu değirmenin nasıl döeneceği belli... Yeter ki niyet su sorununu çözmek olsun!

------------------------------------------

KAYNAKLAR
(1) https://www.yeniduzen.com/Ekler/adres-kibris/102/caglar-boyunca-lefkosa-su-sistemi/301
(2) http://yenibogazicibelediyesi.org/kulturel-miraslarimiz/su-kemerleri/
(3) http://www.devplan.org/macro-eco/bolum-1-2008.pdf
(4) https://www.deepdyve.com/lp/elsevier/the-assessment-of-a-water-budget-of-north-cyprus-rSgZ0B40Bb

Bu haber toplam 1872 defa okunmuştur
Gaile 298. Sayısı

Gaile 298. Sayısı