Tatar 3’lü Görüşmeyi Reddetti
BM Genel Sekreteri Guterres’in atadığı yeni özel temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar önceki gün liderle yaptığı görüşmede liderlere 3’lü görüşme teklif etti.
Rum lider Hristodulidis teklifi kabul etti. Kıbrıs Türk lider olarak tayin edilen Tatar bu öneriyi reddetti. Tatar bu konuda yaptığı açıklamada “Holguin, bir üçlü görüşme teklif etti. Ancak biz bunu reddettik” dedi.
Ersin Tatar bu açıklamayı biraz da övünerek, sanki çok önemli bir iş yapmış gibi anlattı.
Buna karşılık Holguin de yaptığı açıklamada “Tatar ile görüşmesinde, bazı ülkelere yaptığı ziyaretlerden bahsettiğini, uluslararası toplumun Kıbrıs'ta kalıcı çözümü desteklemesinin önemli olduğunu düşündüğünü aktardığını belirterek, “Artık sorumluluk liderlerdedir” dedi.
Holguin devamla “Herkes ilerlemek istiyor ve artık bir şeyler yapmak liderlerin sorumluluğunda. Ve umarım insanları dinleyebilirler” dedi.
Hristodulidis ise dün yaptığı açıklamada “Ben Maria Holguin'in üçlü görüşme çağrısına olumlu yanıt verdim. Sonuçta sadece Kıbrıs ile sınırlı olmayan bir süreç devam ediyor. Eğer tartışmazsak, Kıbrıs sorununa bir çözüm perspektifi olup olmadığını nasıl göreceğiz? Bu bağlamda Tatar’ın masadan kaçmasını anlayamıyorum” dedi.
Hristodulidis devamla “AB, son zamanlarda pozitif gelişmelere hazır olduğuna dair çok olumlu bir mesaj gönderdi. Bunlar olumlu eylemlere dönüşürse yol alabiliriz. Bu tamamen Türkiye'nin elindedir” dedi.
Uzun lafın kısası Tatar bu süreçte yok sayılıyor. Holguin “ben elimden geleni yaptım, bundan sonra sorumluluk liderlerdedir” diyerek, müzakerelerin başlamamasının sorumlusu olarak 3’lü görüşmeyi reddeden Tatar’ı işaret etti.
Hristodulidis de Tatar’ın olumsuz tutumunu işaret ederek, topu Ankara’ya attı.
Bu uzun zamandır söylediğimiz “Kıbrıs Türk halkının bu cumhurbaşkanı ve bu iktidar eliyle görünmez olduğu” gerçeğini gösteriyor.
Bütün dünya Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için uygun zamanın geldiğini düşünüyor.
Holguin’in temaslarından anladığımız budur. BM, AB, ABD ve diğer GK üyeleri ile garantör ülkeler hepsi müzakerelerin başlamasından yana olduklarını açıkladılar.
Sözde biz Kıbrıs Türk halkını temsil eden Tatar ise hem 3’lü görüşme önerisini reddetti, hem de Holguin’e raporunda müzakere zemini olmadığını yazarak görevi bırakmasını tavsiye etti.
Holguin ise Tatar’a sorumluluğun kendisinde olduğunu hatırlattı ve insanları dinlemesini tavsiye etti.
Kıbrıs Türk halkı macera aramak istemiyor, aksine erken bir çözüm istiyor. Bunu 2004 referandumunda açıkça ortaya koydu.
Başta Ersin Tatar olmak üzere referandumda hayır diyenler, % 65’lik evet oyuna sahip çıkarak bunu ayrılıkçı tezlerine zemin yapmaya çalışıyorlar.
% 65 Evet oyu ordadır. Kıbrıs Türk halkının gönül rızası ile sandığa giderek ağırlıklı çoğunlukla evet dediği bu gerçeği kimse değiştiremez.
Liderlerin kendi düşüncesi ne isterse olsun, esas olan halkın ne düşündüğüdür. Bu halk çözüm istiyor. Hem de öyle, böyle çözüm değil, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm istiyor.
Bu isteğin değiştiğini iddia ediyorsanız halkın önüne yeniden sandık koymanız gerekiyor. Bunu da 2004’de olduğu gibi BM yine ortaya bir çözüm planı çıkaracak, bu plan en geniş katılımla tartışılacak, bazı eklemeler veya eksiltmeler karşılıklı uzlaşarak yapılacak ve ardından da iki toplumda aynı anda referanduma sunulacak.
Bu yapılırsa sonuç bence bizim tarafta yine % 65 evet çıkar.
Bu referandumda biz evet, Rumlar yine hayır oyu verirse, bu durumda da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı önceden tüm taraflara iletilirse, Rum tarafı da kolay kolay hayır diyemez diye düşünüyorum.
***
Bazıları “tarihin tekerrürden ibaret olduğunu” iddia ederler. Gerçekte ise tarih hiçbir zaman tam anlamıyla tekerrür etmez. Çünkü dünya her an değişime uğrar. Hiçbir şey durağan değildir.
Buna rağmen bazen değişik zamanlarda meydana gelen olaylar birbirine çok bezeyebilir.
Ersin Tatar’ın 3’lü görüşmeyi reddetmesi olayı da, Denktaş’ın 1990’lı yılların sonunda bütün görüşme önerilerini reddetmesi ve müzakere için New York’a davet aldığı zaman söylediği meşhur “Ortaköy’e bile gitmem” dedikten kısa bir süre sonra Ney York’a uçtuğunu hatırlatıyor.
Yine Aralık 2002 AB’nin Kopenhag zirvesinde Denktaş’ın rahatsızlığı nedeniyle yerine gönderdiği Tahsin Ertuğruloğlu’nun her öneriyi reddetmesi ve Rum tarafına bütün Kıbrıs adına AB üyeliği yolunu açmasını hatırlatıyor.
Bu reddetme yaklaşımı Kıbrıs Türk halkına hiçbir şey kazandırmadı. Buna karşılık çok şey kaybettirdi. Bu zihniyet yüzünden hala daha kaybetmeye devam ediyoruz.