‘Tedbir alınmazsa kaos büyük olur’
Vakıflar Bankası Genel Müdürü, Bankacılar Birliği Asbaşkanı Cengiz Erçağ, hükümetin dövizle ilgili alacağı tedbirlere tepki göstermenin yanlış olduğunu vurguladı
Fayka Arseven KİŞİ
Vakıflar Bankası Genel Müdürü, Bankacılar Birliği Asbaşkanı Cengiz Erçağ, yaşanan döviz dalgalanmalarına yönelik, “Yapılacak işler ve çıkarılacak yasalar vardır” diyerek, “Bunlar ülke insanın daha disiplinli, sistematik yaşaması arzu edilerek yapılacaktır. Buna bu derece tepki koymamak gerekir. Yoksa yaşanacak kaos çok daha büyük olacak” vurgusunda bulundu.
Erçağ, bağımlı bir ekonomide olduğumuzu söyleyerek, “Dövize müdahale edemeyiz ama TL’yi cazip hale getirmek ve TL borçlanmayı cazipleştirmek bizim elimizdeki olaydır” ifadesinde bulundu.
Cengiz Erçağ ile bu hafta dövizdeki dalgalanmayı, vatandaşların endişelerini konuştuk.
- YENiDÜZEN: Vatandaş soruyor ‘ne olacak bu dövizin hali?’ Siz tabloyu nasıl yorumluyorsunuz?
- Cengiz Erçağ: TC Merkez Bankası’nın müdahale kararı çok geç kalınmış bir karardı. Bunu sadece ben söylemiyorum, uluslararası bilirkişiler aslında bunu söylüyor.
TC Merkez Bankası’nın faiz politikalarını belirlerken, seçimleri bekleme süreci vardı. Bu bekleme süreci aslında gereksizdi. Yapılan bu müdahale önemli ölçüde bir düşüş göstermedi. Kuruş noktasında bir düşüş gösterdi. Dövize müdahale yapıldı, düştü ama ondan sonra yine yükseldi. Ama artık bunun yanında Türkiye’nin ekonomik politikalarını belirlemesi gerekir. Sadece dövize Türk Lirası’nda faiz oranını yükseltmek, belki ilk dönemlerde yapılması gereken bir hamleydi. O dönem yapılmış olsaydı bunun bir nebze önüne geçilirdi. Çünkü finans sektörü ve ekonomi ile olan bağımlılık, arz talebe göre denge oluşturur. Türkiye’nin savaşıyor pozisyonda olması, dış güçlerin Türkiye üzerinde yapmış oldukları oyunlar, spekülasyonlar ile Türkiye zor dönemden geçiyor. Savaşan ve savaşın olduğu bir ülkede yabancı sermaye parasını çeker. Esasen dövizin ve çeşitli derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili vermiş oldukları not düşüşleri de tüm bunlara etkidir. Bu da kendi para biriminin düşmesini getirir.
“Sizin elinizde olmayan bir ekonomiyi yönetmeye çalışıyorsunuz. Her dönem de hükümetler suçlanır. Ama hükümetlerin yapabileceği hiçbir şey yok.”
- YENiDÜZEN: Yapılan bu müdahaleler ne kadar sürdürülebilir?
- Cengiz Erçağ: Sadece faizle ilgili bir müdahale yeterli değildir. Bununla birlikte genel ekonomi politikalarını da belirlemesi gerekir. Eğer siz genel ekonomi politikalarını belirlemezseniz, dış ticaret açığınız ne durumdadır, nasıl bir yöntem, yol izlenecek, genel ekonomi politikaları içerisinde bunları yapmazsanız, sadece faiz durumuyla bunu değiştiremezsiniz. Dövize gelen artışta yabancı sermayenin parasını çekip Türkiye’den ayrılması, derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili not düşmesi neticesinde değer kaybetmeye başlayan TL’de arzın ve talebin biranda değiştirilmesi gerekiyor. Yapı o kadar dinamiktir ki anında müdahale etmek gerekir bu tip konulara. Beklemek mümkün değildir.
Bir analist diyor ki; seçimleri ya da Haziran’ı beklemek çok yanlıştır. Bu şekilde davranılırsa dolar 6’yı bulacak.’ Aslında çok da uzak bir değerlendirme değil. Yine Hintli bir analist TC Merkez Bankası 1990’lı yıllarda bu kadar sessiz kalmadı, şimdi ne oluyor? diyor. Ölüm sessizliğinden bahsediyor, bunu yanlış ve aciz bulduğunu ifade ediyor.
Bizler ise Türkiye ekonomisine bağlıyız. Türkiye’deki etkileşime göre burada iş yaptığımız ve TL kullandığımız için doğal olarak Kıbrıs’ın etkileşimi çok daha derin ve yüksektir. Hep söylenir ‘ Türkiye hapşursa biz grip oluruz’ diye. Aslında doğrudur. Sizin elinizde olmayan bir ekonomiyi yönetmeye çalışıyorsunuz. Her dönem de hükümetler suçlanır. Ama hükümetlerin yapabileceği hiçbir şey yok. Kaldı ki Başbakan bu konuda tedbirler alma konusunda da açıklama yaptı. Yapabilecekleri sınırlıdır.
- YENiDÜZEN: Peki bu dönemde Türkiye’ye bağlı olmadan neler yapılabilir?
- Cengiz Erçağ: Aslında duran ekonomi, paranın yükselmesiyle, insanların alım gücünün düşmesiyle genel ekonomi çarkları zaten durdu. Araç satışı yapılamıyor, kiracılar kirasını ödeyemeyecek. Bu döngü içerisinde bakıldığında birçok paydaş etkileniyor. Kur sabitlenmesi, ya da faiz sabitlenmesi de yapılamaz. Çünkü sübvanseye noktasında hükümetlerin elinde çok büyük argüman yok. Bunlar kaynakla alakalıdır.
“Çok yüksek gelirleri olmayan bir devletiz. İnsanların birbirini suçlayarak bir yere varması mümkün değil. Bir varoluş, kurtuluş mücadelesidir bu, herkesin etkilendiği bir süreçtir aslında.”
- YENiDÜZEN: Sizin öneriniz yani hükümetin kendi alacaklarından vazgeçmesi mi?
- Cengiz Erçağ: Evet, ama çok yüksek gelirleri de olmayan bir devlet vardır. Bütün toplum olarak bir birlik içerisinde olmalıyız. Birbirimizi suçlayarak bir yere varılması mümkün değil. Bir varoluş, kurtuluş mücadelesidir bu ve herkesin etkilendiği bir süreçtir aslında. Çünkü çocuk okutuyorsunuz, kira ödüyorsunuz, ya da herhangi bir taksitiniz var. Bu kadar yıldır da faizler nedeniyle döviz daha cazipti. Döviz her zaman mevduat olarak bir sigortaydı. Bugün mevduatların yüzde 60’ı dövizdir. Çünkü toplum sigorta olarak gördü. Bu belki de şimdi yüzde 70’lere varacak. Çünkü TL’nin sürekli değer kaybı, eriyor olması ve kalıcı bir anlaşmanın, çözümün de bir türlü yıllardır yapılamaması insanları moral ve motivasyon olarak da etkiliyor. Böylece artırmış olduğu küçük yatırımlarını döviz yapıyor. İnsanlar da haklı.
“Bugün mevduatların yüzde 60’ı dövizdir. Çünkü toplum dövizi sigorta olarak görüyor. Bu belki de şimdi yüzde 70’lere varacak.”
- YENiDÜZEN: Yeni bir para birimine geçiş mümkün mü?
- Cengiz Erçağ: Aslında bu ülkede kalıcı bir çözüm gerçekleşmeden çok zor. Çünkü sizin kendi para biriminizin TL olması nedeniyle bunu farklı bir para biriminde değerlendirmeniz çok zor. Sizin gelirlerinizin de TL olduğu düşünülürse ve yeterince döviz geliri yoksa ülkede bunu da yapabilmeniz mümkün değil.
