Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim;  herkes icraat derdinde, ama galiba TDP hala 'atama' derdinde…
Hükümet kurulalı 10 ay olmuş, her bakanlıkta harıl harıl işleri yoluna koymak için üst düzey bir çaba var.
Yeterlidir, değildir, tartışılır elbette.
Hepsini yakinen takip ediyoruz.
Ancak ne yazık ki TDP yönetimi hala "hangi bakanlığa kimi atarım" güdüsü ile hareket ediyor.
Önce Meclis Başkanlığı ile başlayan süreç (ki başsavcılık buna dur dedi), şimdi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na dikilen gözler…
Neler yaşanıyor, gelin birlikte irdeleyelim.

                                                           ***

Parmağımın arkasına saklanacak değilim, Çalışma Bakanı Zeki Çeler kabinenin en kritik bakanlığında önemli işlere imza atıyor.
Kendisini iyi işlerinde takdir ediyoruz, eksik durumlarında en ağır şekilde eleştiriyoruz.
İş yaşamıyla ilgili bizzat katıldığı denetimler, denetimlerin isim isim açıklanma süreci, özel sektörde sendikalaşma adına atılan teşvik adımları, yerli istihdamına destek projeleri, sosyal hizmetler alanındaki dikkat çekici icraatlar-adımlar…
Hepsinde Zeki Çeler'i yakından takip ediyoruz ve takdir edilesi bir enerji ortaya konuyor.
Pek tabii icraatla ilgili içerik tartışılabilir.
TDP yönetimi ile bir kriz yaşıyor Zeki Çeler şu günlerde…
TDP'den edindiğim bilgilere göre; önceki gece toplanan TDP Merkez Yönetim Kurulu, Zeki Çeler'in yönettiği bakanlığa partili bazı isimleri bürokrat olarak atamak için düğmeye basmış.
Hatta bir listeden de bahsediliyor!
Bu durumlardan bakanın onayı ve bilgisinin olmadığı herkes tarafından biliniyor.
Kendi bakanlığına birileri atamak için karar alıyor partisi…
Zeki Çeler göreve geldiği dönemden beri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndaki özellikle uzman üst düzey yöneticileri görevden almama yolunu seçmişti.
Kimilerine göre bu yanlıştı, kimilerine göre doğru…
Zira Çalışma Bakanlığı gibi bir bakanlığın biraz da uzman isimlerle donatılması, oradaki mevcut uzman kadroların yönetimde tutulması icraat anlamında hükümete vakit ve enerji kazandıracaktı.
Zeki Çeler'in mevcut uzman isimleri koruma ve görevde tutma iradesi bu güne kadar sürdü.
"Bu güne kadar" diyorum çünkü bugün Çalışma Dairesi Müdürü Yusuf Önderol'u görevden almak için imza atacağı belirtiliyor.
Hatta öylesi bir iddia var ki, dudak uçuklatan cinsten: "Yusuf Önderol'un yerine Çalışma Dairesi Müdürü olarak atanacak kişi lise mezunu ve atandığı anda hem emeklilik ikramiyesi hem de maaşı ikiye katlanacak"
Göz göre göre devleti zarara uğratmak değil mi bu?
Partizanlık uğruna böylesi bir adım nasıl atılır?
Bizim tanıdığımız Zeki Çeler ve Cemal Özyiğit buna nasıl imza koyar?
Ya da hükümetin diğer üyeleri buna nasıl onay verir?
Aynı meseleyi Eğitim Bakanlığı'ndaki bir atamada yaşamadık mı?
O atama da toplumda eleştirilere neden olmadı mı?
Yine bile bile mi lades?

                                                           ***

Sayın Zeki Çeler'in kendi takdiridir, tercihi elbette kendinindir.
Ancak bu kararın alınmasında TDP üst yönetiminin etkili olduğu biliniyor.
Hatta TDP bakanlığa ait bütün üst düzey uzman kadronun görevden alınmasını ve yerlerine TDP merkezinin kararıyla bazı isimlerin atanmasını istiyor.
Hadi Çalışma Dairesi'ni geçtim, tüm bakanlıktaki bütün uzman isimleri görevden alıp yerlerine “iyi partilileri” atamak da neyin nesi?
Böylesi bir 'atama furyası' bakanlığın 'yeniden kurulumu' demektir ve şimdi atılan birçok adımın da sekteye uğraması anlamına gelecektir!
Sırf kendi partililerini bir yerlere atama adına Cemal Özyiğit'in icraat makamına ve dolaylı olarak da halka bu kötülüğü yapmayacağına inanmak istiyorum.
Neler yaşanıyor diye Zeki Çeler’e de ulaştım dün, Çeler atama girişimini reddetmiyor, doğrulamıyor da… "Bu konuda konuşmak istemiyorum" gibi genel bir ifade ile konuyu geçiştiriyor.
Bu durum Zeki Çeler için de bir sınav olacak belli ki.
Ya toplum ve medya tarafından destek gören icraatlarına devam edecek, ya da bakanlığına kendi partililerini atamak için mesai harcayan bir bakan görüntüsü verecek.
Ben Zeki Çeler'in daha fazla çalışmak ve icraat makamını daha sağlam tutmak için çabalayacağını düşünüyorum.
Yoksa salt bakanlıklardaki makamları “seçim kazanamayan vekil adaylarımızı atama yerleri” olarak görürsek, bu, sadece söz konusu bakana ve bakanlığa değil, tüm topluma kaybettirir.
Bilmem anlatabildim mi?