Tatar’ın New York ziyareti, masraf, israf ve devletin parası ile siyasi ve başka hovardalıktır!
Acınacak bir görüntü…
New York canım…
Ersin Tatar ve Tahsin Ertuğruloğlu’nun temasları “KKTC mahalli küme”, Nicos Hristodulides’in temasları “Avrupa Şampiyonlar Ligi” seviyesindedir…
-*-*-
Hele bir haber okudum; gülmekten krize girdim: Tatar, Aksakallı Binali Yıldırım’ı kabul edip görüşmüş! Binali dede bir hafta evvel KKTC’de değil miydi?
Çay – kahve içtiniz tamam da…
-*-*-
Haaa bu arada Kudret Özersay duyurdu, Tahsin Ertuğruloğlu, daha önceki teamüllere hiç uymayan bir şekilde, TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile “heyetlerarası toplantıda” bir araya gelmemiş!
Oysa, BM Genel Kurulu dönemlerinde hep “TC- KKTC Dışişleri heyetleri arasında görüşmeler” gerçekleştirilirmiş!
Özersay hocam özetle diyor ki, “Hakan Fidan ile Tahsin Ertuğruloğlu’nun arası, Pile meselesi nedeniyle açık olabilir…”
Açık olsa ne olur, olmasa ne olur ki o da ayrı bir mesele!
-*-*-
Christodulides, 15 ülkenin devlet başkanları ile ikili temas yaptı…
Tatar, Aksakallı Binali dede dışında, bir de Ali Baba ile görüştü!
Ali Baba’nın restoranı var…
Yemeğe gitti!
Gitmişken bir de fotoğraf çekelim, haber yaparız dedi!
Çekildiler!
Yayınlandı!
-*-*-
Ali Baba New York’ta!
Ama haramiler KKTC’de ki o da ayrı bir mesele!
-*-*-
Şimdi ne olacak?
Ya da bundan sonra ne yaşanacak?
-*-*-
Tatar diyor ki, “devletimizi tanısınlar, oturalım konuşalım”…
1 – Bunu Tatar söylemiyor… Tatar’a bunu Türkiye söyletiyor ki, Tufan Erhürman’ın “biz yokuz” dediği nokta buradan gayet net görülebiliyor. Kısacası, Tatar bir kukladır… Türkiye’nin kuklası!
-*-*-
2 – Yarın veya öteki gün gaz ya da her hangi bir ticaret türü ile siyasete neşe katıldığı anda, Tatar’a tüm söylediklerini yutturacaklar! Tükürdüklerini yalayacak diyebilirdim ama demiyorum…
-*-*-
3 – Türk Devletleri veya Müslüman devletler ile yapılan toplantıların hiç birinden “tanıyacağız, merak etmeyin” gibi bir sonuç çıkmadı.
-*-*-
4 – Bu toplantılarda da rezil olduk. Çünkü, tüm Dünya’nın Kıbrıs’ın yasal devleti kabul ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti için “sahte devlet, sözde devlet” gibi ifadeler kullandık. Tahsin Ertuğruloğlu, Türk Devletleri’nin temsilcilerine, Ada’da iki devlet olduğunu öne sürdü ve sadece bizimkisinin “yasal devlet” olduğunu anlattı. Gülme krizi, açık siyasi komedidir bu! Herkesi aptal yerine koymaya çalışıp, miyav miyavdır yani!
-*-*-
Gelelim gerçeğe…
Kıbrıs Cumhuriyeti bir AB ülkesidir…
Gümrük Birliği çerçevesinde, Türkiye’den çeşitli ürünler satın alabilir… Ve alıyor…
Bu bağlamda, Kıbrıs Cumhuriyeti, örneğin 2013’te Türkiye’den 4,6 milyon Euro’luk mal satın aldı.
