Tecavüz sonucu dünyaya gelen çocukların dramı...
Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’de yer alan Serbeze Hakhiaj imzalı bir incelemede, savaş esnasında tecavüzlerin gizli mirası olan tecavüzler sonucu dünyaya gelen bebeklerin dramı aktarılıyor. 20 Haziran 2019 tarihinde yayımlanmış bu önemli incelemeyi okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Yazıda özetle şöyle deniliyor:
*** Savaş esnasında Sırp kuvvetler tarafından tecavüze uğramış Kosovalı Arnavut kadınların dünyaya getirdiği bebekler, gizlilik içerisinde tutulan bir konu, bu bebekler ya evlatlık verilmiş ya da yetimhanelerde büyüyorlar. Bu durumdaki pek az anne, bu konuda isimsiz olarak konuşmayı kabul ettiler çünkü kamuoyunun tepkisinden çekiniyorlar...
*** Bunlardan birisi, masadaki kağıt yığınları üstündeki solgun ellerine düşen güneşe bakıyor, gözlerini önündeki belgelerden ayırmıyor. Medika Kosova adlı Kosova’daki Gyakova/Dyakiviça kentindeki bir sivil toplum örgütüne ait bir odada oturuyor ve savaş esnasında cinsel şiddete uğramış olduğuna dair resmi bir başvuru yapmak istiyor F.K. – böylece hükümetin tecavüz kurbanlarına verdiği çeşitli olanaklardan yararlanabilecek.
*** Sivil toplum örgütünün bir yetkilisi formaları onun için dolduruyor. Masadaki belgeler arasında alışılmadık bir kağıt parçası da var – bu, F.K.’nın Bosna-Hersek tarfından verilmiş olan doğum belgesidir.
*** Temmuz 1994’te F.K. Bosna savaşı esnasında Sarayevo’nun varoşlarındaki bir evde, kuzeniyle birlikte tecavüze uğramıştı. O günlerde henüz 16 yaşındaydı. Üç ay sonra F.K., annesi ve kızkardeşi Bosna’dan ayrılmış ve Kosova’da Peç’te bulunan bazı akrabalarının yanına sığınmışlardı. Birkaç ay sonra ise F.K. bir sığınağa yerleşmiş ve Arnavut bir adamla tanışmıştı. Bir süre sonra evlenmişlerdi, ailenin diğer üyeleri ise Kosova’dan ayrılıp Bosna’ya dönmüştü. F.K. ise Kosova’da kalmıştı. 1999 yılının Mart ayında NATO, Yugoslavya’yı bombalamaya başladığında, en büyük oğlu iki yaşında idi...
*** Bir ay sonra kendisi ve aynı mahalleden başka kadınlar bir eve götürülerek iki hafta boyunca bu evde kalmaa zorlanmışlar ve bu iki hafta boyunca sistematik biçimde tecavüze uğramışlardı.
*** F.K.’nın eşi Kosova Kurtuşu Ordusu’nun bir üyesiydi ve bu yüzden evde değildi. Mayıs 1999’da F.K. Karadağ’a gitmiş ve oradan da Bosna’ya geri dönmüştü. Tecavüzden beş ay sonra F.K., bir kez daha hamile olduğunu anlamıştı. Bu hamileliği birkaç ay boyunca aile evinde gizli tutmuştu, ta ki orada doğum yapıncaya kadar, sonra da yeni dünyaya gelmiş kızıyla birlikte birkaç ay sonra Kosova’ya geri dönmüştü.
*** F.K.’nın kızı şimdi 19 yaşındadır. Kosova savaşı esnasında tecavüz sonucu dünyaya gelen çocuklardan biridir fakat doğumuyla ilgili koşulları bilmiyor. Onun durumunda başka çocuklar anneleri tarafından reddedilmiş ve evlatlık verilmiş veya yetimhanelerde büyütülmüştür.
*** Ayrıca öldürülerek ortadan kaldırılmış çocuklar da vardır veya gizlice büyütülen ve anneleri tarafından doğumlarına ilişkin tüm bilgilerin gizlenip etkili biçimde silindiği dramatik durumlar da vardır.
*** 1998-99 yılı esnasında Kosova’daki savaşta binlerce kadının Sırp kuvvetler tarafından cinsel şiddete uğradığı tahmin ediliyor.
*** SOS Çocuk Köyleri ulusal direktörü olan Kosovalı Nezahat Salihu, terkedilmiş ya da ihtiyaç duyan çocuklara sığınma, bakım ve eğitim sağlayan bir örgütün başında birisi olarak, tecavüz kurbanı kadınların terkettiği bazı çocuklarla da örgütünün ilgilendiğini söylüyor.
*** “Tümü de evlatlık verildi ve şimdilerde hem Kosova içinde, hem de Kosova dışında birer aileleri vardır fakat onların tam sayısını size söyleyemem” diye konuşuyor Nezahat Salihu. Kosova’da tecavüz sonucu dünyaya gelip de terkedilen çocuklarla ilgili kamuoyu önünde konuşmanın hala çok zor olduğunu, annelerin hala gerçeği söylemekten utanç duyduğunu, sosyal dışlama nedeniyle bunun böyle olduğunu aktarıyor.
*** Salihu, “savaş esnasında anneleri tecavüze uğradıkları için istenmeyen hamilelikler sonucu dünyaya gelen ve terkedilen çocuklarla ilgili konuşmak, hala çok hassas bir konudur. Bu dünyaya masum bebekler olarak geldiler, sevgiye açtılar... Öbür yandan anneleri aşağılanmış, güvensiz ve aileleri ve toplumları tarafından tümüyle dışlandıkları için evlatlarını terketmek zorunda kalmışlardı... Savaş esnasında tecavüze uğramış bu kadınlar, duygusal bakımdan tüm hayatları boyunca yaralı kalacaklardır” diyor.
*** F.K., kızıyla ilgili fazla detay vermek istemiyor çünkü kızının geçmişte neler yaşanmış olduğunu öğrenmesinden korkuyor. Ancak iki kez tecavüze uğramış olduğunu anlatıyor ve bu yüzden sağlığının tümüyle bozulmuş olduğunu aktarıyor.
*** Kosova’da çalışan insani örgütler, 1999 yılının Aralık ayı ile 2000 yılının Şubat ayı arasında Kosova’da savaş esnasında tecavüzler sonucu en az 100 bebeğin dünyaya gelmiş olduğunu rapor ettiler.
*** Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN de böylesi dört vakayı teyit etmiş bulunuyor. Bu bebeklerden ikisi doğumdan hemen sonra terkedilmişti, bir diğer kadın, doğumu gizlemişti ve bir başka kadın da doğum yaptıktan birkaç saat sonra çocuğunu öldürmüştü.
*** 1999’un Kasım ayı sonlarında yağmurlu bir gecede Medika Kosova’nın başkanı Veprore Şehu, bir tecavüz kurbanını hastaneye götürmüştü çünkü kadın doğum sancıları çekmekteydi.
*** “1999 yılının Ağustos ayında kurbanlardan biri olan 17 yaşındaki bir kızın tecavüz sonucu hamile kalmış olduğunu anlamıştık. Kürtaj için artık çok geçti. Onu ailesinden uzakta tuttuk, ailesine de ciddi bir sorunu olduğunu söylemiştik. Ta ki bir erkek bebeği dünyaya getirinceye kadar... Sonra da o bebeği bu kız terketmişti” diyor Şehu.
*** 2017 yılında bu kadınla görüşen BIRN’e kadın, “Ben hamile olduğumu bile bilmiyordum. Bir doktor bana hamile olduğumu söyleyince, intihar etmek istemiştim” diyor. Doğumundan beş ay kadar sonra bu bebek, Kosova’da evlatlık edinilmiş... Şehu, “Bu kız birkaç yıl sonra yurtdışında evlendi ve çocukları oldu – bir daha ilk çocuğundan bahsedilmesini istemedi” diye anlatıyor.
*** Şehu’ya göre, savaş esnasında tecavüz sonucu doğan bebeklerin sayısı ve şu anda nerede olduklarına ilişkin bilgileri bulmak kolay değil. “Pek çok durumda Sırp kuvvetler, sistematik tecavüzlere giriştiler. Cinsel şiddetle ilgili kültürel dışlama nedeniyle pek çok başka çocuğun da doğmuş olabileceği ancak bunların bildirilip kayıt altına alınmadığı durumlar mümkündür” diyor.
***Dominique Serrano-Fitamant cinsel şiddet ve travma danışmanlığı yapan bir psikolog – 1999 yılında Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu UNFPA tarafından Kosova’da cinsel şiddete uğramış kurbanlarla ilgili bir değerlendirme yapması istemiş. Bu tecavüz kurbanları Arnavutluk ve Makedonya’da göçmen kampları ve hastanelerde yaşıyorlarmış, çatışmalardan kaçtıktan sonra, geçici olarak buralarda yaşamaktaymışlar.
*** 1999 yılının Mayıs ayındaki raporunda Serrano-Fitamant, Kosovalı Arnavut ailelerin pek çoğunun, tecavüz sonucu dünyaya gelmiş bir bebeği barındırmalarının imkansız olduğunu söylediklerini yazmış.
*** Sözkonusu psikolog raporuna, “Bu durumda önümüzdeki aylarda çok sayıda terkedilmiş bebekle karşı karşıya kalmayı bekleyebiliriz. Tecavüz sonucu hamile kalmış olan pek çok kadının da hamileliklerini sonlandırmayı seçeceklerini tahmin ediyoruz” diye yazmış.
*** Aradan yirmi yıl geçmiş olmasına karşın, Kosova’nın Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı, tecavüz sonucu dünyaya gelmiş ve evlatlık verilmiş bebeklerle ilgili olarak herhangi bir istatistik veremeyeceklerini söylüyor.
*** 9 Şubat 2000 gecesi, Kosova’nın güneyindeki Prizren’de bir hastanede bir kız bebek dünyaya gelmişti, annesi bu bebeği doğum yaptıktan birkaç saat sonra terketmeye karar vermişti. Bebeğin dedesi, kızının bu bebeği büyütemeyeceğini, savaş esnasında tecavüze uğradığında henüz 16 yaşında olduğunu ve bebeğin babasının da Sırp bir paramiliter olduğunu anlatmıştı.
*** 2000 yılı Mayıs ayında hastanedeki doktorlar, bir şahsa çağrıda bulunarak tecavüz sonucu doğan bu bebeği evlatlık edinmesini istediler. Hastanedeki hekimlerden biri olan Fllanza Cergcizi, adına “Arta” dediği bebeği kollarında tutarak medya önüne çıkmış ve “Kimsecikler Kosova’da tecavüz sonucu doğan bir bebeği evlatlık edinmek istemiyor” diyerek çocuğun evlatlık verilmek üzere yurtdışına gönderilmesini önermişti.
*** Aradan yirmi yıl geçti ve Cergcizi ile meslektaşlarının çoğu emekli oldu ancak bu konudaki detayları gizli tutmaya devam ediyorlar. Cergcizi, BİRN’e, “bu konundan artık bahsedilmesini istemediğini” söyleyerek bilgi vermekten kaçındı.
*** Hastanenin direktörü Afrim Avdaj ise bu tür konularda bilgi bulmanın çok zor olduğunu, çünkü arşiv bulunmadığını söyledi. “1999-2000 yıllarında terkedilmiş bebeklerle ilgili bilgi veremiyoruz çünkü kayıt defterlerinde bu konuda kanıt yok, yanlışlıkla bu kanıtlar yok edilmiş” diyor...
*** BİRN, Kosova’nın Sosyal Yardım Merkezi’nde terkedilmiş çocuğun dosyasına bakma olanağı buldu. Gerçekten evlatlık verilmişti ve yeni ailesi, annesinin hastanede neler söylediği hakkında bilgilendirilmemişti. Ancak sekiz sene sonra, sosyal yardım görevlileri, evlatlık verilmiş olan bu çocuğun İtalya’da bir kazada öldüğünü öğrenmişler.
*** Ancak Prizren’deki bu kız çocuğunun akibetinden çok daha kötüsünü Priştine’de dünyaya gelen bir erkek bebek yaşamış. Priştine’de kamuya ait bir hastanede jinekoloji kliniğinde hemşire olan Saniye Miftari, 2000 yılında bir Şubat sabahı yeni doğum yapmış olan kadınlara ve bebeklerine rutin bir kontrol yapmış. Birkaç dakika sonra, hastalara yiyecek dağıtan aşçı hemşireleri çağırmış ve 363 numaralı odada pencere kenarında yatan kadının, bebeğine birşeyler yaptığını söylemiş. Miftari, genç annenin kendisine bebeğinin iyi olmadığını söylerken dehşet içinde olduğunu aktarıyor. Hemşireler, bebeğin boğazında birilerinin onun boğazını sıkmasına ilişkin izleri görmüşler ve derhal koğuş yöneticisini ve polisi çağırmışlar.
