Tecavüzcü (!)
15 yaşındaki “çocuk” 5 yaşındaki çocuğa tecavüz ettiğinde yaşadığımız şoku hala üzerimizden atamadık.
Yaz aylarında olmuştu olay, Lefkoşa’nın göbeğinde…
Önceki gün mahkemesi sonuçlandı, 14 yıl hapis cezası aldı “tecavüzcü” içimiz rahatladı (!)
Gerçekten rahatladı mı içimiz?
Ve gerçekten bu hapis kararı ile halledildi mi mesele?
15 yaşında bir canavar yaratan sistemin hiç mi suçu yok?
Kimseler konuşmayacak mı bu sistem nasıl olur da 15 yaşında bir tecavüzcü yaratır diye!
Parmağımızın arkasında saklanmadan konuşalım.
Ortada ciddi anlamda bir nüfus sorunu vardır dostlarım.
Devlet okullarındaki, devlet hastanelerindeki ve daha sayamadığım birçok sorundaki temel sorun budur: Nüfus!
“Kıbrıslılar çok temiz, suçsuz insanlarıdır, suçlar hep dışarıdan geliyor” gibi sığ bir görüşü ortaya atacak değilim elbette.
Mesela 15 yaşında tecavüzden 14 yıl hüküm giyen çocuk büyük ihtimalle adada doğmuştur.
Ve büyük ihtimalle de adada büyümüştür.
Burada esas sorun adaya gelen kontrolsüz nüfus ile adanın kuzeyindeki devlet odaklı organizasyon eksikliğinin ortaya çıkardığı karmaşık yapının suçlu üretebilen bir duruma gelmesidir.
Evet bizler Kıbrıs’ın kuzeyine turist, işçi ya da öğrenci olarak gelen yabancıları kültürümüze kaynaştırmak yerine ötekileştirmeyi ve yabancılaştırmayı tercih ettik.
Bu bir devlet politikası çeklinde devam etti.
Mesela daha fazla Türkiye’den gelen insanların yaşadığı bölgelerden uzaklaştık.
Onları çoğu zaman gettolara kapatmayı, yok farz etmeyi tercih ettik.
Böyle yaparak aslında sorunu görmezden geldik, öteledik, yok olduğunu düşündük.
Ama öyle olmadı.
Kıbrıs’ın kuzeyine nüfus gelmeye devam etti.
Sağ partiler onları “oy potansiyeli” olarak gördü.
Sol siyaset daha soğukkanlı yaklaştı konuya, önce nüfus politikalarında değişiklik yapılması gerektiğini söylese de; iktidar dönemlerinde kalıcı çözümler ne yazık ki bulunamadı.
Ara sıra değişen iktidar yapısı da dönem dönem vatandaşlıkları hızlandırmış, dönem dönem yavaşlatmıştır.
Hal böyle olunca da ortaya “hak sahibi” denen kavram çıkıvermiştir.
Herhalde dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir durum yoktur.
Dışarından gelen nüfus nedeniyle yasal mevzuatını değiştiren, o yabancı sayısına göre düzenleme yapan bir başka ülke var mıdır çok merak ediyorum.
İşte bu keşmekeş ortamında çocuklar doğdu bu ülkede, kaçak olarak!
Evet, kaçak yaşama gözlerini açtı bu çocuklar.
Dışlandı, ötekileştirildi, aile şartları nedeniyle eğitilemedi ve ortaya kimi zaman suç makineleri çıkardı.
Aile yapıları gereği maddi imkansızlıklar içindeydiler.
Yaşadıkları ortam onları suça itti.
Eğitimsizlik ile başladı sorun.
Sonra gerisi geldi.
Para yoktu, hırsızlık yaptılar!
Ergenliğe geldiler, cinsellikle tanıştılar, eğitimsiz oldukları için tecavüz ettiler.
Korunaksız oldukları için kavga ettiler, bıçaklı kavgaya tutuştular.
Kimi zaman cinayet bile işlediler.
İşte onları varoşlara tıkayan, eğitmeyen, ötekileştiren bu sistem suç makinesi olabilecekleri ortamı yarattı.
Ve şimdi ‘sonuçlar üzerinden’ durum değerlendirmesi yapıp konuyu kapatıyoruz.
En acısı da bu aslında.
“Tecavüzcüye 14 yıl” başlığını atınca kapatıldı mı konu şimdi?
Bizler bu sorunu yok saydıkça, görmezden geldikçe, mesele bizi daha da kemirecek.
Ve bu sistem daha çok tecavüzcü yaratacak, daha çok katil doğuracak.
Sonra “Yeni Hapishane” konusunu müjdeleyen siyasetçilere daha çok rastlayacağız.
Bilmem anlata bildim mi?
---------------------------------------
BİR HABER
Derinya ‘hükümete’ mi takıldı?
Önce UNDP tarafından projelendirildi.
Sonra Avrupa Birliği tarafından finanse edildi.
Yılan hikayesine dönen Derinya Barikatı…
Barikatın kuzeyindeki 2.7 kilometrelik yolun yapımıyla ilgili çalışmalar başladı ancak barikat yeni engelle karşı karşıya…
AB sadece yolu finanse ediyor.
Barikatın kuzey tarafında Kıbrıs Türk makamlarınca yapılması gereken işler var.
Elektrik altapısı
Su altyapısı.
Kabinler…
Telleme, askeri harcamalar ve bilgisayar altyapıları…
Güneydeki çalışmaların başladığı, hatta 3-4 ay sonra tamamlanacağına ilişkin bilgile geliyor.
Kuzeydeki sorun şu ki; AB'nin finanse ettiği yol yapım çalışmaları altyapı eksiklikleri giderilemeden başlayamaz!
Yani yol için KKTC hükümetinin alt yapıyı tamamlaması gerekiyor.
Ancak bizim hükümette henüz böyle bir hazırlık yok.
Hatırlanacağı üzere kuzey makamları Derinya için bir mali tespit yapmış ve barikat için xx liralık ek bir kaynağa ihtiyaç olduğunu saptamıştı.
Kıbrıs Türk tarafının saptamasına göre (askeri-ve sivil yetkililerin ortak tespitine göre)
• 294 bin TL telefon,
• 174 bin TL elektrik,
• 56 bin TL su,
• 476 bin TL polis için bilgisayar- demir kapı vs,
• 2 milyon 411 bin TL askeri harcamalar (tel-nöbetçi kulübesi vs),
• 912 bin TL inşaat alt yapı (kabinler, kamera sistemi) için kaynak gerekiyor.
Yani Derinya’nın toplam maliyeti yaklaşık 4 milyon 328 bin TL…
İşte şimdi bu kaynağın hükümet tarafından bulunması ve kullanıma verilmesi gerekiyor.
Ancak bu yönde herhangi bir hareketliliği yok hükümetin.
Şu anda bölgede faaliyet durma aşamasında…
Yol yapımının Ocak ayına kadar tamamlanacağının söylenirken henüz altyapının yapımına başlanmaması Ocak hedefinin gerçekçi olmadığını gösteriyor.
Bakalım KKTC hükümeti isteksizliğini mali kaynağı saklı tutarak ne kadar devam ettirecek.
Hep birlikte izleyeceğiz.
---------------------------------------
KIB-TEK’e istihdam edilen 22 kişilik liste elimde… İlginç isimler var… Bazı tanıdık isimler… Kimi iddialara göre bu isimlerde UBP-DP dengesine dikkat edilmiş. Hatta aralarında “DP Örgüt Başkanı” bile var.