Bu rakam, 2014’te 10 milyon Euro’yu, 2021’de 110 milyon Euro’yu aşarken, 2022’de 200 milyon Euro’ya ulaştı… Hala Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toplam ithalatı içinde çok düşük bir orandır… Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 2022 ithalat rakamı 12 milyar Euro civarındadır…
-*-*-
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gemilerine limanlarını açtığı anda, bu rakamın “milyar Euro”lara ulaşacağını ekonomistler söylemişti… (Alex Apostolides, Fiona Mullen ve Mustafa Besim…)
-*-*-
Hatta çok ilginçtir, Kıbrıslı Rumların meşhur faşist futbol kulübü Apoel, birkaç yıl önce Şampiyonlar Ligi maçlarına, “Made in Turkey” formalarla çıkmış… Ve tabii ki fanatiklerin moraller “biggaris!”…
-*-*-
Neyse!
Gelelim sonuca…
Doğal gazdı, ticaretti derken, devreye iyileşen Türkiye – İsrail ilişkileri girer, Kıbrıs üzerinden doğal gazın taşınması veya Kıbrıs’ın da dahil olacağı bir başka gaz anlaşması söz konusu olur da, ağır abiler, “eh o zaman Kıbrıs meselesi çözülmelidir” derse; “KKTC tanınmazsa masaya oturmam” diyenler, çok affedersiniz ama “değil masaya oturmak, o masanın yanında tek ayak üzerinde ayakta bile beklemeye hazır olacaktır”…
Hatta özür dilerim, ayıptır söylemesi, kazık dikseler, üzerine oturacak ve bekleyeceğiz!
Hele bir de Türkiye, “oturun uleyn” derse!
Tatar ve ahbapları, “oh ne rahat” bile diyebilir!
Üzgünüm ama gerçek budur!
Ve bu gerçeğe bizi getiren de Tatar’dır!
Hiç itirazı, şikayeti yok!
-*-*-
Tatar ve Kıbrıs Türk heyeti New York’a niye gitti?
Daha önceki gidişlerden çok daha rezil, çok daha aciz, çok daha kimsesiz bir gidişti bu…
Tatar da Tahsin bey de, “şununla görüştük, buna anlattık, ona aktardık” gibi haberler paylaştı ama söyledikleri, bazı KKTC gazeteleri, birkaç TC gazetesinde abartılı ve saçma haberler olmanın ötesine geçemedi…
Yanılmıyorsam sadece bir Türk gazetesi, “… Karabağ’da şu olursa, Azerbaycan da KKTC’yi tanıyacak” gibi bir fantezi haber yayımladı!
-*-*-
Sahi, Azerbaycan, KKTC’yi niye tanımıyor?
Türk Devletleri neden tanımıyor?
Bizi haklı bulmadıklarından mı yoksa Tayyip Erdoğan’ı sevmediklerinden mi?
Anladınız ne demek istediğimi!
Tanınma talebi boş yapmaktır!
O kadar!
-*-*-
Haaa Amerika’ya giden heyetimiz, özel eğlenceler düzenledi mi?
O konuda yığınla dedikodu var!
Ama şimdilik ülkede ilaçlar, reçeteler, bazı doktorlar ve bazı eczacılar konuşuluyor…
Sadık Gardiyanoğlu bakanım bu konuyu bir kapatsın; daha isimler var falan, bekliyoruz, akabinde New York’ta “skandal” konusunu belki açarız!
Şimdilik bu kadar!
-*-*-
Sadece son bir şey yazayım; Ersin Tatar’ın ya da KKTC ekibinin New York ziyareti, sadece masraftır… İsraftır… Devletin parası ile siyasi ve başka hovardalıktır!
Ersin Tatar, New York’taki faydalı temaslarından birinde, Ali Baba adlı restoranın sahibi Ali Baba ile de görüştü (Fotoğraf)… Tatar, Ali Baba ile görüşürken, KKTC’de 40 haramilerin ilaç – reçete meselesi gündemin baş meselesi oldu… Ali Baba New York’ta, haramiler KKTC’de… Ali Baba mutlu! KKTC ahalisi hep soyuluyor…