*** “Açıktı ki anne, bebeğini boğmaya çalışmıştı fakat bebek hala hayattaydı” diye anlatıyor Miftari. Hastane kayıtlarına göre normal bir doğum olmuş, bebek 2.9 kilo ve 51 santim olarak dünyaya gelmiş. Ancak dosyaya göre bebek o gün 12.35’te ölmüş. Bebeğe yapılan otopsi 8 Şubat 2000’de gerçekleştirilmiş ve ölüm nedeninin boğulma olduğu yazmaktaymış raporda...
*** Anne evli olduğunu, koasının aile ismini taşıdığını ve bunun onun ilk bebeği olduğunu belirtmiş. Ancak daha sonra Poduyeva kenti yakınında bir köyde bir hafta boyunca Sırp kuvvetlerinin tecavüzüne uğradığını, kürtaj yaptırmaya çalıştığını, geç kalmış olduğu için doktorların kürtaj yapmayı reddettiğini anlatmış. Kocasının kendisini terketmesinden korktuğu için tecavüzden kimseye söz etmemiş. Doğuma gittiği zaman bebeğin prematüre olarak dünyaya geldiğini söylemiş eşine...
*** Ancak planı işlememiş çünkü eşi bebeğin sağlığını sorduğu zaman, doğumda yardımcı olan personelden birisi herşeyin normal olduğunu, bebeğin de zaten hamileliğin dokuzuncu ayında dünyaya geldiğini anlatmış adama.
*** Sözkonusu kadın, bebeğini öldürmekten ötürü hapislik cezası almış, BIRN’e röportaj vermek istemediğini fakat olup bitenin doğru olduğunu aktarmış, “Mahvolduğunuz zaman hiçbir şey artık normale dönemez” demiş. Ve eğer adı açıklanacak olursa intihar edeceğini de eklemiş...
*** Priştine’de jinekolog olan Seydullah Hoca, 1999 ile 2003 yılları arasında Priştine Jinekoloji Kliniği direktörü olarak çalışmış ve hemşire Miftari’nin öyküsünü teyid ediyor. “2000 yılının Şubat ayında, bebeğini öldüren bir annenin durumu vardı. Tutuklandığı anda, onun bir tecavüz kurbanı olduğunu, o nedenle doğumdan birkaç saat sonra kendi bebeğini öldürmeye kalkıştığını anladık” diyor Seydullah Hoca ancak Nisan 2000’de iddia edildiği kadar çok sayıda tecavüz sonucu bebek dünyaya gelmemiş olduğunu söylüyor.
*** 2018 yılında Kosova hükümeti, savaş esnasında cinsel şiddete uğramış olan kadınlar ve erkeklerin kurban statüsünü teyid etme prosedürü başlattı – böylece kurbanlar 230 euroluk aylık alabileceklerdi, başvuru yaparlarsa.
*** Sözkonusu yasa başka kolaylıklar içermiyor ve tecavüz sonucu ölenlerden ya da daha sonra intihar edenlerden de söz etmiyor. Ayrıca tecavüz sonucu dünyaya gelen çocuklardan da hiç söz etmiyor.
*** Kosova hükimetinin Kosova Savaşı Esnasında Cinsel Şiddete Uğrayan Kurbanları Tanıyıp Teyid Etme Komisyonu’ndan Münüre Begaj, bugüne kadar yapılan bin başvurudan hiçbirisinin tecavüz sonucu bir çocuk doğurdukları hakkında kayıt yaptırmadığına dikkat çekiyor. “Bazı vakalar olabilir ancak hiç kimse bize bunu deklare etmedi” diyor.
*** “Ancak tecavüz sonucu yapılan kürtajlarla ilgili vakalarımız vardır. Bunların tecavüz sonucu yapılan kürtajlar olduğu kanıtlanmıştır. Fakat bu kürtajların sayısının çok daha yüksek olabileceğine de inanıyoruz” diyor.
