“Tecavüzün düşmandan değil dosttan da geldiğini gördüm o savaş yıllarında…”
*** DR. DERVİŞ ÖZER’DEN “TECAVÜZ DOSYASI”… - 3 –
DR. DERVİŞ ÖZER
Bu nasıl bir düzen. Savaştayız, benim kocam ve birçok insan mevzide. Bize hep tecavüzün düşmandan geldiğini söylemişlerdi ama tecavüzün düşmandan değil dosttan da geldiğini gördüm o savaş yıllarında. Ne zaman ki kocam nöbette, evimin kapısı çalındı. Ne zaman ki benim kocamı göreve gönderdiler, bazı arkadaşları dost olarak gelip hal hatır sordular. “Bir isteğin var mı?” dediler. Hem de gülerek, pis pis sırıtarak gelip sordular, dostluk ayaklarına sordular. Amaçlarını anlamadım mı sanıyorlar. Yok, hepsini biliyorum, ne zaman ki benim kocam nöbette, komutanları ve arkadaşları beni ziyaret ettiler. Kapıdan beni yokladılar. “Bir isteğin var mı?” diye sordular. “Her türlü isteğini yerine getiririz” dediler. “Senin kocan vatan için çarpışıyor, senin isteğin emirdir” dediler. Ve ben günlerce dışarı çıkmadım. Kocam nöbetlerde olduğunda, kapımı defalarca kilitledim. Arkasına sürgüler taktım ve arkasına direkler dayadım. Küçücük çocuğumla, kocam nöbette, ben evde geceler boyu uykusuz kaldık. Çünkü hep gelip pencereyi tıklatıp bir emrim olup olmadığını sordular.
Kadın anlar, kadın bir erkeğin sesinin tonundan ne istediğini anlar, hepsi numaraydı. Bu hal hatır sormaların hepsi benimle olmak istemelerindendi. Bunu bal gibi biliyordum. Beni ve kocamı düşünselerdi. Ellerine bir çanta portakal alıp kapıya asarlardı. Ve gece yarıları yattığım odanın penceresi tıklatıp, uykudan uyandırılmazdım... Tecavüz ille de cinsel yolla olmaz. Sözle de olur gözle de oluyor. Lafla da olur. İşte benim teşkilat zamanında uğradığım tecavüzler ve tacizler. İşte o zaman nefret ettim teşkilattan. O zaman gördüm ki vatan ve millet boşuna. Bütün istedikleri güçlünün güçsüze yaptığı taciz ve tecavüz, o zaman gördüm ki bütün vatan ve millet naraları ve nutukları bazı erkekler için bir kadın vücudundan ibaret.
(DR. DERVİŞ ÖZER – MAYIS 2015)
----------------------------------------------------------------------
“O sıcak yaz gecelerinde bile pencerelerim kapalı uyumak zorunda kaldım…”
Benim kocam savaşta öldü. Bütün köyün kadınlarını kurtardı, karısını ve çocuklarını düşmana(!) bıraktı. Savaş sırasında öldü benim kocam. Çocuklarım kaldı. Ben de çok gençtim. Yaşamaya devam ettim. Bana kocama gündüzleri çok övgüler geldi ama geceleri, o sıcak yaz gecelerinde bile pencerelerim kapalı uyumak zorunda kaldım. Çünkü benim kocam onların karıları ve kızları için şehit olurken onlar benim penceremin altında, benim uyumamı bekleyip, ellerindeki değnekle benim üzerimdeki çarşafı kaldırıp beni seyrettiler. Geceleri el ayak çekilence evime gelip ihtiyacın var mı sordular. Dostluk hatırında sordular. Nedense gece sordular. İşte böyle, ben yaz günü Ağustos sıcağında, pencerem kapalı, iki çocuğumla beraber evde düşmandan saklanır gibi saklandık. Penceremizi kapattık… Çocuklarım niye pencereleri kapattığımı sorduklarında, “Sineklerden” diye cevapladım onları. Onlara diyemedim düşmandan saklanmak için, tecavüzden kaçmak için diye. Sözde düşman gitmişti. Düşman o kadar çok ki, hiç bitmez. Düşman milliyet tanımaz. Yeter ki düşman olsun.
(DR. DERVİŞ ÖZER – MAYIS 2015)