“ ‘Euro’ya geçiyorum ya da farklı bir para birimine geçiyorum’ söylemi altı doldurulmadan olmaz. Bana göre altının doldurulması bu ülkede bir anlaşma ile birlikte gelecek.”
Buraya bir yardım yapılıyor ve TL olarak yapılıyor. Bunun maliyetine bakıldığında TC’ye göre maliyeti sıfırdır. Çünkü kendi basmış olduğu ve kullandığı bir parayı gönderiyor. Bunun döviz olarak gönderilmesi durumunda kur politikası oluşması gerekir. Yani sizin kendi gelirlerinizin de dövize endekslenmesi gerekir. Sizin gelirleriniz eğer TL ise ‘biz bugün geçtik yarın Euro kullanıyoruz’ gibi bir söylem bana göre ezberci bir söylemdir. Bugün için bunun mümkün olmadığı da görülmektedir. Bugünkü şartlarda bu zordur. Çünkü AB Merkez Bankası’na tabi değilsiniz, Gümrük Birliği anlaşmanız yok. Doğal olarak yapılan ithalat ve ihracatları döviz alıp yapmak durumundasınız. Bütün bunların da elbette sıkıntıları vardır. Yani sizin tutup da ‘Euro’ya geçiyorum ya da farklı bir para birimine geçiyorum’ söyleminiz altı doldurulmadan olmaz. Bana göre altının doldurulması bu ülkede bir anlaşma ile birlikte gelecek. Sizin de AB Merkez Bankası’na tabi olacağınız bir federal çözümde bu olabilecek. Bağlı bir ekonomide ve elimizde hiçbir argümanımızın olmayışı da ayrıca büyük bir sıkıntıdır.
- YENiDÜZEN: Biz yani elimiz kolumuz bağlı TC Merkez Bankası’nın müdahalelerini ve Türkiye’nin şekillendireceği ekonomik politikalarının ne olacağını bekleyeceğiz?
- Cengiz Erçağ: Bu konudaki müdahale yeteneğinin ne derece artırılacağını ve genel ekonomik politikalarının nasıl şekilleneceğini seyretmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
- YENiDÜZEN: KKTC Merkez Bankası’nın konut kredilerinde ‘TL maaş alana döviz borç yok’ yaklaşımı çok eleştirildi. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
- Cengiz Erçağ: Bizde finansal okuryazarlık zayıf. Biz gerek bankalar ve Bankacılar Birliği bu konuda bir farkındalık yaratmak hazırlığı içerisindeyiz. İnsanlar bilmediği için kulaktan dolma söylüyor. Merkez Bankası’nın yaptığı ve çok da eleştirilen ‘dövizle borçlanma yasaklandı’ diye bir şey yok. Dövizle borçlanma yasaklanmadı. Sadece biz bankacıların, ekonomistlerin ve dönem dönem hükümet yetkililerinin de söylemiş olduğu kazancınız ne ise o para cinsinden borçlanın ki bir etkileşim olmasındır. Olması gereken de aslında budur. Şu anda da yapılan yasal düzenleme aslında budur. Yani şehir efsanesi yaratılır ve eleştiri yapılır, ‘yani ben çocuğumun okul taksitini nasıl ödeyeceğim?’ Yine ödeyeceksin. Ama senin çocuğunun okul taksitini ödeyebilmen bu yasanın yapmış olduğu engelleme ile bağlı değildir. Buraya kadar konuyu getirenler vardır. Bana göre yanlıştır. Bu konuda hükümetin suçlanması da yanlıştır.
“Yapılacak işler ve çıkarılacak yasalar vardır. Bunlar ülke insanın daha disiplinli, sistematik yaşaması arzu edilerek yapılacaktır. Buna bu derece tepki koymamak gerekir. Yoksa yaşanacak kaos çok daha büyük olacak.”
