Tek bir hedefleri var: Çözümsüzlüğün devamı!
Kafa karıştıran, düzeysiz, temelsiz ve sadece iç tribünlere yönelik bir yığın açıklama var...
Ve bu yazıda bahsedeceğim üç örnek, sadece dünkü basına yansıyanlar...
-*-*-
Mesela mı?
Mesela Ömer Çelik’in açıklaması...
Ak Parti Sözcüsü Çelik’e göre, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olması çok önemli!
Ve yine Çelik’e göre, Kıbrıs’ta “iki eşit toplum” bulunuyor!
Gerçekten ya Çelik’in kafası karışık, ya da yazan arkadaşlar, meseleye hakim değil!
İki toplum mu iki devlet mi?
-*-*-
Haaa, KKTC’nin gözlemci üyeliğinin önemi meselesine de bakalım...
Bu konuda, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu da açıklama yaptı...
Ve dedi ki, “... KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na üyeliği, teşkilatımızın Akdeniz’e erişimini güçlendirdi...”
-*-*-
Ciddi bir şekilde bu iddiayı analiz ettiğinizde, hafif bir gülümseme gelir yüzünüze...
Çünkü, Türk Devletleri Teşkilatı’nın “gücü” abartılmaktadır...
Bu teşkilat, Dünya’da veya bölgede, hatta kendi aralarında bile hiç bir ekonomik veya siyasi ağırlığı olmayan, öylesine kurulmuş ve her an dağıtılabilecek veya dağılabilecek bir “kağıt üstü güç gösterisi”nden başka bir şey değildir.
-*-*-
Ve gözlemci üyeliğe, ağır bir sorumluluğu varmış havası verilmeye çalışılmaktadır!
Bu teşkilatın KKTC’den önceki gözlemci üyesi Macaristan’dır!
Macaristan, AB üyesi bir ülkedir!
Çavuşoğlu, Macaristan’ın gözlemci üyeliği nedeniyle “... Teşkilatımızın AB’ye erişimi güçlendi” diyebilir mi?
Bu konuda şaka bile yapamaz!
-*-*-
Ve gelelim, havaya sıkılan bir silaha daha!
Yani boşa atılan mermi!
Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs Postası’ndan Gökhan Altıner ve Levent Kutay’a demiş ki, “... BM, Kıbrıs’ta çözüm istiyorsa, önce kendi kararlarını değiştirsin...”
Nedir bu kararlar?
Mesela BM Güvenlik Konseyi’nin 541 sayılı kararı...
Bu karar özetle diyor ki, “... Kıbrıs’ta, Kıbrıs Cumhuriyeti dışında bir devlet tanınamaz...
Ve Tahsin bey de diyor ki, “... Atıl kurt, parçala!”...
-*-*-
Tavşan dağa küsmüş...
Hatta “tavşan şeyciğini taşa sürtmüş, dağı şey yaptığını söylemiş” gibi bir şey!
-*-*-
Haaa Tahsin bey bir de diyor ki, “... Hükümete, BM askerini (KKTC’den) dışarı çıkarmasını önereceğim...”
Verdiği süre 30 Ekim’de dolmamış mıydı?
Ama sallamaya devam!
Havaya sıkmaya devam!
Taşa sürtmeye devam yani!
-*-*-
Gerek Çavuşoğlu, gerek Çelik, gerekse Tahsin beyin açıklamalarının, uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler açısından zerre değeri yoktur...
İlgili tüm çevreler biliyor ki, her üçünün yukarıda bahsettiğim sözleri, tamamen iç siyasetteki milliyetçi oyları ile alakalı gaz verme çabalarıdır...
-*-*-
Ama hepsinden öteye, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması çabalarını baltalamayı hedeflemesi açısından tabii ki çok önemlidir...
Ve içinde bulunduğumuz dönemde, bu üçlü ve benzer ötekilerin hedefi, sadece “çözümsüzlüğün devamı”dır...
