1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Tatilde Öğrenci ve Öğretmen Olmak
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Tatilde Öğrenci ve Öğretmen Olmak

A+A-

Yoğun bir öğretim döneminden sonra karneler alındı tatil başladı. Hemen her karne döneminde; “karneyi öğrenci alır ama o karne sadece öğrenciye ait değildir” ana fikrini taşıyan yazıları bu sayfada okumuşsunuzdur. Çünkü o karnenin oluşmasında öğrencinin olduğu kadar anne-babanın, öğretmenin, okul yöneticisinin, Daire Müdürünün, Eğitim Bakanının da etkisi vardır. Kısacası karnedeki iyi notlar bir bütün olarak eğitim sisteminin başardıkları, zayıf notlar ise yine bir bütün olarak eğitim sisteminin başaramadıklarıdır aslında…

Öte yandan karne, herhangi bir sonu ifade etmediği gibi herhangi bir durumun da kesin göstergesi değildir. Prof. Dr. Selahattin Turan hocaya göre; “Karneyi çok fazla abartmamak lazım… Karne çocuğun aldığı derslerle ilgili performansını gösterir. O performans da sadece çocuktan kaynaklanmaz… Her çocuk başarılıdır. Çocuğun başarısız olması ilgi alanına girmeyen dersleri zorla ona öğrettiğimiz içindir… Bu nedenle de her çocuk ödülü ve tatili hak eder…”

Selahattin hocaya katılmamak elde değil… Akademik ve pedagojik anlayış böyle söylese de kimi zaman farklı davranıldığına şahit oluyoruz… İyi karne için ödül almak ya da kötü karne için tatilden mahrum bırakılmak en sık rastladığımız olumsuz davranışlar olarak karşımıza çıkıyor…

Oysa tatil, bireyin sırf sosyal bir varlık olduğu için sahip olması gereken bir unsur olmanın yanında sanılan aksine öğrenme sürecinin de bir parçasıdır… Tatiller, hem öğretmenlerin, hem de öğrencilerin yeni roller üstlendiği önemli bir eğitim dönemidir…

Özellikle son yıllarda eğitim sistemimizin öğrenciler için hedefleri yükselten bir yapılanma içinde olduğu düşünülürse; hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin stresli akademik dönemin sonunda keyif alacakları bir yaz tatiline ihtiyaçları giderek artmaktadır. Hiç şüphe yok ki yaz tatili kesinlikle keyifli, eğlenceli bir zaman olmalıdır… Ancak aynı zamanda özellikle öğrenci açısından öğrenilen bilgilerin, kazanılan tutum ve değerlerin, edinilen davranışların yaşama transfer edebilmesi için unutmaması gereken bir zamandır…

Öğretmenin tatildeki rolü ise aslında daha kritik bir önem taşır. Şüphesiz ki her öğretmen de keyif alacağı, bedensel ve zihinsen yorgunluğunu giderebileceği özgür bir tatil yaşamalıdır. Ancak bu durum onun, öğrencisini yönlendirmesini engellemelidir… Her öğretmen, kendi tatilinin öncesinde veya sonrasında öğrencileri için bulunmaz bir rehber, önemli bir veri kaynağı konumuna gelebilir… Çünkü öğretmen, anne-babadan çok daha fazla bir çocuğun bilgi ve beceri birikimleri ile ilgili profesyonel bir gözleme ve değerlendirmeye sahiptir. 

Bütün bu unsurlar, öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişimin tatil dönemlerimde de nitelikli ve kaliteli olması gerektiği sonucunu doğruyor. Bu kalite, hem yaşamdaki eğitim-öğretim sürecinin kesintisiz olduğunun, hem de öğretmenlik mesleğinin statüsünün en önemli besin kaynağıdır…

 

------------------------------------------------------------------

Aklınızda Bulunsun

 

Üniversite Kontenjanları

LYS maratonu başladı. Geçtiğimiz Cumartesi LYS-4 (Sosyal Bilimler), Pazar günü de LYS-1 (Matematik) ve LYS-5 (Yabancı Dil) sınavları yapıldı. Önümüzdeki hafta Cumartesi günü LYS-2 (Fen Bilimleri), Pazar günü de LYS-3 (Edebiyat-Coğrafya) sınavları yapılacak.

Sınav öncesinde bir basın açıklaması yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç 2015-2016 öğretim yılı için ÖSYS yoluyla üniversitelere girecek öğrenciler için tüm üniversitelere ait kontenjan toplamlarını açıkladı. Toplamda geçmiş yıldaki rakamlardan çok büyük bir farklılık içermeyen bu rakamlar, programlar bazında ise ciddi farklılıklar taşıdığı ifade edildi. Açıklamaya göre KKTC Üniversitelerine; lisans programları için 14.278, önlisans programları için 4.565 ve özel yetenek gerektiren programlar için de 1.607 kontenjan ayrıldı. Böylelikle bu rakamların da dahil olduğu 2015-ÖSYS’deki tüm üniversiteler için ise 423.210 lisans, 30.375 önlisans ve 26.140 özel yetenek gerektiren programlar için kontenjan ayrılmış oldu.

Öte yandan YÖK Başkanı Saraç’ın açıklamasındaki şu ifadeleri de dikkat çekti: “Bu sene kontenjanlar belirlenirken öğrenci talepleri, doluluk oranları, fiziki imkânlar, ikinci öğretimlerin durumları, geçtiğimiz yıllarda aşırı yükleme yapılan programların rahatlatılması, program açma için şart koşulan öğretim elemanlarının sayısal ve niteliksel yeterlikleri, ülkemizdeki istihdam imkânları,  Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının planlamaları ve görüşleri gibi pek çok faktör dikkate alınmış daha önceki senelere göre daha rasyonel bir planlama yapıldı.”

Sanıyorum ülkemizdeki üniversitelere giriş koşulları ve kontenjanları belirlenirken de benzer esaslar dikkate alınmalı… Hadi bakalım YÖDAK sıra sende, ülkemizdeki üniversitelerin, liselerimizden mezun KKTC öğrencileri için tüm unsurları dikkate alan rasyonel bir planlama yap ve 13 üniversite için kontenjanlarını belirle… Ya da hiçbir şey yapma diplomalı işsiz ordusu büyüsün…

-----------------------------------------------------

Biliyor muydunuz?

 

Albert Einsten’in Mektupları

Ünlü ressamların tablolarının veya sanatçıların özel eşyalarının çok yüksek paralara açık artırımlarda satılmasını kanıksadık. Ancak bu bambaşka bir şey. Bir bilim insanının mektupları… İçinde sadece düşünce ve fikir olan yazılı birkaç sayfadan ibaret 27 adet mektup Los Angeles kentinde düzenlenen açık artırmada toplamda 420 bin doları aşkın bir fiyata satıldı…

Bu durumu küçüksediğimden değil, tam tersine gerçekten değer verdiğim için bu sayfada bahsetmek istedim. Çünkü düşünceler, fikirler ve görüşler tıpkı sanat eserleri gibi önemli bir değere sahiptirler… Hele hele bu düşünce, fikir ve görüşler Albert Eintein gibi dünyaya yön veren en önemli bilim insanına ait olunca bu değer paha biçilemez hale geliyor…

Albert Einstein’in 27 adet mektubunun içinde en yüksek fiyatla satılanı ise 1945 yılında oğullarından birine yazdığı, izafiyet teorisi ve atom bombaları arasındaki ilişkiyi anlattığı mektup oldu… Mektup tam 62 bin 500 dolara alıcı buldu

-------------------------------------------------------------

Anlayana Gülmece


Saatler Geri Alınacak

Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki tüm saatleri toplayıp Saatçi Temel’e gider:
- Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Evdeki saatleri senden aldığımız için sana getirdim. Bunları geri alacaksun da…

Temel kendinden emin bir şekilde:
- Öyle yağma yok... Ben de duydum ama sadece 1 saat geri alınacakmış. Sadece 1 tanesini alırım, diğerlerini almam.

Bu yazı toplam 2682 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar