1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. TAYFUN ÇAĞRA’DAN… KÖYLERİMİZ ve İNSANLARI…
TAYFUN ÇAĞRA’DAN… KÖYLERİMİZ ve İNSANLARI…

TAYFUN ÇAĞRA’DAN… KÖYLERİMİZ ve İNSANLARI…

TAYFUN ÇAĞRA’DAN… KÖYLERİMİZ ve İNSANLARI…

A+A-

Neriman Cahit

 

Gazetemiz yazar ve yöneticilerinden Tayfun Çağra’nın, (261) sayfalık yeni kitabı “Köylerimiz ve İnsanları” geçtiğimiz hafta çıktı… Baskısını: Mavi Basın Yayın Ltd ve Dağıtımını: Işık Kitabevi’nin yaptığı: “Köylerimiz ve İnsanları” isimli kitap, gerçekten de, bugünün gençleri – hatta tümümüz olarak, Kıbrıslı Türklere ‘bellek tazelemesi’ bakımından – oldukça yoğun bir emek verilmiş bir armağan…
Bu konuda, sözü yazarına (da) vermek istiyorum:

YAZARINI DİNLEYELİM:

“10-12 yıl önce gezdiğim, gördüğüm, yazdığım ‘köy yazılarından’ derlenmiş bir kitap. Önce, Kıbrıs’ın Kuzeyindeki köyleri geziyor, Yenidüzen’e, “Köyden – Köye” başlığı altında izlenimlerimi yazıyordum. Daha sonra, 2003’te kapılar açıldıktan sonra – bu yazılar – Güney’deki köyleri de kapsadı…”

***
Bu gezi ve incelemelerinden fark ettiği bazı ayrımların da altını çiziyor yazar:
“Güneydeki köylerin gezilmesine ilk önce Baf’a bağlı ‘Ayanni’ köyüyle başlamış. Eşinin köyü olan bu köyden sonra, geçmişte aynı bölgede yaşayanlarla birlikte yaptıkları otobüs yolculuklarında – yaşadıkları duygulu anlar – öylesine somut ve etkileyici imiş ki: Bu gelişmeleri sadece izlemek değil… ‘yaşayarak’ da etkilendiğinden… Bunları, ‘gazeteye aktarmaya da karar vermiş’ ve bu kararını da çok başarılı bir şekilde uygulamış…
Kitabın basımı başarılı…
Grafik Tasarımı: Yalkın Hamitoğlu.
Kapak: Cenk Mutluyakalı.
Kapak Fotoğafı: Ulviye Akın Uysal, tarafından, başarılı bir şekilde yapılmış. (Kapağın tasarımı gerçekten ilginç ve başarılı ama keşke renkler o denli koyu olmasaydı…)
Bir başka eksiklik ise: Baskı hatası sonucu yazarın “Yaşam Öyküsü ve İçindekiler” bölümü… (Ama, bunları bir yana bırakır ve – benim yaptığım gibi her köyle ilgili: “Bilgileri – Anıları ve Kişilerle Röportajları” okusanız, belki de hiç gitmediğiniz o güzelim yerlerle ilgili bilgiler edinecek, dayanamayıp gidip siz de göreceksiniz oraları… (Ya eskiden bu köylerde yaşayanlar. Tam bir armağan onlar için…)

SANATSAL ÜRETİM…
Bu tür yazılar da bana göre: “Sanatsal Üretim”dir. Yani, basit ve sıradan bir kurgu değildir. Yazının türü ne olursa olsun, malzeme katmanının altında, yazarın: “Özgün düşünce ve yorum değerlerini içeren, sağlam bir altyapı, kurguyu ve çoğaltımı aşar… Ve, insan gerçeğinin yoğun ve karmaşık dünyasıyla sağlıklı ilişkiler kurar…
Uzun çalışma dönemlerinin, birikimleri üzerinde gelişir, biçimlenir, kendi yaratım mantığının besinleriyle güçlenir…

***
Kitabı okuduğum günün ertesinde, yazmaya oturduğumda… Bir insanın – en iyi ne yapabilirse – onu yapmaya soyunmasının ‘çok önemli bir şey’ olduğunu düşündüm…
Aslında, insanın aradığı şey: Çoğu kez yanı başındadır… Belki de arayıp bulmaya çalıştığı da KENDİSİDİR…
Bu kitabı alın, okuyun lütfen…
Seveceksiniz…
Ve, belki de, siz de, kendinize dair bir şeyler paylaşacaksınız… Yazarak…

***
İnsanların neredeyse kendilerine ve her şeye inançlarını yitirdiği bir dönemde…
UMUDUN ve İNSANA İNANCIN kapılarını aralayan bir şeyler…
Yüreğinize ve emeğinize sağlık Tayfun Bey…


--------------------------------------------------------------------------------------------


