1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TC BÜYÜKELÇİSİ’NİN KRİTİK MESAJI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TC BÜYÜKELÇİSİ’NİN KRİTİK MESAJI

A+A-

Facebook hesabından “Ben Lefkoşa’da Büyükelçiyken yazdığım raporlara benziyor” diye bir cümle kurdu Kaya Türkmen ve ardından ‘BİR KIBRISLI’DAN TURKİYE’YE ACI MEKTUP’ başlıklı bir yazı paylaştı.

Uluç Çağrı Kabataş imzasını taşıyan bir ‘açık mektup’tu bu ve bu topraklarda yaşayan insanların ‘ortak sesi’ gibiydi adeta…

Şöyle diyor mesela genç arkadaşımız yazısında:

“(…) Kıbrıs, Türkiye’ye benzemez. Kıbrıslı da Türkiyeliye benzemez. Tornadan çıkmış gibi Türk arıyorsanız önce kendi etrafınıza bakın.
Hangi yöredeki Türkler birbirine benziyor?
İzmirliyle Sinoplu çok mu benziyor birbirine?
Kıbrıslı da Türkiyeli’ye benzemez. Benzemediği için sürekli eleştirilse de aşağılansa da bu böyledir.
Bunu kolay kolay değiştiremez kimse.
Nasıl ki İngilizleşmedi, Rumlaşmadı, Türkiyelileşmeyecek de. Kıbrıs’ın ve Kıbrıslının, Türkiye’den ve Türkiyeliden farklı olduğunu kabul etmek neden bu kadar zor?”

Uluç’un yazısı bu şekilde akıp gidiyor ve şu şekilde sonlanıyor:

“(…) Şunu anlayın. Kıbrıs, Türkiye gibi değildir.
Olmamalıdır da. Olmak da istemiyor zaten. Türkiye olmak kötü olduğu için değil. Kıbrıs olmak güzel olduğu için. Kıbrıs artık eskisi gibi değil. Ama hâlâ çok güzel… Lütfen daha fazla bozmayın.
Bırakın gül, gül gibi, karanfil, karanfil gibi koksun. Karanfilden gül, gülden de yasemin kokusu beklemeyin. Her çiçek kendisi gibi koktuğu zaman güzeldir.”

*  *  *

İşte bu yazıyı paylaştı Kaya Türkmen…

2010’lu yılların başında Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi’ydi… Gelir gelmez toplumla temas etmiş, burada olup bitenleri doğru anlamaya çalışmıştı.

İrsen Küçük hükümeti işbaşındaydı ve meşhur ‘ekonomik paket’ toplumun çeşitli kesimlerinden tepki görüyor, sadece sendikalar değil, emekliler de her gün sokağa dökülüyordu. KTHY kapatılmış, insanlar işsiz kalmış, diğer özelleştirmeler ve hakların budanması gibi dayatma maddeler ortamı germeye devam ediyordu.

Dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan meşhur “beslemeler” sözünü işte bu ortamda dillendirmişti.

Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan Cemil Çiçek ise eylem yapanlar için ‘Bunlar Rumdur’ sözünü söylemiş ve bardak taşmıştı.

Meşhur ‘toplumsal varoluş’ mitingleri bu gelişmeler üzerine yapılmış, Annan Planı sonrasında ilk kez bu kadar insan İnönü Meydanı’nı doldurmuştu.

*  *  *

Kaya Türkmen tam da bu ortamda çıkıp Cemil Çiçek için “Ben olsaydım öyle söylemezdim” diyebilecek cesareti gösteren Büyükelçi’ydi.

Kanal SİM’de konuğum olmuş, yaşanan olayları değerlendirirken böyle bir çıkış yapmıştı.

Bir yandan Kıbrıslılar için ‘besleme’ diyen Erdoğan, diğer yandan ‘Bunlar Rumdur’ sözünü kullanan Cemil Çiçek ve bir yanda da ‘Ben olsaydım öyle söylemezdim’ diyerek Kıbrıslılardan yana tavır koyan, gerilimi azaltmaya çalışan Kaya Türkmen…

Ne oldu?

Kaya Türkmen apar topar ve de diplomasi tarihinde görülmemiş bir şekilde Lefkoşa Büyükelçiliği görevinden alındı.

Ve TC Dışişleri tarihinde kolay rastlanamayacak şekilde, diplomasi kökenli olmayan bir isim bu göreve getirildi: TC Yardım Heyeti Koordinatörü Halil İbrahim Akça…

Yani ‘TC-KKTC ekonomi paketi’nin mimarı…

Üstelik dönemin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, ‘sosyal gerginlik’ yaratan paket ve paketin altındaki imzanın sahibi Akça’dan rahatsızlığını Türkiye’ye iletmiş, hatta ‘görevden alınmasını’ istemişti.

Oysa Ankara’nın Eroğlu’na cevabı ‘güçlendirilmiş yetkilerle donatılmış Büyükelçi’ sıfatıyla Akça’nın güven mektubuyla olmuştu!..

O gün bugündür TC-KKTC ekonomik protokolleri iki ülke arasında sorun yaratmaya devam ediyor.

Oysa Kaya Türkmen’in Kanal SİM’de yaptığı aleni uyarı ve –şimdi açıkladığı- raporları dikkate alınsaydı, işler bu noktaya gelmezdi.

Keşke şimdiki Büyükelçi Derya Kanbay da haleflerinden Kaya Türkmen’in bu toplumu anlamaya dönük çabalarından feyz alabilse…

Bir denese, eminim ki o da Uluç Çağrı Kabataş’ın yazdıklarına hak verecek.

Bu yazı toplam 5227 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar