1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Tatar’ı anlayana aşk olsun: Kavram karmaşası içinde kafası kesik tavuk gibi!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Tatar’ı anlayana aşk olsun: Kavram karmaşası içinde kafası kesik tavuk gibi!

A+A-

Kıbrıs müzakereleri yeniden başlamak üzere…

Öyle veya böyle, bir vakte, üç vakte kadar bu masa toplanacak…

-*-*-

Herkes hazır!

Tüm taraflar ne istediğini açıkça dile getiriyor…

Tabii ki en önemlisi Kıbrıs’taki iki taraf…

Kıbrıs’taki iki taraftan biri olan Rum tarafı, nasıl bir çözüm istendiği konusunda gayet net…

Oturup konuşalım, topraktı, göçmenlerdi, askerdi, güvenlikti, siyasi paylaşımdı anlaşalım diyor…

-*-*-

Elbette çok ciddi sorunlar var…

Çözüm de kolay değil…

Ama şu anda kimse, Türk tarafı diye adlandırabileceğimiz Türkiye ve KKTC’den müteşekkil “ekibin” ne istediğini bilmiyor!

-*-*-

Bilmemek bir yana; söylenenler de tutarsız!

Bir gün, “KKTC’nin tanınması masaya oturmamız için ön şarttır” deniyor, ertesi gün, “öyle bir şartımız yok” diye açıklama yapılıyor…

-*-*-

Türk Dışişleri, belki de 1958’den bu yana Kıbrıs konusunda en “zayıf” dönemini yaşıyor…

Öyle görünüyor…

Net bir görüş, sağlam bir duruş yok!

Ve tabii ki bu durum, Ersin Tatar’ın saçmalama dozajını da artırıyor…

-*-*-

Tatar, Kıbrıs Türk halkının adada eşit egemen bir halk ve adanın eşit ortağı olduğunu söylüyor!

Eşit egemen bir halk mı dedi?

Evet öyle dedi!

Daha önce “eşit egemen devlet” diyordu!

-*-*-

Başka ne dedi?

Adanın ortağı!

Bunun ne demek olduğunu anlayan var mı?

Ada derken, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni” mi kast etti?

Yoksa ne söylediğini kendisi de mi zerre anlamıyor?

-*-*-

Bakın, Tatar yukarıdakileri de şu anda yazacağımı da aynı açıklama içerisinde kullandı ve şunları da söyledi:

“… Kıbrıs Türk tarafı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğiyle ülkeyi geliştirmeye ve uluslararası alanda eşit bir halk olarak devleti ile birlikte yer almak için mücadeleyi sürdürüyoruz…”

-*-*-

Ülke?

Eşit halk ve bu eşit halkın devleti ile birlikte uluslararası alanda yer alması!

-*-*-

Ülke derken neyi, nereyi kast ediyor?

Yine belli değil!

Eşit halk tamam da “eşit halkın devleti hangisi?”

Ya bilmiyor, ya bilerek saçmalıyor!

Kendisini dinleyen koskoca orgeneraller de tepkisiz!

-*-*-

Tatar diyor ki; “… Kıbrıs’ta bulunacak bir anlaşmada devlet mutlaka bu anlaşmanın bir parçası olacak…”

Ben gene anlamadım!

Hangi devlet?

Federal devlet mi, yoksa egemen – eşit bağımsız ayrı bir devlet mi?

-*-*-

Tatar, Türkiye’nin olmadığı bir anlaşmada KKTC’nin de yer almayacağını kaydetti…

Burası da karışık!

Tamam Türkiyesiz anlaşma olmayacak, onu anladık da “KKTC” ne iş?

-*-*-

“Uluslararası eşit statümüz, egemenlik hakkımız ve devletimiz yok sayılamaz” ifadesi de Tatar’a ait!

Yine kafa karıştıran ifadeler!

“Devletimiz yok sayılamaz” demek; “KKTC vardır ve eşit egemen bağımsız ayrı bir devlettir” mi diyor yoksa “let’s bargain” yani “haydi pazarlık yapalım” mı demeye getiriyor!

-*-*-

Ve daha da kafa karıştıran şu ifadeye lütfen dikkat: “… Bunlar yok sayıldığı veya görmezden gelindiği sürece Kıbrıs’ta bir anlaşmaya ulaşmak mümkün değil!”

İyi de ne dediğin anlaşılmıyor ki!

“Bunlar” derken neyi kast ediyorsun?”

-*-*-

Allah aşkına!

Rezil olduğumuzun, ne istediğimizi bilmediğimizin, kavram karmaşası içinde kafası kesik tavuk gibi çırpındığımızın farkında olan yok mu?

TC Dışişleri?


Çok çalışkan olmak

Siyonizm Dünyayı esir aldı…

Ekonomiyi, sanatı, akademi dünyasını, ticareti esir alan siyonizmin küresel ölçekteki tahakkümünü gördük…

-*-*-

Yukarıdaki iki cümle bana ait değil!