Kadınlar… Savaşlar… ve…

Sanki dünyanın en büyük günahkârı onlarmış gibi, Filistinliler – aslında ve özetle Ortadoğu, bir türlü – ‘Savaştan, ölüme kurban vermekten’ kurtulamıyor…
Hep yazılıyor, söyleniyor: Bu savaşı yapanların tümü de erkekler.
Kadınlar sürekli: ‘Savaşa Hayır’ diyorlar ama onları dinleyen kim!
Kadının, düzenden yana, çoğaltan yapısı, erkeğin atak ve kavgacı yapısı ile çelişiyor… Savaşları erkekler – sözde – erkeklerle yapıyorlar ama anaların çocukları ölüyor ve onların kurduğu düzen bozuluyor. Bu anlamda belki de, tarihin bütün büyük savaşları: “Kadınları koyduğu düzenin, erkekler tarafından tahrip edilmesi” şeklinde tanımlanabilir…

SAVAŞ  = ERKEKSİ…
Savaş kararları – aslında – aslında çok fazla erkeksi… Onlar yüzünden çok kan dökülüyor… Ve, yıl be yıl, değişmeyen hiçbir ‘ilke’ kalmıyor…
Aslında:
“Savaş da politika da, erkeklerin sevdiği oyunlar…”
Araştırmacılar, kadının beyni ile erkeğin beyni arasında önemli farklar bulmuşlar… Beyin fonksiyonları olarak da farklılar… Erkek bebekler ‘cisimlere’ yöneliyor, kız bebekler ise ‘sese’ yöneliyormuş… Farklı beyin yapıları bütünleştiği zaman “mükemmellik” ortaya çıkıyor; ancak, erkeklerin yönettiği dünyada, böyle bir bütünleşme, henüz gündeme gelmiş bile değil…
Erkek kuralları ile dünya dönüyor…
Ve kadınlar, bu dünyada kendilerini belli etmeye çalışıyorlar…

***
Dünyadaki, ‘Feminist Akımlar’ artık, yerlerini yeni değerlendirmeye bırakıyorlar…
Kadının amacı; ‘Cinsel özgürlüğü’ değildir…
Onlar, daha fazla üretmek ve yaratmak…
Erkeklerin egemen olduğu dünyada, kendi dünyalarını geliştirmek istiyorlar…
Tarih boyunca süren savaşlar, kadının dünyasının dışında oluşmuş hep…
Bu oyun, kadınlar için – kesinlikle – cazip değil…
Toplumdaki, üretim ‘biçimleri de’ tarih boyunca kadını içermemiş…
Önce, toprağa, bağımlılık… Sonra, ‘Sanayi Toplumu’, kadının, fiziksel gücünü içermediğinden, ‘Güç’, erkeklerin elinde birikmiş… Kadın, Sanayi Toplumu’nun, ikincil bir üyesi olarak üretime katılmış…
Pek de yaratamamış…

TARİHSEL GELİŞİM…
Tarihsel gelişim, kadını – erkeğe bağımlı hale getirmiş…
Bugün kadınlar, ekonomik güvenceleri bile olsa, bunalımdan kurtulamıyorlar…
Çünkü, toplumsal statüler, hala, erkeklerden dolayı geliyor kadınların dünyasına…
Kadınlar, erkeklerin, dünyasında ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, ‘kendi dünyalarının bir üyesi gibi olamıyorlar…’
Genç kızlar, küçük yaşlarda karşı cinsten koparılıyor ama onlara göre programlandırılıyorlar. Bağımsızlık duygusu, kız çocuklarına verilmiyor… Bu nedenle de kadınlar, erkekler ile olan ilişkileri bittiğinde, ‘depresyona’ giriyorlar. Erkekler, ilişkinin bitiminde böyle olmuyor… Onların dünyası, ‘bağımsızlık ve özgürlüğe dönük’ olarak kurulmuş…

AMA…
Ama, önünde sonunda, kadınlar, toplumsal yaşamdaki dengesizliği zaman içinde yeneceklerdir… Günümüzde, ‘özgür kadın’ kavramı işlenmekte ise de… Bu, onun gerçek özgürlüğü değildir.
GERÇEK ÖZGÜRLÜK, KADININ DÜNYASININ KURALLARIYLA DA DÜNYA DÖNMEYE BAŞLADIĞI ZAMAN OLACAKTIR…
Erkek dünyasının kurallarının geçerli olduğu günümüzde, oğlan çocukları ‘kurşun askerler’, kız çocukları da, ‘bez bebekler’ ile yaşama adapte edilecektir…

***
KADINLARIN, ERKEKLERDEN DAHA FAZLA ÜRETİP…
DAHA FAZLA YARATMADIĞI DÜNYADA SAVAŞLAR SÜRECEKTİR… 
VE…
BUNUN EN BÜYÜK ACISINI DA…
YİNE, KADINLAR ÇEKECEKTİR…

Bu haber toplam 1690 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 176. Sayısı

Adres Kıbrıs 176. Sayısı