Tatar yurt dışına gidebilir mi?
Başbakan’ın “Avrupa’ya seyahat edemediği” gibi bir efsane var.
Doğrusu “efsane” diyorum çünkü gerçekliğine dair bilgi, belge, bulgu sahibi değilim.
Eğer yakın zamanda görüşseydim doğrudan doğruya Ersin Tatar’ın kendisine sormak isterdim.
Çünkü şimdi bir parti başkanının ötesinde ülkeyi yönetiyor.
Artık “herhangi biri” değil…
Dahası “toplum liderliğine” aday…
Onca spekülasyondan, iddiadan, sataşmadan birileri de rahatsız olmalı artık…
* * *
Toplumu aydınlatmak görevi aslında Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’a da düşüyor.
Dışişleri’nin görevlerinden biri de bu…
Başbakan Ersin Tatar’ın İngiltere’den döndüğünden beri –ki çok uzun seneler geçti- özelde İngiltere ama genelde Avrupa’ya hiç seyahat etmediğini duyuyorum.
Parmağımın ardına gizlenmeden, açık açık sorguluyor, gerçeği merak ediyorum.
* * *
Çünkü yakın zamanda, yine bir haber okudum.
Bir internet gazetesi önceki hafta yazdı:
“Polly Peck davası savcıları ve Old Bailey mahkemesi 13 farklı davada birinci derece tanık olarak Ersin Tatar’ın ismini işaret etti, yurt dışına çıkışını bekliyorlar.”
380 milyon sterlin şüpheli işlem ve 76 farklı muhasebe suçu öne sürülüyor.
Biraz araştırıyorum.
The Guardian’dan Simon Bowers ve Rajeev Syal’a göre şüpheli dosyalar Ersin Tatar’ın imzasını taşıyor. BBC’den Clive Coleman’a göre İngiltere, Tatar’ın “iadesini isteyeceği tanınmış bir ülkeye gitmesini” bekliyor.
Ciddi iddialar var ve suskunluk sarmalını sevmiyorum.
* * *
Siz söylemeden, kendim yazayım.
Elbette bu meseleyi “seçim” sürecinde özellikle gündeme getiriyorum.
Çünkü Tatar’ın adaylığı konuşulduğuna göre bu artık hepimizi ilgilendiriyor.
Yeniden ve yeniden altını çiziyorum, Ersin Tatar’ın suçlu birisi olduğunu hiç düşünmüyorum.
Ancak o dönemde, Polly Peck’in muhasebeden sorumlu ismi olduğunu biliyorum.
Öyle tahmin ediyorum ki, bu şartlarda, yeniden İngiltere’ye gitmekten çekince duymuştur.
Haklıdır, bu insani bir duygudur, doğaldır ve kişisel tercihidir.
* * *
Öyle de artık mesele “kişisel” olmaktan çıkıyor.
Şimdi yeni bir süreç var ve kimse ne Ersin Tatar’ı, ne de Kıbrıslı Türkleri bir “risk” içerisinde bırakamaz.
Ersin Tatar, Kıbrıslı Türkleri dünyada “temsiliyet” gibi bir göreve adaydır.
Bu görevler Türkiye Cumhuriyeti’nin “diplomatik pasaportları” ile yapılmaktadır.
Yine tahmin ediyorum ki, kimse, Türkiye Cumhuriyeti “diplomatik pasaportuna” sahip birine dokunacak değildir.
Risk var mıdır, bilmiyorum, bilmiyoruz.
Topluma bilgi verilmesi, en azından, sosyal medyada yapılan yorumların ya da onca kirli söylentinin önüne geçilmesi şarttır.
Mutlaka ki bu ülkenin istihbarat birimleri gerekli araştırmayı yapmıştır.
O nedenle diyorum ki, bu tartışmalara Başbakan’ın kendisi ya da Dışişleri Bakanlığı bir nokta koymalıdır.
* * *
Lütfen bu yazımı ne siyasi rekabet üzerinden okuyunuz ne de niyet yargılayarak görünüz.
Onca siyasetçi arkadan konuşur, onca insan bu iddiaları fısıldarken, meselenin şeffaflıkla bilinmesini istiyorum.
Bunu Ersin Tatar da hak ediyor...
Kıbrıslı Türkler de…