- YENiDÜZEN: Ülkedeki her şeye dövize bağlı ama… İnsanların biraz da dövize kaçışı sizin de ifade ettiğiniz gibi TL’deki yüksek faiz…
- Cengiz Erçağ: Yapılmaya çalışılan dövizle borçlanmaya disiplin getirmek. Ya da vadeler noktasında… Aslında ülke ekonomisine de bir disiplin gelmeye başladı. Çünkü bizim hep uluslararası bir kimlik kazanımla ilgili serzenişlerimiz var. AB’ye girmekle ilgili çok ciddi istek ve arzularımız vardır. Tanınmış bir yapıya kavuşmak, bir anlaşma olması konusunda çok büyük bir arzu ve istekleri olan bir toplumuz. Şu anda getirilen standartlar, AB’de uygulanan ve bütün dünyada uygulanan standartlardır aslında. Yani biz önce kendi ödevlerimizi yapmak adına aslında bu yasal değişiklikleri yapıyoruz. Ama kural sevmeyen bir toplum olarak, kural getirilmesini de eleştiriyoruz. Oysa ki biz önce kendi içimizi düzeltmek adına ve AB’ye uyum için de bunu yapıyoruz. Çünkü anlaşmanın ne gün olacağını bilemiyoruz. Belki de bir sabah kalkacağız artık Kıbrıs sorunun bittiğini göreceğiz. Peki bu bitme noktasında bizler ne kadar hazırız? Bunu göz ardı etmemek gerekir. Uluslararası bankacılık yapılmalı, ülke finans sektörüne bir disiplin gelmelidir. Tabi yapılacak işler ve çıkarılacak yasalar vardır. Bunlar ülke insanın daha disiplinli, sistematik yaşaması arzu edilerek yapılacaktır. Buna bu derece tepki koymamak gerekir. Yoksa yaşanacak kaos çok daha büyük olacak.
Çünkü mal kaybı yaşanacak, bu ülkede toplu taşımacılık çözülmedi. Herkes araba almak zorundadır. Arabanızı kaybedeceksiniz, döviz borçlandığınız ve döviz yükseldiği için ülkede genel ekonominin etkileşimi içerisinde yaşanacak olan kaosun boyutu çok daha büyük olacak. Bu risk olarak görülmüştür ve bu riskin zapturapt altına alınması hedeflenmiştir.
Ama bugün her şeyi borçlanarak yapıyoruz. Tatile borçlanarak gidiyoruz, çocuğumuzu borçlanarak okutuyoruz, evimizi, arabamızı borçlanarak alıyoruz. Hepimiz borçluyuz. Ama bu tip artışlar geldiğinde dövize, zorlanıyoruz. Devletin yasaları geçirmesi, Merkez Bankası’nın bu yönde yapmış olduğu çalışmalar ileride yaşanabilecek sorunların yaşanmaması için önlem almasıdır. Tabi ki kamuoyunda konuşulan döviz yasaklandı, ‘hayır yasaklanmadı’. ‘Döviz geliriniz varsa döviz borçlanın’ diyoruz ve bunu da yıllardır söylüyoruz.
“TL’yi cazip hale getirmek ve TL borçlanmayı cazipleştirmek bizim elimizdeki olaydır.”
- YENiDÜZEN: Ama siz de diyorsunuz TL’nin faiz oranları cazip değil…
- Cengiz Erçağ: O zaman hükümetlere düşen görev bankaların maliyet azaltıcı enstrümanlarını geliştirilmesi noktasında yasal mevzuatlar yapmak suretiyle TL’deki cazibenin artırılması gündeme gelebilir ve bunu bu toplum, meclis yapabilir. TL’yi cazip hale getirmek ve TL borçlanmayı cazipleştirmek bizim elimizdeki olaydır.
- YENiDÜZEN: Döviz borçlarını, TL’ye çevirme düşüncesi ne kadar doğru?
- Cengiz Erçağ: Aslında çok da hızlı hareket edilmeli, paniğe kapılıp bir anda ‘dövize, TL’ye geçeyim’ yaklaşımına girilmesin. Sadece sakin bir şekilde genel durum ve piyasalar izlensin. Acele karar verilmesin.