“TAVURİ”nin 2. baskı yapıldı
2014 yılında basılan ve bir yıl geçmeden tükenen, Aral Moral imzalı “Tavuri” kitabının 2. baskısı yapıldı.
2014 yılında basılan ve bir yıl geçmeden tükenen, Aral Moral imzalı “Tavuri” kitabının 2. baskısı yapıldı. Gazeteci Aral Moral’ın hazırladığı kitap, toplumumuzda ilginç bir kişilik olarak bilinen Tavuri’nin hikayesi üzerinden yakın döneme ait tairhi de anlatmakta. Her yaştan okuyucunun yoğun ilgi gösterdiği ve piyasada kalmayan kitabın 2. baskısı da Khora Yayınevi tarafından gerşekleştirildi. Mustafa Serttaş’ın çocukluğundan itibaren işlediği suçları anlatan kitap Tavuri’nin sabıkalı hayatının yanında özel hayatını da okuyucuya aktarıyor. Bunu yaparken de, toplumun 1974 sonrası sosyo-ekonomik ve karakteristik özelliklerine ayna tutuyor. Kitapta Tavuri’yi yakından tanıyan kişilerin anıları, Tavuri ile röportaj ve medyada Tavuri ile ilgili haber, köşe yazıları ve fotoğrafların yanında sabıka kaydı da yer alıyor.
İkinci baskıya ilginç önsöz…
Tavuri'nin ikinci baskısı, gazeteci yazar Aral Moral’ın “BİR ÖZÜR –BİR TEŞEKKÜR” başlıklı ilginç önsözüyle hazırlandı. Özsöz’ün metni ise şöyle:
Tavuri’nin ilk hırsızlık ve dolandırıcılık suçunu işlediği tarihten günümüze, yöntem olarak değişim ve gelişim söz konusu... Maalesef geldiğimiz aşamada halkın cebine uzanan ‘Tavurilik’ artık yasal yollardan yapılıyor… Elektriğe yapılan zamlar bunlarda biri… Ya da akaryakıta… ‘Tavurilik’ şimdi GSM devir sözleşmesiyle, Vergi ve stok affı yasasıyla, çocukların eğitim için özel okullara, halkın da sağlık hizmeti için özel hastanelerin insafına bırakılmasıyla yapılıyor... Uygulanmak istenen neo-liberal politikalarla, rekabet koşullarını vahşi kapitalist bir yaklaşımla, devletin denge unsuru olabileceği göz ardı edilerek, devlet elinin her şeyden çektirilmek istenmesiyle birlikte halk, bu yeni ‘Tavurilik’ ile karşı karşıya bırakılıyor... Kimi zamansa parti istifaları ve parti transferiyle de olsa dolaylı yolla karşımıza çıkıyor Tavurilik... Halk için, halkla beraber, halkın çıkarlarını ön planda tutacak bir düzen yerine, özel şirketlerin çıkarlarının korunduğu, halkın ve işçinin sömürüldüğü, sosyal adalet anlayışının yerle yeksan edildiği, demokratik hakların farklı gruplara farklı farklı uygulandığı, bireyin ifade özgürlüğünün hakim yönetimin anlayışıyla değerlendirildiği, isteyenin bir pankartla demokratik hukuk kuralları çerçevesinde görüşünü belirtemediği bir sistemde; benimle birlikte bu fikirleri taşıyanlarla şunu söylemek istiyorum: Senden çok ama çok özür diliyoruz Tavuri…
Ve teşekkür… Okuyucunun ilgisine ve Khora Kitap Cafe’nin tüm gelmiş geçmiş emekçilerinin desteğine sonsuz teşekkürler.