Tek başarımız: Utanma duygusunu yitirmiş olmak
1974’te savaş kazandık mı?
Evet, öyle diyorsunuz!
Peki, 1974 sonrası için “başarılı olduk” diyebilir misiniz?
-*-*-
Mesela, çok istediğiniz “ayrılmayı” veya “taksimi” sağlayabildiniz mi?
Hayır sağlayamadınız!
Asla “federal çözüm” istemediğiniz halde, yıllarca “istermiş gibi yaptınız” mesela!
Ve “Anavatan” dediğiniz “kurtarıcınızla birlikte”, gerçekten federal çözüm isteyenlere “hain” dediniz...
Tam bir çelişki ve utanmazlık hali!
-*-*-
İkinci bir devlet kurdunuz, hiç işe yaramadı hatta her şeyi daha da kötü hale soktu ama hiç utanmadan şimdi bir yığın geri zekalı ile birlikte, “üçüncüsünden” söz ediyorsunuz...
Ve hala savunduğunuz her şey “sadece çıkmazdır”...
Adını değiştirip üçüncüsünü kuracağınız “sahte” devletinizi tanıtmayı mı deneyeceksiniz?
Gerçekten utanma yok mu sizde?
-*-*-
Hem ganimetin üzerine yattınız, hem Güney’de bıraktığınız malı mülkü satmanın yollarını aradınız...
“Egemen devletim var” diyerek bayram kutladınız ve yine hiç utanmadan “yasal devletin pasaportunu kullanmanın da hak olduğunu” savundunuz!
El şeyiyle gerdeğe girmek değil midir bu?
Kardeşim senin devletin varsa, onun pasaportunu kullansana!
Yoksa, yapacağın cruise gezisi bayrak bayrak bayrak dediğin şeyden daha mı kutsal?
Eh burada da hiç utanmadınız!
-*-*-
Her yerde, her alanda mutlak anlamda başarısızsınız...
Ekonomi mi?
Sizce başarılı mısınız?
Battınız!
Batırdınız!
-*-*-
Yol yapamıyorsunuz, hastane inşa edemiyorsunuz ve nüfusu bile bilmiyorsunuz...
-*-*-
Eğitim mi?
Dünya’nın en prestijli orta dereceli okullarından biri Türk Maarif Koleji’ydi; Rumların ve İngilizlerin, hatta Ermenilerin yönettiği okullarla yarışıyordu bu okulumuz... Şimdi geldiğimiz nokta içler acısıdır.
İlkokullarımızda eğitim olağanüstü kalitedeydi.
Şu anda devlet ilkokullarında yoksullar, özellerde zenginlerin okuduğu bir sistemimiz var!
Özel dersle ayda 150 bin TL kazanan öğretmenleri bozuk sisteminiz yarattı, üzgünüm!
Bir zamanlar çok başarılı olduğumuz örneğin İngilizce eğitimi şimdilerde yerlerde sürünüyor.
-*-*-
Dünya bizi tanımıyor.
Tanımayacak.
Ama çok memnunuz.
Oturduğu koltukta sadece ayda bir iki tane açıklama ile durumu idare eden, tek bir dış resmi teması bulunmayan dışişleri bakanlığımız var.
Kimseyle görüşemeyen hatta görüşmek de istemeyen ve bu konuda zerre sıkıntısı bulunmayan bir bakan söz konusu...
Üstelik en küçük bir yüz kızarması bulunmayan...
-*-*-
Geçen gün Amerikalı Senatör Bob Menendez’i eleştirdi...
O tabii ki ayrı bir olay...
Bob Menendez New Jersey Senatörü’dür...
Seçildiği bölgede çok zengin Rum iş insanları vardır.
Ve Menendez, bu iş insanlarının lobicilik adına yarattığı bir “Türk düşmanı” olmaktan başka bir şey değildir.
Ama bu bile bizim için ciddi bir başarısızlıktır çünkü “KKTC’nin tüm Dünya’da tek bir BobMenendez’i yoktur”.
-*-*-
İngiltere’de övünürken, çekinmesek 1 milyon Kıbrıslı Türk yaşadığını iddia edeceğiz ki 100 bini az geçersek, ne mutlu bize ama bu ülkede bile bizi destekleyen tek bir milletvekili yoktur.
Varsa bile ağzını açıp da “hello” bile diyememektedir.
-*-*-
Önemli olan Menendez dangalağına - ki barışa ve çözüme zerre katkısı olmayan sahtekarın tekidir – Amerikan Senatosu’nda yanıt verebilmektir.
Var mı öyle bir tek dostunuz?
Yoktur!
Peki neden yoktur?
Çünkü birincisi savunduğunuz siyaset, ayrılıkçı ve taksimci desteklenemez siyasettir; ikincisi çok başarısızsınız, hiç bir şey anlatamamışsınız, bu da apaçıktır!
Ve yine utanmıyorsunuz!
-*-*-
Her alanda çaresiz ve yetersizsiniz...
Asgari Ücret’i belirleyemiyoruz mesela...
Spor?
Aman Allah’ım tam geriye gitme adresi!
-*-*-
Son bir kaç gündür, PCR konusunda bile ne yaptığımızı Başbakan dahil kimse anlamadı...
Nüfusumuzu bilmiyoruz, haliyle pandemiyi kontrol edebilecek aşılama meselesini hiç bir zaman çözemeyeceğiz...
-*-*-
Denizlerimiz kirlilik tehdidindeydi geçen gün ki hala bu ve benzer tehditler geçmiş değildir.
Ülkenin Cumhurbaşkanı, çaresizliğimizi hiç çekinmeden dışa vuruyor ve dilinden düşürmediği “Anavatanının”, kirliliği durduracağını açıklıyor.
TC’den gelecekler ve katranı toplayacaklar diye beş yaşındaki çocuklar gibi el çırpıp heşşşaaa çekiyor!
Tam bir zavallılık hali!
“Ben Cumhurbaşkanı değil, muhtarım” de, yemin ederim daha az utanılması gereken bir durum olurdu!
-*-*-
Rüzgar ve akıntı ters dönmese, o siyah katran şu anda Altın Kumsal’ı kömür rengine çevirmişti bile!
-*-*-
Kıbrıs’ın yakın geçmişini zerre kadar bilmeyen, Dünya siyasetinden uzak, uluslararası ilişkileri sıfır seviyesinde, ekonomik anlamda resmen aciz ve de muhtaç haldeyiz...
-*-*-
Bir tek başarınız mı?
“Utanma duygusunu tamamen yitirdiniz!”...
Tek başarınız bu!
—————————————
Vatanımız işgal altında mı hocam?
Katoliklerin lideri Papa Francis, Aralık ayında Kıbrıs’ı ziyaret edecek...
Papa, Slovakya ve Yunanistan’dan sonra Kıbrıs’a gelecek, akabinde de Malta’ya gidecek...
En son Papa 16’ncı Benedict, 2010’da Kıbrıs’ı ziyaret etmiş ve Şeyh Nazım’la da görüşmüştü...
İkisi de hayatta değil...
Toprakları bol olsun, Allah rahmet eylesin!
-*-*-
Mevcut Papa’nın ziyareti sırasında KKTC’den her hangi bir kişi ile görüşüp görüşmeyeceği; görüşürse veya görüşmezse ne tür “avantaj” elde edilebileceği bence hesaplanmalı.
-*-*-
KKTC’de Din İşleri Başkanlığı’na Prof. Dr. Ahmet Ünsal diye bir hocamız atanmıştı...
Ahmet Ünsal, Türkiye’den apar topar atandı...
Benden 3 ay büyük!
54 yaşında!
Ben 15 gün sonra 54 olacağım!
-*-*-
Ahmet hoca neden atandı?
Çünkü bizde atanacak biri “herhalde yok”...
Ağırımıza mı gidiyor?
Tartışacak değilim...
Komutan Türkiye’den, müftü de Türkiye’den!
Cumhurbaşkanı ve Başbakan buradan oldu da ne değişti ki?
-*-*-
Çok umurumda değil – ayrımcılık olarak algılanmasın ama kökeni değil, sadece vatandaşlığının en azından “Kıbrıslı” olmasını tercih ederdim...
Göreve atanmadan bir kaç hafta önce KKTC vatandaşı yapılmış hocamız ki bu da ayrı bir konu!
-*-*-
Haaa Papa ile görüşür mü?
Sanmıyorum!
Biz ayrı devletiz!
-*-*-
Bakın yeni müftümüz, bizim ayrı devletimizin din işleri başkanı, 30 Ağustos’la ilgili tek cümlelik kısa mesajında ne demiş:
“... 30 Ağustos Zafer Bayramını tebrik eder, vatanımızı bir daha düşman işgaline uğratmamasını Cenab - ı Hak’tan niyaz ederiz.”
“Vatan” derken Sayın Başkan?
“Anavatan” mı?
Anlardım da, bizimkisi yani “KKTC” işgal mi edildi?
Edildiyse, ne zaman?
Kim işgal etti?
Ahhhhhhh Kıbrısım Kıbrısım!
Ne diyeyim!!!
——————————————-
Yeni normal...
Pandemiye rağmen, yavaş yavaş eskiye dönüşler başladı... Venedik Film Festivali 78’inci kez düzenleniyor... Festivalde yarışacak filmlerden biri, “Madres Paralelas”... İspanyol yapımı filmde rol alan aktrislerden biri de fotoğraftaki Milena Smit... 1 Eylül’de başlayan festival 11 Eylül’de bitecek... Etkinliğe katılabilmek için aşı pasaportu göstermek zorunlu. Her girişte ateş ölçülecek... Film izleyebilmek için önceden yer ayırtmak ve yarım kapasiteli salonlarda, mutlaka isme ayrılmış numaralı koltukta maskeli olarak oturmak gerekecek.