İngiliz radyocu Tatar’a diyor ki; “... Size hakaret etmek için sormuyorum ama Erdoğan’ın kuklası olduğunuz konusunda suçlamalar var... En son hangi konuda Erdoğan ile aynı fikirde olmadınız?...”

-*-*-

Tatar, resmen eveliyor, geveliyor... 
Sıkar mı Erdoğan ile aynı fikirde olmamak?
O koltuğu korumak için Erdoğan yalakalığını en üst seviyede tutmanın şart olduğuna inanıyor Tatar!

-*-*-

Radyocu kardeş ekliyor, “... Bağımsız bir devlet olmak istiyorsanız...”
Yani demeye getiriyor ki, “... Nasıl bağımsız, egemen ve eşit bir devletsiniz ki, Erdoğan size ‘sıç üstüne’ dese, çekinmeden ıkılıp sıkılıp olduğunuz yerde donu dolduracaksınız?”.

-*-*-

Geldiğimiz nokta budur!
Dünya’ya rezil olma hali!

-*-*-

Ama boş verin Dünya’ya rezil olma halini; asıl acı – mesela - karşılama etkinliğidir...
Ercan Havaalanı’nda, Londra dönüşü 50 kişilik ülkücü öğrenci grubu karşılıyor Tatar’ı... 

-*-*-

Daha da acısı var...
Tatar, Londra’da, Ermeni Soykırımı’nın Osmanlı devleti tarafından yapıldığını onaylayan yasa tasarısını hazırlayan ve parlamentoya götürenlerden biri ile sarmaş dolaş sohbet ediyor... 
Egemen eşit devleti tanıtacak!

-*-*-

Ancaaaak, bundan daha da kötüsü; ülkede veya TC’de hiç bir Türk milliyetçisi, bu konuda Tatar’a tepki vermiyor!
Bu ne demektir bilir misiniz?
“Bırakın, orta yerde böyle abuk sabuk işler yaparak dolaşsın”dır!
Kimse ciddiye almıyor, kimse umursamıyor...
Geziyor, para harcıyor, iç çamaşırı ihtiyacını da Londra’dan karşılamış oluyor!
Ve hepimize de deniyor ki; “aha devletin başı böyle olunur”... Arkadan da kahkahayla gülüyorlar!

-*-*-

Kısacası Tatar bir garip kişi ama aşağılanan bir toplum söz konusu! 
Ve bu, kasıtlı yapılıyor! 
Türkiye Tatar’ı, Kıbrıs Türk toplumunu aşağılamak için kullanıyor... 

-*-*-

LBC’de radyocu kardeşin karşısında verdiği saçma sapan yanıtlarla rezil olan Tatar değil ki!
Kıbrıs Türk toplumudur!

-*-*-

“Bunların cumhurbaşkanları da böyle biri işte...” diyerek, Atatürk Öğretmen Akademisi’ni kapatma planları yapıyorlar...
Ülkeyi soyuyorlar...
Nüfusu değişiyorlar...
“Kıbrıslı” olanı, “EOKA, Enosis, Yunanistan” diyerek sindirip; elektriği, havaalanlarını, her türlü stratejik avantajı ve hatta her şeyi alıp alıp gidiyorlar!
Ganimet!

-*-*-

“Verin coşkuyu, Mağusa’ya ilahiyat okulu açacağız” diyorlar, KKTC’yi yönetenler ya ellerini açıp dua eder gibi yapıyor, ya da alkışlıyor!
Tatar’da bir de gülümsemecik var!
Adam mutlu!
O bir kahraman cumhurbaşkanı!
“Türkiye bizim için çok acı çekti, bu yüzden Erdoğan ile ters düşemem...” gibi laflar ediyor... 
LBC’deki programı dinledim...
Gülsem mi ağlasam mı bilemedim!

Silahlanalım bakalım!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin silahlanmaya ayırdığı para yüksek mi?
Bütçeye göre bu harcama kaleminin oranı tabii ki yüksektir!
Keşke eğitime, sağlığa ayrılabilse!

-*-*-

Avukatları değilim ama bu konuda Kıbrıs Cumhuriyeti’ni suçlamak mantıklı mı?
Değildir!
Çünkü, karşılarında Dünya’nın en büyük silahlı kuvvetlerinden biri bulunmaktadır!

-*-*-

Gönül arzu ederdi ki bu Ada’da tek bir silahlı güç bulunmasın ama ne yazık ki gerçekler acı...

-*-*-

Peki, bu konuyla alakalı bir başka soruya veya konuya geçelim...
KKTC Polisi neden silah açısından güçlendiriliyor?
Polise neden iki adet akrep hediye edildi?
Neden gaz bombası veya biber gazı atan silahlar verildi?

-*-*-

Düz mantıkla hareket edelim: 
Rumlar, Türk Ordusu için silahlanıyor!
Peki, KKTC Polis Genel Müdürlüğü neden silahlanıyor?
Uyuşturucu, fuhuş, insan kaçakçılığı çetelerine karşı mı “Akrep” cinsi araç alındı?
Yoksa başka “düşmanlar”!!! için mi? 

Kuzey Kıbrıs’ın geleceği Arapça duayla 
mı siyasi çözümle mi daha sağlam olur?

İki bankaya ve bir özel şirkete toplamda dört adet borcum var... 
14 Mayıs’ta Türkiye’de de seçimler yapılacak...

-*-*-

Gayet nettir ve açıktır ki Tayyip Erdoğan’ın bu seçimleri kazanması halinde; Türk Lirası’nın değer kaybında çok ciddi artışlar yaşanacak...
Döviz değer kazandıkça, ev kirasıdır, borç taksitleridir, tavana doğru yırtarak artacak!
Şimdiden yazmış olayım, borçlarımı ödeyemeyeceğim!

-*-*-

Ülkede, bugün Havadis gazetesinin de yazdığı gibi, şahıs ve şirketlerin borç miktarında ciddi artış söz konusu...
Ayrıca “şüpheli alacaklar” yani bankalara ödenmeyen borçlarda da çok ciddi artış olduğu bilinen bir şey...
Kısacası gidişat, hepimizi yargıya taşıyacak, hapishane sayısının 20’ye çıkarılması teklifimdir...
Girne Kalesi’nden de vazgeçtim, istemiyorum, onu da hapishane yapmanız gerekecek!
Hep birlikte yatacağız!

-*-*-

Bu ısgarta gidişin durdurulması mümkün değil mi?
Mümkündür!
Ne yapmak lazım?
Abi, Kıbrıs sorununu çözeceksin, ülkeyi turiste ve Kıbrıslı Rum müşteriye boğacaksın, Larnaka’dan olduğu kadar (Dünkü Yenidüzen’de bu konu ayrıntılı yazılıydı), Ercan’dan da yolcu getireceksin...

-*-*-

Eğer bunu yapamıyorsan, ilahiyat koleji sayısını artırıp, duayla ülkeyi kalkındırmayı deneyeceksin!
Bizim köye de bir ilahiyat açın lütfen!
Köyümüz kalkınsın!
Hayırlı olsun inşallah!
Amin!

Soru: Bu nedir?
Cevap: Et!