*** Han Baya ise Arnavutluğun kuzeyinde Kökes (Kukes) kentinde yerel hastanede bir jinekolog olarak çalışıyor. 1999 yılının ilkbaharında evlerinden kovulan 500 binden fazla Kosovalı Arnavut’un ilk hedefi burasıydı. Baya, Kosovalı Arnavutlar’ın göçmen olarak üç ay boyunca gelişleri esnasında hekimlerin hiç durmaksızın göçmenlere bakmak üzere çalıştığını, bunlar arasında cinsel şiddete maruz kalmış kurbanların da bulunduğunu aktarıyor BIRN’e...
*** “1999 yılının Nisan ile Haziran ayları arasında Kosovalı kadınlara 71 kürtaj yapılmıştır” diyor Han Baya.
*** Arnavutluk’un başkenti Tiran’da en büyük devlet hastanesinin jinekoloji kliniğinde bulunan çalışanlar ise, 1999 yılının Nisan ile Haziran ayları arasında Kosovalı kadın göçmenlere 40 adet kürtaj yapılmış olduğunu teyid ediyorlar. Bu klinikte hekim olan Rubena Moisiu, BİRN’e yaptığı açıklamada kendisinin ve meslektaşlarının yüzlerce cinsel şiddet kurbanını tedavi ettiklerini aktarıyor...
*** “Tedavi ettiklerimiz kurbanların ne kadar kötü yaralanmış olduklarını gördük. Bazılarında çok kısa bir süre içerisinde pek çok kişinin tecavüzüne uğramış olanların yaralarının benzerleri vardı... Pek azı bu konuda konuşsa da, biz yine de bazılarının hamile olduğunu teyid ettik” diyor Moisiu.
*** Klinikte yapılmış olan kürtajların bize verilmiş olan sayısını öğrenince doktor Moisiu şaşırıyor, “Eminim ki bu sayı çok daha yüksekti” diyor.
*** Kosova’nın İnsan Hak ve Özgürlüklerini Savunma Konseyi’nin eski aktivistlerinden Naime Şerifi ise bu örgütün savaş sonrasında insan hakları ihlallerine ilişkin kanıt topladığını aktarıyor ve tecavüz vakalarını belgelemenin zor olduğunu çünkü kurbanların büyük çoğunluğunun tecavüze uğradıklarını kabul etmediklerini anlatıyor.
*** “Kosova’nın İnsan Hak ve Özgürlüklerini Savunma Konseyi’nin elinde çeşitli kanıtlar vardı ki bunları Lahey’deki mahkemeye sunduk, bunlar tecavüze uğrayıp hamile olmuş kadınlarla ilgiliydi, ayrıca kürtajların sonuçlarına ilişkin kanıtlar vardı, özellikle de hamileliğin dördüncü ayından sonra yapılan kürtarjlara ilişkin kanıtlardı bunlar” diyor Naime Şerifi.
*** Naime Şerifi, bazı vakalarda kurbanların sağlığının çok ciddi biçimde bozulduğuna da dikkat çekiyor ve “Tecavüz esnasında veya tecavüzden hemen sonra ölen kurbanlarla ilgili kanıtlar vardır, bunlardan bazıları da intihar etmiştir” diye anlatıyor.
*** Vlora Nuşi ise Kosova’nın Birleşmiş Milletler Kadınlar Bürosu’nun başkanı ve savaş esnasında tecavüzler sonucu dünyaya gelmiş çocuklar konusu ortaya koymanın hala çok zor olduğuna dikkat çekiyor, bunun nedeni bu kurbanların hala gizli kalması...
*** “Devlet yetkilileri tarafından savaş esnasında cinsel şiddet kurbanlarının tanınması için 20 sene beklememiz gerekti. Onlara resmi bir statü verilmesiyle birlikte, kurbanlar artık bir sese sahip olacaktır. Ancak başka yerlerde olduğu gibi, savaş esnasında tecavüz sonucu dünyaya gelmiş çocuklar konusunu ele almak hala çok zor ve bu çocukların bir sesi yok” diyor.
https://balkaninsight.com/2019/06/20/kosovos-invisible-children-secret-legacy-of-wartime-rape/
(BIRN’de 20.6.2019’da yeralan Serbeze Hakhiaj’ın yazısını derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).