Ama yüzde yüz katılıyorum!

-*-*-

Bu sözler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait!

-*-*-

Peki, Siyonizm veya Museviler ya da İsrail; Dünyayı nasıl esir aldı?

-*-*-

Sam Levinson diye bir Yahudi komedyen var…

Geçenlerde internette rastladım…

-*-*-

Levinson diyor ki; “… Babam, Amerika’da tüm kaldırımlar altınla döşendiği inancıyla bu ülkeye geldi… Ve Amerika’ya gelir gelmez, üç şey fark etti: birincisi, kaldırımlar ya da sokaklar altından değildi… İkincisi kaldırımlar taşla bile döşenmiş değildi… Kaldırım yoktu… Üçüncüsü, kaldırımları babam döşedi…”

-*-*-

Anladık mı neden güçlüdürler?

En basit ifadeyle aktarayım, “çok çalışkan oldukları için”…


Federal çözümü en çok savunması gereken parti YDP’dir!

YDP kurultayı bugün…

İki adaylı ve heyecanlı bir başkanlık yarışı izliyoruz…

Gerginlik gözle görülüyor.

Suçlamalar diz boyu!

-*-*-

En çok ilgimi çeken bir adayın, öteki adayı “FETÖ’cü”lükle suçlaması!

-*-*-

Tam bir cehalet diyeceğim ama demiyorum!

Sadece şunu merak ediyorum; bir zamanlar, Türkiye’de, “FETÖ’cü olmayan” mı vardı?

Erdoğan’dan Ecevit’e, Fethullah gülen için nice ağlayanlar görmedik mi?

-*-*-

Peki nedir bu suçlamaların sebebi?

Bir: Kaybetme korkusu!

İki: Kaybetme korkusu!

-*-*-

İkisi de aynı değil mi?

Birincisindeki korku doğrudan koltukla alakalıdır, ikincisindeki korku, “haydi hayırlı pazarlar, afiyetler…”le alakalıdır!

-*-*-

Çok yazık!

-*-*-

YDP’de asıl tartışılması gereken, bu türden abidik gubidik çıkar kavgaları ile hasır altı ediliyor…

Oysa, Türkiye kökenli kardeşlerimizin buluştuğu önemli bir siyasi parti olan YDP’de asıl tartışılması gereken; “Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm” olmalıdır…

-*-*-

Neden mi?

Çok basit!

Kıbrıs sorunu çözülmediği müddetçe; bu kardeşlerimiz de, çocukları da, torunları da, torun çocukları da ne yazık ki sahte bir devletin vatandaşı olmanın ötesine geçemez!

-*-*-

Haaa “zaten TC vatandaşlıkları var, başka vatandaşlığa gerek yok” diyorsanız; o zaman toprağa geçelim; oturdukları toprakları, evleri, malları ve mülkleri, çözüm olmadığı sürece, “benim mülküm” diyerek asla kucaklayamayacaklar!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Kıbrıs’ta federal bir çözümün en önemli savunucuları arasında olması gerekenler YDP’dedir…

Vazgeçin FETÖ – METÖ saçmalıklarından; koltuk hırsından; biraz da bu tarafa bakın değerli kardeşlerim…


Teşekkürler Narin hanım

Narin Şefik Ferdi, artık Yüksek Mahkeme Başkanı değil…

Ya da şöyle diyeyim, 15 gün sonra görevi, yeni başkan Bertan Özerdağ’a resmen devretmiş olacak…

Özerdağ, yeni başkan.

Kutluyoruz…

-*-*-

Narin hanım bu yazdıklarımı okursa çok kızacak ama yazmak zorundayım…

-*-*-

KKTC sathında, her alanda, her noktada çökmüşlük ve kokuşmuşluğa rağmen yargı hala direniyor…

Ve yargının hala ayakta kalmasının en önde gelen gücü, görev süresi boyunca sergilediği dik duruşla Narin hanım oldu…

-*-*-

Artan nüfus, yetersiz yargıç sayısı ve hatta yetersiz bina ve teknolojik alt yapıya rağmen yargı direndi ve direniyor…

Bu direnişte Narin hanım ve tabii ki arkadaşlarının etkisi çok fazlaydı…

-*-*-

Aynı ülkenin hatta aynı köyün insanı olmakla gurur duyduğumuz biridir Narin Şefik Ferdi…

Ve içinde bulunduğumuz “corrupt” memlekette, O’nun ardından Yüksek Mahkeme Başkanı olmak, hiç de kolay değildir…

-*-*-

Bir vatandaş olarak; “teşekkürler Narin Şefik Ferdi ve kolay gelsin Bertan Özerdağ” diyorum!

narin.jpg

Bu yazı toplam 2501 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar