1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Tekke Bahçesi kazılmasaydı, “kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso bulunamayacaktı…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Tekke Bahçesi kazılmasaydı, “kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso bulunamayacaktı…

A+A-

“Kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso ailesinin istediği gibi, Salı günü vurulduğu yere defnediliyor…

 

“Kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso’dan geride kalanlar, Gönyelili Hüseyin Yalçın’ın Tekke Bahçesi’ndeki mezarında, Kayıplar Komitesi kazılarında bulunmuştu…

 

h1-040.jpg

1963 çatışmaları esnasında Küçük Kaymaklı’da öldürülen ve kalıntılarına 54 yıl sonra Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında ulaşılan “kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso 25 Aralık 2018 Salı günü askeri törenle vurulduğu yere defnedilecek.

Ruso, 25 Aralık 2018 Salı günü Küçük Kaymaklı Camii’nde saat 10.00’da kılınacak cenaze namazının ardından vurulduğu ve anıtının da olduğu Küçük Kaymaklı Şehitliği’nde toprağa verilecek.  Hüseyin Ruso, 25 Aralık 1963’te Küçük Kaymaklı’da vurularak öldürülmüş, kalıntılarına 54 yıl sonra Tekke Bahçesi’nde Kayıplar Komitesi tarafından yürütülen kazılarda ulaşılmıştı. 

TEKKE BAHÇESİ KAZILMASAYDI, BULUNAMAYACAKTI…

Hüseyin Ruso, Kaymaklı’da vurulup öldürüldükten sonra naaşı bazı Kıbrıslırumlar tarafından Lefkoşa Genel Hastanesi morguna götürülmüş ve burada, Lefkoşa’da ve Kaymaklı’da 1963 çatışmalarında öldürülen ve naaşları morgta toplanan diğer bazı Kıbrıslıtürkler’le birlikte morgta bekletilmeye başlanmıştı.

Kıbrıslırum yetkili makamları, morgta bulunan, Lefkoşa’dan ve Kaymaklı’dan toplanmış bazı Kıbrıslıtürkler’in naaşlarının üzerinde kimlik aramışlar ve kimlik bulabildiklerinin isimlerini yazdıkları 21 kişilik bir liste oluşturmuşlardı. Üstünde kimlik bulunmayanlar için ise “Kaymaklı’dan isimsiz bir Kıbrıslıtürk” gibi tanımlar yapmışlardı.

Bu listeyi Kızılhaç aracılığıyla Kıbrıslıtürk makamlara göndermişler ve “Lefkoşa’nın çeşitli bölgelerinde öldürülen 21 Kıbrıslıtürk’ün naaşları Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda beklemektedir. Bunları gelip alınız” diye haber göndermişlerdi. Tarih 4 Ocak 1964 idi.

Ancak o dönemin yetkili Kıbrıslıtürk makamları Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda bulunan 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün naaşını gidip almamış veya alamamış, Kızılhaç’tan da bu naaşları Türk tarafına getirmesi için herhangi bir talepte bulunmamışlardı…

Kıbrıslırumlar ise bir süre bekledikten sonra, Kıbrıslıtürk makamların 21 naaşı almayacağına kanaat getirince onları Ayvasıl Kıbrıslıtürk mezarlığı dışına açtıkları çukurlara gömmüşlerdi. Bu toplu mezarları bir süre sonra Kıbrıslıtürk yetkililer açmak istemiş ve İngiliz askerleri eşliğinde bu toplu mezarlar 13 Ocak 1964 tarihinde açılarak 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün naaşı mezarlardan çıkarılmıştı.

Bunlar, herhangi bir kimliklendirme yapılmaksızın “Ayvasıl şehidi” adı altında, çoğu isimsiz olarak Lefkoşa’da Halkın Sesi gazetesi arkasındaki Tekke Bahçesi mezarlığına Kıbrıslıtürk yetkililer tarafından defnedilmişti. Ellerinde Kızılhaç aracılığıyla gönderilmiş olan 21 kişilik listeyle herhangi bir kıyaslama yapıp “kimliklendirme” girişiminde de bulunmamıştı Kıbrıslıtürk yetkili makamlar o günlerde. Tümünü de “Ayvasıl şehidi” olarak defnetmişlerdi, sessiz sedasız.

Yıllar sonra bu konuda araştırmalarımız ışığında Tekke Bahçesi’nin kazılması ve burada bulunan “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanların bu mezarlıktan çıkarılarak ailelerine doğru düzgün defin işlemi için iade edilmesi yönünde bu sayfalarda on yıl sürecek bir kampanya başlatmıştık. Kıbrıslıtürkler ilk kez YENİDÜZEN’de “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler” yazı dizimizde yayımlanan belgeler ve röportajlar aracılığıyla, Tekke Bahçesi’ne bazı “kayıplar”ın gömülmüş olduğunu ve ailelerine haber verilmemiş olduğunu öğreniyordu… Ayvasıl’daki toplu mezarları kazan Dt. Hüsrev Dağseven de bildiklerini bizimle paylaşıyordu ve o dönemin Türkçe ve Rumca gazetelerinden bu olayla ilgili yazılmış olanları da paylaşıyorduk okurlarımızla…

Tekke Bahçesi’nde bazı “kayıplar”ın gömülmüş olduğu yönünde ilk kez gazetemiz YENİDÜZEN’de “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler” yazı dizimizde on yıldan daha uzun bir süre önce röportajlar ve belgeler yayınlamıştık ancak “derin devlet”, Tekke Bahçesi’nin kazılması için Kayıplar Komitesi’ne izin vermiyordu.

Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’nin o dönem Şehitlikler ve Anıtlar Kurulu’ndaki temsilcisi de, o dönemki başkanı da Tekke Bahçesi’nin kazılmasına karşı idi. Nitekim Kayıplar Komitesi’nin burada başlatmış olduğu bir kazı, İçişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren “Şehitlikler ve Anıtlar Kurulu” tarafından aynı gün “izin almadıkları” gerekçesiyle durdurulmuş ve mezarların kazılabilmesi ancak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı döneminde pek çok mücadele ve çaba sonucu mümkün olabilmişti… Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk yetkililerinden özellikle Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Mine Balman olsun, Cumhurbaşkanlığı’ndan güvenlik danışmanı emekli albay Halil Sadrazam olsun,  Küçük Kaymaklılı “kayıp” yakınlarının oluşturduğu Küçük Kaymaklı Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Asbaşkan Ali Zeybekoğlu önderliğindeki büyük mücadelesi olsun, bizim on yıllık kampanyamız olsun, en sonunda sonuç verebilmiş ve Tekke Bahçesi’nde “sınırlı” sayıda mezarda kazı yapılması izni Bakanlar Kurulu’ndan çıkarılabilmişti. Bu mezarlar, yalnızca Ayvasıl’dan Tekke’ye getirilmiş Kıbrıslıtürkler’e ait mezarlardı… Ve bir de biri Boğaz’da, biri de Tekke Bahçesi’nde olmak üzere iki mezara sahip Önder İbrahim’in Tekke’deki mezarının kazılması için İsmail Bekir’in kızı Ülfet Canseç’in yaptığı girişimler sonucu kazı izni çıkmıştı: Bu mezardan da toplam beş kişi çıkarılmış ve kimliklendirilmişti…

Bu kazılar esnasında “kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso’nun kalıntıları, “kayıp” Hüseyin Yalçın’ın mezarında bulunarak kimliklendirilmişti. Bir yıl önce Kayıplar Komitesi tarafından gerçekleştirilen DNA testleriyle kalıntıların Hüseyin Ruso’ya ait olduğu saptanarak ailesi bilgilendirilmişti. Ancak ailesi, yetkililere Ruso’nun anıtının bulunduğu yere gömülmesi yönünde taleplerini iletmiş ve Ruso’nun kalıntılarını alıp başka herhangi bir yere defnetmeyi reddetmiş, bu yönde bir yıl süren bir kampanya yürütmüştü. Hüseyin Ruso’nun vurulduğu ve anıtının olduğu Küçük Kaymaklı askeri bölgesi içerisindeki yer konusunda Bakanlar Kurulu ve Anıtlar ve Şehitlikler Kurulu karar alarak burasını askeri bölge olmaktan çıkarmış ve buraya başka “kayıplar”ın da defnedilebilmesinin yolunu açmıştı.

Hüseyin Ruso her 25 Aralık’ta Küçük Kaymaklı şehitleri ile birlikte Küçük Kaymaklı Şehitliği’nde anılıyordu.

Tekke Bahçesi’ndeki “kayıplar”la ilgili bize konuşmuş olan Dt. Hüsrev Dağseven ve okurlarımıza, bu yönde kazı yapılabilmesi için uğraş veren Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük ve Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Mine Balman’a, Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’ya, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Danışmanı Sayın Halil Sadrazam’a, o dönem bakan olan değerli arkadaşımız Asım Akansoy’a ve bu konuda emeği geçmiş tüm diğer ilgili yetkililere yürekten teşekkür ediyoruz… “Kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso ve tüm diğer Kaymaklılı “kayıplar”ın acısını yüreğinde hisseden Küçük Kaymaklı Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Asbaşkanı Ali Zeybekoğlu ve derneğin diğer yetkililerine de sonsuz teşekkürler…

Elbirliğiyle yürütülen bu çabalar sonucu Tekke Bahçesi’ndeki kazıların yolu açılmıştı… Kazıyı yürüten Kayıplar Komitesi arkeologlarından başta Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü arkeolog Demet Karşılı’ya ve diğer arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara, bu süreçte emeğini esirgemeyen Kayıplar Komitesi psikoloğu Ziliha Uluboy’a da çok teşekkür ederiz…

“Kayıtsız kayıp” Hüseyin Ruso’nun ailesinin acısını paylaşıyoruz…

Bu yazı toplam 5021 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar