TC ile ilişkilere yeni bir soluk
Şakacıktan erken seçime gidiyoruz. Geçen hafta seçim yasası üzerine düşüncelerimi yazdım. Sosyal medyada epey tartışıldı. Ama siyasiler bu tartışmaları duymadı bile. Kendilerine göre düzenledikleri seçim yasasını meclisin ilgili komitesinden oy birliğiyle geçirdiler. Şimdi meclisten de geçirecekler.
Hayırlısı olsun. Ama bu seçim yasası ile köklü değişim bekleyenler boşuna bekleyecekler. Bu yapı ile köklü değişimin mümkün olacağını sanmıyorum.
Neyse yasa geçtiğine, hem de oy birliğiyle geçtiğine göre bu konudaki tartışmaları sürdürmek niyetinde değilim.
Erken seçime giderken asıl üzerinde durmak istediğim konu TC ile ilişkilerdir. Bugünkü “ana-yavru ilişkisi” Kıbrıs Türk toplumunu “yok etme, Türk toplumu içinde eritme, asimile etme” üzerine kurulmuştur.
Bu ilişki biçiminin süratle değiştirilmesi gerekir. Şimdi bazıları “sen Türk değil misin” diye bana soracaklar. Evet ama ben Kıbrıslı Türküm. Bu topraklarda doğdum, bu topraklarda büyüdüm. Atalarım bu topraklarda doğdu, yaşamlarını bu topraklarda sürdürdü ve bu topraklara gömüldü.
O nedenle Kıbrıslı Türk kimliği yalnızca Türk kimliği olarak tanımlanamaz. Bu toplum Türkiye’deki türk toplumunda farklıdır. Bu farklılık da onun coğrafyasından, kültüründen, gelenek ve göreneklerinden kaynaklanıyor.
Bu farklılığı ortadan kaldırmaya çalışmak Kıbrıs Türk toplumunu yok etmeye çalışmak demektir.
Vatandaşlık baskısı ve hükümet edenlerin bu baskıya direnememesi en büyük tehlikedir. Hele hele şu an görevde olan hükümet bu işin cılkını çıkardı. Hükümet kurulalı henüz 18 olmasına rağmen 10 bin yeni vatandaş yapıldığı söyleniyor.
Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu topluma bu kadar kötülük yapılamaz.
O nedenle erken seçime giderken siyasi partilerin topluma bu konuda vereceği mesajlar çok ama çok önemlidir. Bu bir ölüm kalım meselesidir.
Toplum ya daha büyük bir toplum içinde eriyecek, yok olacak. Ya da varlığını sürdürecek ve birleşik Kıbrıs’ta eşit ortak olarak onurlu yerini alacaktır. Bunun için de toplumsal varlığını sürdürmesi gerekir.
TC ile ilişkiler bu biçimiyle devam ederse bırakınız birleşik Kıbrıs’ta eşit ortak olmayı, KKTC’de bile eşit ortak olamayacağımızı artık anlamamız ve çözüm üretmemiz gerekir.
Seçimde bence en çok tartışılması gereken konu budur. Aksi durumda hiç beklemediğimiz sonuçlara hazırlıklı olmalıyız. Belki bu seçim değil, ama bir soraki seçimde meclisin yarısı bu yeni vatandaşlık verilenlerle dolarsa hiç şaşırmayın.
Bunun sonucu da Hatay gibi bir referandumla Türkiye’ye bağlanma kararıdır.
Bu anlamda hem siyasi partilerimiz, hem de seçmenlerimiz çok ama çok dikkatli olmalıdır. Bu adaya yıllar önce gelerek vatandaş olmuş, bu topraklarda evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş ve yaşamını bu topraklarda sürdüren yurttaşlarımızı ayırmak istiyorum.
Çünkü onlar 2004 referandumunda Birleşik Kıbrıs için oy kullanarak irade beyan etmişlerdi. Ama bu ülkeye hiçbir katkısı olmadan sırf birilerine yakındır diye vatandaş olanlar için aynı şeyi söyleyemem.
Bu ayrımı artık hepimiz yapmak durumundayız. Unutmayın yarın çok geç olabilir.