Tecrübe
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin bu kez çok erken başlamış olmasından yakındık zaman zaman.
Kimi aday isimlerinin çok erken bir şekilde konuşulur olmasından...
Kimi adayların çor erken sahaya inmesinden...
Oysa Amerika’ya bir bakın!
2016 yılının Kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminin aday adayları, resmen bu yarışta olduklarını bir bir ilan etmeye başladılar, daha bir buçuk yıl öncesinden.
Elbette Amerika Birleşik Devletleri’nde yürürlükte olan seçim sisteminin, seçimi bizdekine oranla çok daha geniş bir zaman dilimine yaymış olmasının da bunda etkisi var.
Önce kendi partilerinin başkan adayı olabilmek için yarışıyorlar, sonra da ‘son’ ve ‘esas’ yarışa çıkıyorlar.
Ancak günün sonunda adaylar, bu kadar uzun süre ‘sahnede’ durarak, hiç de öyle bizim zannettiğimiz gibi, ‘yüzlerini eskitmiyorlar’, ‘sözlerini tüketmiyorlar’.
Hatta belki tam aksine, son 3-4 ayda ‘hızlandırılmış propaganda’ yapmak yerine seçmenle, deyim yerindeyse ‘sindire sindire’ bir ilişki kuruyorlar.
***
Cumhuriyetçiler içerisinden henüz sadece iki isim, aday adaylığını resmen açıklamış durumda; Teksas Senatörü Ted Cruz ve Kentucky Senatörü Rand Paul.
Her ikisi de başkan adaylığı için partinin iddialı isimleri.
Ama Cumhuriyetçiler’in aday adayları görünen o ki bu kadarla kalmayacak.
Aralarında eski başkanlardan George Bush’un kardeşi, eski Florida Valisi Jeb Bush’un ve Wisconsin Valisi Scott Walker’ın da bulunduğu daha pek çok güçlü ismin, resmi olarak partinin başkan adaylığına soyunması bekleniyor.
Demokratlar’da ise durum biraz farklı.
Demokrat Parti’nin, Cumhuriyetçi Parti’nin aksine, birden çok güçlü aday adayının yarışacağı bir seçim süreci yaşaması öngörülmüyor.
Ve en güçlü olası aday adayı olarak gözlerin çevrilmiş olduğu eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Pazar günü resmen aday adayı olduğunu kamuoyuna açıkladı.
Clinton’un ardından 3 veya 4 ismin daha yarışa girmesi beklense de, bu adayların hiçbirinin, Clinton’u zorlayacak güçte olmadığı ifade ediliyor.
Başkan Yardımcısı Joe Biden’in de Demokratlar’dan aday adayı olma ihtimalinden söz ediliyordu ancak görünen o ki Biden büyük ihtimalle böyle bir adım atmayacak.
***
ABD vatandaşları, 8 Kasım 2016’da 45’inci başkanlarını seçecekler.
Cumhuriyetçiler bugüne kadar birkaç kez, üst üste 2 dönemden fazla bu makama seçilmeyi başarmışlarsa da, Demokratlar’ın tarihinde böyle bir örnek yok.
Demokrat Parti, hiç üst üste 2 dönemden fazla başkanlığa sahip olamamış.
Bir ‘Demokrat’ olan Obama’nın sona ermek üzere olan 2 dönemlik başkanlığının ardından Clinton’un bu makama çıkması durumunda, Demokratlar açısından bir ilk yaşanacak.
Tarihsel süreç, Clinton’un başkanlığını, Cumhuriyetçi adayın karşısında daha düşük olasılık olarak not ediyor olsa da, bu elbette imkânsız değil.
Çünkü Hillary Clinton, güçlü bir aday.
Ve gücünü, eski bir ‘First Lady’ olmasından çok, kişisel siyasi kariyerinden ve siyasi tecrübesinden alıyor.
Mart ayı içerisinde Gallup tarafından yapılan ankette seçmene, Hillary Clinton’un başkanlığıyla ilgili neyin iyi olabileceği sorulmuş.
Ağırlıklı yanıtlardan biri, siyasi tecrübesi!
Hillary Clinton’un da aday adayı olarak yer aldığı ve Demokrat Parti adına Barack Obama’nın yarıştığı 2008 seçiminde seçmen, ‘değişimi’ temsil eden adayı desteklerken, bu ayın başında, ABC ve Washington Post adına yapılan bir diğer anketse, 2008’in tersine bu seçimde seçmenin tercihinin, ‘tecrübeden’ yana değiştiğini ortaya koyuyor.
Tüm bu değerlendirmeler de bize aslında, değişim vaadinin, tecrübeyle birleşince daha bir anlam kazandığını gösteriyor.