-*-*-
Şu anda Türkiye’yi yöneten veya dış siyasetine şekil veren kafalara göre Kıbrıs’ta BM parametreleri çerçevesinde bir çözüm, Türkiye’nin zerre kadar işine gelmiyor...
Ve aynı kafalar iyi biliyor ki, Türkiye’nin de savunduğu iddia edilen “Ada üzerinde egemen – eşit ve bağımsız bir Türk devleti” önerisi, Türkiye’nin kendi siyasi yapısı gereği imkansız olmanın bile ötesindedir...
Haliyle, sallayın gitsin!
Dostlar kahraman görsün!
Gelir gelmez toplu taşımacılık sorununu çözdü!
Efendim, Türkiye’nin yeni büyükelçisi Lefkoşa’daki görevine yarın sabah mesaisi ile başlıyor...
Hayırlı ve uğurlu olsun...
Yanılmıyorsam, Lefkoşa’da görev yapacak ilk “profesör” unvanlı büyükelçi olacak...
-*-*-
Ancak unvan ve büyükelçilik dışındaki bir takım gerekli siyasi görevleri yanında, henüz resmi anlamda işine başlamadan, ülkemizin toplu taşımacılık sorununu, tek bir Instagram paylaşımı ile çözdü...
-*-*-
Haspolat’ta FETÖ tarafından başlatılan ancak daha sonra FETÖ’yü terör örgütü ilan edenler tarafından tamamlanmış Hala Sultan Camisi’nde kıldığı Cuma namazından dönerken, yolda otostop yapan iki öğrenciyi görmüş... (Camiden Lefkoşa’ya dönüş, benim tahminimdir... Ama Türkiye’den yeni gelen ve kişisel inancını son zamanlarda Ak Parti’ye uyumlu hale getirmiş biri, o tarafta nereye gidebilir ki başka?)
-*-*-
Neyse,
Öğrenciler UKÜ’de dersten veya sınavdan çıkmış...
İkisini de aracına alıyor ve Lefkoşa’da gidecekleri yere kadar götürüyor...
-*-*-
Diyeceksiniz ki, toplu taşımacılık sorunu bu tavırla nasıl çözülmüş olabilir?
Hemen açıklayalım...
Şimdi, birincisi, bundan böyle sayın müstafi pilot tümgeneral Ersin Tatar ve değerli kabine bilecek ki, “Cuma günleri artık Hala Sultan’dayız”...
İkincisi, bugünden başlamak kaydıyla hepsi, yolda belde buldukları öğrencileri araçlarına alıp, sosyal medya hesaplarından fotoğraflı paylaşım yapacak.
Ve tabii ki bu akım, hükümet mensubu partilerin tüm vekil, üye ve sempatizanlarına da yansıdığı anda, topu taşımacılık diye bir sıkıntı kalmayacak!
-*-*-
Büyükelçi’ye, gelir gelmez böylesine hayırlı bir projeyi başlattığı için teşekkür eder, görevinde başarılar dilerim.
İşe yaramayan bir yığın insan, umarım en azından bu soğukta yolda kalan öğrencilere yardımcı olmuş olur...
Helal!
Netflix’te bir belgesel var... Dünya’nın en zorlu hapishaneleri... Eski mahkum bir gazeteci, Güney’deki hapishaneyi de gezmiş... Eskiden burada dayak varmış... Hatta daha yaşlı mahkumların, genç mahkumlara tecavüz etmesine bile göz yumuluyormuş falan... İzleyin, adeta hapishanenin beş yıldızlı Merit Royal’e beş bastığı hissine bile kapılabilirsiniz... İyi tamam da, çok değiştiği iddia edilen, intiharların önlendiği söylenen, her santimi kameralarla izlenen bu hapishanede, nasıl oldu da Tansu Çıdan adlı mahkum öldürüldü? Belgeseli izleyince, öldüren veya öldürenlerden çok, bu cinayetin önlenebilir olduğu hissim çok yükseldi de o yüzden yazmak istedim...