1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. TC Merkez Bankası faiz indirimlerinin kurlara ve enflasyona olası yansımaları
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

TC Merkez Bankası faiz indirimlerinin kurlara ve enflasyona olası yansımaları

A+A-

Türkiye Merkez Bankası Para Politikası Kurulu,yirmi iki ay aradan sonra politika faizi olan, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan (2.5) düşürerek, yüzde 50’ den, yüzde 47,50'ye çekti.

Politika faizi,  8 aydır yüzde 50 seviyesindeydi. TC Merkez Bankası faiz artırımlarına Haziran 2023'te başlamıştı. Politika faiz oranını yüzde 8,5’ten başlayarak süreç  içinde yüzde 50’ ye çıkarmıştı.

Merkez Bankası'nın faiz kararı  öncesinde, beklentilerin çoğunluğu  faizin 100-150 baz puan düşürüleceği  yönündeydi. Ancak, asgari ücrete, 2024 enflasyonundan oldukça düşük şekilde yüzde 30 zam yapılması, hemen ardından da Merkez Bankası'nın 2024'te yılda 12 kez yapılan Para Politikası Kurulu toplantılarını, 2025'te 8'e düşüreceğini açıklaması, yani 2025'te doğal olarak toplantı olmayacak olan aylarda faizin pas geçileceğinin anlaşılması, faizde daha yüksek bir düşüş oranı beklentisini kuvvetlendirdi. Nitekim de öyle oldu.

2025 yılı boyunca aralıklarla da olsa faiz indirimlerinin devam etmesi bekleniyor.Uzmanlara göre, 2025 yılı sonuna kadar faizler yüzde 30 seviyelerine gerileyebilir. Ancak,enflasyonla mücadelenin başarılı olması şart.

Bunun sağlanması için, Hükümet’ in, kamu tasarrufunu, buna uygun maliye politikalarını ve yapısal reformları gerçekleştirmesi gerekiyor.

Öte yandan, gerçekleşen faiz indirimi, iş dünyası tarafından olumlu karşılandı.Zira,  krediye ulaşma sıkıntısı yaşayan  şirketler, faiz indirimi süreci ile finansal kaynaklara erişimin kolaylaşacağını ümit ediyor.

Yatırım yapmayı planlayan veya mali yapısını güçlendirmek isteyen şirketler için, faizlerin düşmesi büyük önem taşımaktadır.Faiz düşüşünün sürmesi, ancak enflasyondaki gerilemeyle mümkün olabilecektir.

Türkiye Ekonomi Yönetimi, enflasyonla mücadele kapsamında bir süredir adımlar atarken, Merkez Bankası  da sıkı para politikasından taviz vermedi. Yıllık enflasyon mayıs ayında yüzde 75,45 iken, parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle birlikte kasım ayında yüzde 47,09 oranına geriledi.Tabiki baz etkisinin de bunda rolü büyük.

Türkiye'de enflasyonun hala  yüzde 47 düzeylerinde bulunması, enflasyonda baz etkisi ile bir düşüş olmasına rağmen, gerçek anlamda hatırı sayılı bir düşüş olduğu tartışılmaktadır. Bu bağlamda, faiz indiriminin daha çok finansal piyasaları rahatlatmak maksadı ile yapıldığını anlıyoruz.

Bazı ekonomistler ise, iş dünyasından ve ekonomi yönetiminden gelen telkinler nedeni ile, Merkez Bankası'nın faiz indirimine zamanından önce başladığını düşünüyor.

Bende, 2025 yılında, Türkiye’ de ve Dünya’da büyük çapta  ekonomik ve siyasi sorunlar olmazsa,  faiz indirimlerinin aralıklarla süreceğini düşünüyorum.

MB’nin politika faizini indirmesi ile, şu ana kadar TL değeri açısından olumsuz bir gelişme yaşanmadı. Merkez Bankası’nın, bundan sonraki kararlarını, enflasyon odaklı, temkinli ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacağını vurgulaması, piyasalarca  ve TL değeri açısından  olumlu karşılandı.

Merkez Bankası, faiz indirimlerine devam edeceği sinyalini veriyor ama, indirimlerin verilere bağlı olacağını,yani otomatiğe bağlanmadığının da  mesajlarını veriyor.Bu, olumlu bir yaklaşımdır.

Finansal ortamda ve para politikasında sıkılaştırma ( piyasadaki para miktarını düşürme) enflasyonun düşürülmesine katkı yapmaktadır. Ancak, devletin  yüksek bütçe açığı, enflasyonun düşürülmesi politikalarına destekleyici olmamaktadır.Bu da, enflasyonu düşürmeyi geciktirici bir handikaptır.

Öte yandan, İç talepteki daralma eğilimi ve düşük enflasyon sürecinin sağlayacağı katkı, gelecek  yılın enflasyonundaki düşüş eğilimine olumlu etki yapabilecektir.

TC Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararı, muhtemelen aşağıdaki gelişmelere yol açabilecek potansiyeldedir.

Faiz indirimi, bankaların daha düşük faizle kredi vermesine imkan tanır. Bu bağlamda, kişiler ve işletmeler daha ucuz krediler alarak, tüketimlerini ve yatırımlarını artırıp, ekonomik büyümeyi yükseltebilir.

Öte yandan, düşük faiz oranlarının, enflasyon oranlarını yükseltme riski de vardır. Zira, düşük faiz, mal ve hizmetlere olan talebin artmasıyla birlikte, fiyatların da yükselmesini sağlar.

Faiz indirimi sonrası, döviz kurları yükselme eğiliminde olup,Türk Lirası değer kaybedebilir, Çünkü, yatırımcılar daha düşük faizli Türk Lirası varlıkları yerine, dövize yönelebilirler.

Bu durum, ithalat maliyetlerini artırarak, enflasyonu da yükseltebilir. Bu nedenle, Merkez Bankası’nin faiz politikalarını dengeli bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Ancak, şu ana kadar kurlarda bir yükseliş görülmemiştir.

Sonuç itibarıyle, faiz indirimi başlangıcını birçok ekonomist gibi bende, Aralık ayı enflasyonu görüldükten sonraki bir dönemde ve daha düşük oranda  gerçekleşmesini bekliyorduk. Umarım, enflasyon önümüzdeki aylarda yeterli miktarda düşer de, faiz indirimleri ekonomiye zarar vermez.

Önemli bir noktada, faiz oranının, enflasyonun oldukça altında kalmamasıdır.Bu TL’den kaçışı sağlar. Bunun olumsuz etkilerini, yakın geçmişte yaşamış ve enflasyona, döviz kurlarına ve Kur Korumalı mevduat uygulaması ile Hazine ve Merkez Bankasına  getirdiği ağır maliyeti ve zararı görmüştük.

Ekonomi bilimine uygun rasyonel politikalar uygulandığı taktirde, ülke ekonomisi, iş dünyası ve halk zarar görmemektedir. Aksi olduğu taktirde, bunu birkaç yıl önce, düşük faiz, yüksek enflasyon ve TL’nin değer kaybı ile, acı bir tecrübe olarak deneyimlemiştik.

Bu yazı toplam 1842 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar