Tek başına eşekler, turist çekmeye yetmez
Her şey Dipkarpaz İlkokulu Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Sönmez’in, okul tuvaletlerinin dersliklerden uzak olmasıyla ilgili yaptığı bir paylaşımla başladı. Feriha Tel arkadaşımız bu paylaşımı görür görmez beni aradı, “Gider miyiz?” diye sordu. “Ölçü alalım, mimar olarak bir yardımcı ol” dedi. Benim kanıma bir kere kamu için gönüllü iş yapmak bulaştığından daha sorar sormaz “Gideriz” diye cevap verdim.
“Yalnız Güney Lefkoşa’da Erasmus Programı ile master yapan Finlandiyalı bir arkadaşım var” diye ekledim. “Karpaza gitmişken bizimle gelsin, oraları gezdiririz. Olur mu?” diye sordum. Anlaştık ve Cuma günü sabah kahvelerimizi içip üçümüz yola çıktık.
Köye girer girmez Ergün Sönmez ve diğer arkadaşların müthiş bir enerjisiyle karşılaştık. İşlerini güçlerini bir kenara bırakmış, canla başla ilkokulun tuvaletlerini düzeltmek için çaba sarf ediyorlardı. Bu arkadaşların özverilerine hayran kalmamak elde değildi.
Ölçüleri aldıktan sonra ayrılmak üzereydik ki köye geldiğimiz duyan Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun hemen bizleri aradı. “Belediyede buluşalım, çayımı için öyle gidersiniz” diye de ekledi.
Belediyenin bekleme odasında otururken Finlandiyalı arkadaşımız bizlere Dipkarpaz’ı ne kadar beğendiğini anlatmaya başladı. Müthiş bir köy dedi. “Güney’de çok güzel şehirler var ama böylesine doğal gezilecek alanlar az. Erasmus’tan arkadaşlarıma tavsiye etmek isterim. Lefkoşa’dan buraya otobüs var mı?” diye sordu.
“Eğer varsa gidiş geliş saatlerine bakabileceğimiz bir internet sayfası, geldiğimizde acil bir durumda gidebileceğimiz sağlık ocağını belirten bilgileri nereden bulabiliriz” diye de ekledi.
Ergün arkadaş “Sadece sabah gelen otobüs var, ertesi gün de geri götürüyor.” diye cevapladı.
Arkadaşımız şaşırdı. “Nasıl yani” dedi, geleceğim ve geri dönemeyeceğimi burada mı öğreneceğim” diye sordu. “Tuzak yani” diye de gülerek ekledi.
Ardından da bizlere Güney’deki Cyprusbybus.com adresini örnek verdi. Erasmus’a gelen arkadaşlarıyla bu sayfadan her bölgeye giden otobüslerin saatlerini gördüklerini ve Güney’i gezdiklerini öğrendik. Girdik baktık, Trodos’un en uç kısımlarından Baf’ın en uzak noktalarına kadar otobüslerin olduğunu gördük.
“Bazen saatlerde sorun oluyor, bazen gecikiyorlar ve çok sistemli değiller ama en azından bize adanın güneyini tamamen gezdirmeyi başardılar” diye ekliyor Finlandiyalı arkadaşımız.
Ardından da ekliyor: “4 aydır adadayım, Kuzey Lefkoşa dışında ilk defa sizin tarafta bir yere geliyorum. Halbuki Karpaz benim bu adaya gelirken tam da görmeyi hayal ettiğim bölge.”
Ardından Suphi Başkan geliyor ve hep birlikte odasına giriyoruz. Oturur oturmaz konuyu açıyor ve Süphi Başkan’a soruyorum: “Başkan turist arkadaşımız sordu, neden Lefkoşa’dan Karpaz’a sabah ve akşam gidip gelecek minibüsler koymuyorsunuz?”
“Koyulması için çok mücadele ettik” diyor başkan. “Bakanlığa ‘siz koymasanız bile biz minibüs koymak istiyoruz’ diye direttik ama maalesef bakanlık bizden T izni istedi. ‘T izinsiz çalıştırmanıza müsaade etmeyiz’ dedi, yasakladı”
Turizm Bakanlığı Karpaz bölgesine günlük otobüsler yapmak için adımı atmazken, Ulaştırma Bakanlığı ise belediyelerin kendi çabalarıyla bölgeye turist getirmesi için adım atmasına izin vermedi. Yani bürokrasi turizmi iki darbede yendi.
O yüzden şimdi buradan Turizm Bakanlığımıza birkaç öneride bulunmaktan geri duramayacağım. Umarım haddimi çok aşmam:
- Öncelikle Metehan veya Ledra sınır kapısına yakın, otobüslerin park edeceği küçük bir yer ayıracaksınız.
- Her gün sabah 9.00’da bu bölgeden Karpaz’a, Bellapais-Lapta bölgesine, Lefke’ye ve diğer önemli turizm noktalarımıza gidecek otobüsler koyacaksınız.
- Aynı otobüsler akşam 20.00’da gittikleri yerden aynı şekilde buraya yolcuları geri taşıyacak.
- Bu otobüsleri kullanan turistlerden para almayacaksınız.
- Bu otobüslerin saatlerini, gidecekleri yerleri, gidecekleri yerdeki konaklama yerlerini, bölgedeki sağlık ocaklarını gösteren bir internet sayfası kuracaksınız.
- Bu bilgileri anlatan broşürleri tüm sınır kapılarında dağıtacaksınız
- Eğer kullanım beklediğinizden fazla olursa bu otobüslerin sayısını artıracaksınız.
Emin olun bu küçücük 7 adımı attığınız anda ülkenin turizmine ciddi bir katkı sağlamış olacaksınız. Bu katkı da havalimanından gelen her yolcuya verdiğimiz 25 dolardan veya bürokratlarımız tarafından gezilen fuarlardan katbekat daha faydalı olacak.
Güney’den geçen turistler ise bu bölgelere rahatça gidip hem gezebilecek hem yemek yiyecek hem ülkemizi tanıyacak hem de ekonomimize katkıda bulunacaklar.
İşin ilginç yani bunları başarmak için okyanusları ayırmaya ihtiyacımız yok. Çünkü bu 7 küçük adımı başarmak için tek ihtiyacımız olan biraz istek, biraz irade, bolca da VİZYON.