1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Tehdit, şeref, harem!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Tehdit, şeref, harem!

A+A-

Mağusa’da yılların UBP’lisi ve belediyecisi Cem Dana ve iki dönemdir bağımsız belediye başkanı olan İsmail Arter, geçtiğimiz hafta sonuna bir gün kala “biz kesin adayız” demişlerdi…

Akabinde, hafta sonu “çekildik” açıklamasını yaptılar…

-*-*-

Müdahale var mı?

Kimse inkar etmiyor!

-*-*-

Müdahale ilk mi?

Değildir!

-*-*-

Müdahale edilenlerin kimlikleri açık yazılıyor da “eden” veya “edenler” belli mi?

Bilen biliyor…

Ama sorun, müdahaleyi yapan kişi veya kişiler değil ki!

-*-*-

Önce şunu yazmış olayım, “biz aday değiliz” diyen Cem Dana ve İsmail Arter’e “para verildiği”ni iddia edenler var!

Doğu olduğuna kesinlikle inanmıyorum…

-*-*-

Efendim, “milli dava” ile ikna edildiler…

Bu da uydurmadır!

-*-*-

Peki nasıl ikna edildi bu ikili?

Evet, asıl konu burada – bu soruda saklıdır…

Efendim, her ikisi de “tehdit” edildi!

-*-*-

İlk mi bu şekilde tehdit?

Hayır değildir!

Faiz Sucuoğlu da aynı yöntemle gönderilmişti…

-*-*-

Peki değerli Viyanalı ve Ibizalı kardeşlerim, “demokrasi?”

Demokrasi mi?

Neyin demokrasisi?

O bir hellim türü değil miydi?

Yoksa hellim zaten hellim peyniri miydi?

-*-*-

Kafayı yormaya gerek yok…

Tabii ki Anavatan!

Tabii ki Anavatan’ın yüce çıkarları!

Şimdi alsın Mağusa, Ersin Tatar gibi bir belediye başkan adayı…

Zavallı, ezik, kendi gücü olmayan, başkalarının oynadığı çirkin oyunlarla seçilme şansını artıran…

-*-*-

Peki, yazıyı bitirmeden “yukarıda yazdıklarımla ilgilidir veya değildir”, bir soru sorayım: “Şeref” nedir?

Şeref; başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur…

Şerefiz nedir?

Tabii ki “şereften yoksun, onursuz”…

-*-*-

Dana ve Arter’e, “çekileceksiniz” dendi…

Çekilmemekte çok ısrarlıydılar, ama çok kolay ikna oldular…

Tıpkı Faiz Sucuoğlu gibi…

-*-*-

Ve siz hala içinde yaşadığımız bu çirkefe “eşit egemen bağımsız KKTC” mi diyorsunuz?

Aşk olsun diyene vallahi!

-*-*-

Şeref kelimesini bir cümlede kullanalım: Bunlara hala oy verenin şerefine içilir!

Tek kelimeyle konuyu açıklayalım: Şerefe!

-*-*-

“Şerefsizlik” mi?

Kimin umurunda!

Şerefe, şerefe!

Dök da lambasuyu olsun!

Milli dava canım!

Arkası bol “lillili” milli bir dava!

Şerefe canım, şerefe!

Haaa siz içmiyordunuz değil mi?

Unutmuştum, günaha da gireceyik!

İçki içmeyen, akolden uzak duran, dinine bağlı milli davacılarımıza “şerefe” dedim!

Neyse, şerbet, ayran ve şalgam bardaklarınızı tokuşturabilirsiniz!

O da olur!

Şerefe!

Demokrasinin şerefine, tanınma şerefine, bir de “Teknecik’in akaryakıt meselesini bizim çocuklar çözecek” konusunu sakın unutmayalımın şerefine!

-*-*-

Vallahi sebebini bilmiyorum ama birden aklıma geldi!

Külliye’de “harem odası” olacak mı?


Kıbrıs’ın tamamı Türkiye’ye bağlansın!

Bir Rum arkadaş sordu, “Sana Rumcu mu diyorlar?”

Dedim ki, “Evet”…

-*-*-

“Nasıl yani?” diye bir soru daha ilave etti!

Dedim ki, “… Sizinle aynı şeyleri düşündüğüme inanıyorlar… Mesela, Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal çözüm istiyorum”…

-*-*-

Şaşırdı!

“Ben öyle bir çözüm istemiyorum ki” dedi!

-*-*-

Merak ettim sordum; “Nasıl bir çözüm istiyorsun?”…

Dedi ki; “Her yanda Türk bayrakları, Tayyip Erdoğan posterleri, camilerle dolu dört bir taraf… Baf, Larnaka, Limasol, Strovolos, Golos, Gavolos belediye başkanının kim olacağına, UBP’nin abisi M.K.’nın karar vermesi bize koymaz, yaşasın Anavatan Türkiye, Ünal Üsteli hepimizin abisidir”…

-*-*-

Bu kez ben güldüm!

“Rumların yüzde 100’ü böyle düşünüyor” diye ekledi…

Israrcıydı!

Yeni seçilecek Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın da BM’ye başvurup, “Türkiye ile enosis” talep edeceğini söyledi…

-*-*-

Haaa bir de ülkedeki tüm EOKA heykellerinin söküleceğini, yerlerine Ersin Tatar’ın heykellerinin dikileceğini belirtti…

“Saçını boyadığını kimse anlayıp dalga geçmeyecek çünkü kırmızı renge çalan boya heykelde görünmeyecek” dedi…

-*-*-

Dedim ki; “…Yürü be Türkçü işine!”

-*-*-

Çok merak ediyorum; gerçekten “bu felsefede” bir Kıbrıs hayal eden var mı?

-*-*-

“Mümkün değil – çok saçma ve çok absürd” diyorsunuz!

-*-*-

Ama “yarısını kesip alalım ve aynen öyle yapalım” diyebiliyorsunuz!

Ve onun mümkün olduğuna inanıyorsunuz!

-*-*-

Canlarım benim, kabul edin ki, gerçekten ya herkesi salak sanıyorsunuz ya da mevcut durumdan çok hoşnutsunuz!

Çünkü “Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti üzerinde, egemen – eşit ve bağımsız bir devlet kurma şansınız sıfır bile değildir… Tıpkı Türkiye’deki gibi, şehitler ölmez, vatan bölünmez!”…

Ayrıca, Kıbrıs’ı bölüp de ayrı egemen devleti şimdiki gibi çullisine ve gandırmacacılık olsun diye değil, ciddi bir şekilde tanımaya kalkarsanız, karşınızda ilk duracak devlet, Türkiye olacaktır!

Unutmayın, Türkiye bölünmez ve bölünemezse, Kıbrıs’ı da “o başka bu başka” diyerek bölemezsiniz…

Haliyle, gelin Rumları ikna edelim, tüm Ada Türkiye’ye bağlansın!

Osmanlı dönemindeki gibi mesela…

Not: Şimdi Türkçü oldum mu? TC’ye girebilir miyim Ekselansları yeni Büyükelçi?


huseyin-001.jpg

Kıbrıslı da der, “Ma bilin bu UBP’liler nasıl arar seni!”

Bu yazı toplam 2274 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar