Teklif -2-
Teklif -2-
Tayfun Çağra
Geçen haftadan;
Yusuf, çocuk yaşta babası ölünce annesine bakabilmek için çalışmaya başlamış, liseyi dıştan bitirmiş, inşaat işinde ise artık aranan bir usta olmuştu. Ekip kurmuş ve Rusya’da çalışan bir inşaat şirketinden teklif almıştı. Aileler ikna edildi, ekip Rusya’ya gitti. Hafta sonu izinlerinden birindeydiler…
Eğlence sonrası midibüse girerlerken çok korktuğu belli olan bir Rus kızı da hızla arabaya girdi, oturdukları koltukların arasına saklanmaya çalıştı.
Yusuf ve arkadaşları şaşkındılar, ne olduğunu anlamaya çalıştılar ama bu şaşkınlıkları kısa sürdü. Çünkü midibüsün yanında iki adam birilerini arar gibi etrafa bakarlarken midibüsü de aramaya kalktılar.
Ekiptekiler bu iki adamın arabaya binmesine izin vermediler. Ufak bir tartışma oldu aralarında… Onlar binip arama yapacaklarını, birini aradıklarını söylerken, ekiptekiler buna izin vermeyeceklerini, arabalarını kimsenin arayamayacağında ısrar ediyorlardı.
Sonunda adamlar kabul etmek zorunda kaldılar çünkü her ne kadar mafya mensubu görüntüsü olsa dahi ekiptekilerin sayısı fazlaydı, kavgayı göze alamadılar. Midibüs hareket etti, şantiye bölgesine girerlerken kaçak kadın hâlâ koltukların arasındaydı. Ne olduğunu, neden kaçtığını sorsalar da kadından ses çıkmadı. Yolculuk bitene kadar cevap alamadılar, onu yol kenarında da bırakamadılar, sonunda konakladıkları evlere geldiler.
Şimdi ne olacaktı peki?
Kadın evlerden birinde kalmak zorundaydı. Korkudan hâlâ konuşamazken bir taksiyle onu nereye gidecekse göndermek vicdanlarına sığmadı. Ekibin evli olanları kızı evlerine alamazlardı diye düşündüler… Bekâr olan iki kişinin dışında bir de Yusuf vardı. Bekâr olanlar pek de ‘hayır’ demezlerdi kadını misafir etmek için ama Yusuf ekip lideri olarak kadını misafir etti.
Duş alıp uyumasını sağladı Yusuf… Uyandığında belki kendine gelir, ne olduğunu bize anlatır diye düşündü. Yatağında yatırdığı kadının üstünü örttü ve açılıp kapanan tek kişilik koltuğun üzerine kıvrılarak yattı.
Ertesi sabah uyandığında kadına baktı, hâlâ uyuyordu. İnşaat alanına gitmesi gerekiyordu, kadını uyandırmadan çıkıp gitti. Döndüğünde kadın yoktu, gören olup olmadığını sordu. Biri kadını gördüğünü, yoldan geçen bir arabaya binip gittiğini ama Yusuf’un haberi olduğunu sanıp kadına bir şey sormadığını söyledi.
Ne olduğunu öğrenememişlerdi… Birkaç hafta daha geçti… Hafta sonları eğlenceye gittiler, evlerine döndüler… Yusuf’un aklından hiç çıkmadı Rus kadın… İnşaata gitti, geldi… Eve girdi uyumaya çalıştı ama yatağa her yattığında gözünün önüne geldi kadının masum yüzü, sessiz hali… Sessizliğinin altında bir şey saklıyordu sanki ama o sakladığı şeyi öğrenememek zaman geçtikçe daha da canını yakıyordu Yusuf’un…
O hafta sonu şehir merkezine gittiklerinde kadını aramaya karar verdi Yusuf… Kararını verdi vermesine de nasıl arayacaktı? İsmini bilmiyordu… Boyu posu, saç ve göz rengini söyleyerek aramaya çalıştı ama kimseden ‘tanıyoruz’ lâfı çıkmadı. Aramaktan yorulduğu sırada karşısına çıktı o sessiz, kaçak kadın… Ararken kafasında biriktirdiği soruları unutmuştu, sadece baktı kadına… İlk gördüğünden daha güzeldi, gecenin ışıkları altında parlayan saçları ve ilk gece gördüğü mavi gözleriyle ona bakıyordu.
Kendine geldiğinde soruları başladı Yusuf’un;
Neden kaçtın?
Önceden kimden kaçıyordun?
Neden bişey söylemeden gözden kayboldun?
Bu sorulara yanıt yine gelmedi… Yusuf çıldıracaktı… Yanlarına başka bir kadın yaklaştı.
“Sorularına yanıt veremez, çünkü konuşamaz” dedi.
Yusuf yine tıkandı kaldı. Bu kez yanlarına yaklaşan kadın sordu;
Neden Olga’yı arıyorsun?
Onu nerden tanıyorsun?
Amacın nedir?
Ama bu kez Yusuf susuyordu. “Sen de mi konuşamıyorsun?” diye sordu diğer kadın…
“Ha yok yok, daldım bir an, kusura bakma…”
Bir masaya oturdular, Yusuf diğer Rus kadına sorular soruyor, o yanıtlıyor, Olga da Yusuf’a bakıyordu hep… Onun sorularında bir samimiyet seziyordu, ona güvenmeye başlıyordu.
Birden oturdukları yerde birden ortalık karıştı, daha önce Olga’yı arayan adamlar barın altını üstüne getiriyorlardı.
-haftaya bitecek-