Telefonlar dinleniyor mu?
Hazır gündem de değişkenken, az biraz geçmişe gidelim…
Çok değil, 6 yıl önceye…
2013'ün ilk ayları…
Cumhurbaşkanı makamında Derviş Eroğlu var.
Hatırlayın, Cumhurbaşkanı telefonlarının dinlendiğini ima etmişti!
Eroğlu’nun bu açıklaması o dönemde 'kurultay tantanası'nın içinde kaynadı gitti, unutuldu.
Ne meclis, ne hükümet ne de güvenlikten sorumlu birimler girişimde bulundu.
Derviş Bey şunları söylüyordu TAK’taki 'yazılı' açıklamasında:
- “Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı’na geçmişte ‘dinleme yapılması mümkün mü’ diye sordum; ‘olmaz’ dedi. Ama böyle bir endişe ile bazı tedbirler aldığımız, gelen gidenlerin bize ‘dinleniyorsunuz, dinleniyoruz, dikkatli olunuz’ dedikleri de bir gerçektir. Özellikle bazı yerlerle görüşen vatandaşlarımız daha sonra bize gelerek, ‘dikkatli olunuz, dinleniyorsunuz’ diyorlarsa ve özellikle Cumhurbaşkanı olarak beni uyarmak durumunda kalıyorlarsa hayli ilginç bir dönem yaşıyoruz demektir”
- “Çok yazık. Böyle olmamalı. Kim dinliyor? Kime karşı önlem alınmalı; onu da bilemiyoruz? Sadece Cumhurbaşkanlığı değil, benim bildiğim kadarıyla Meclis Başkanı ve bazı diğer makamlar da endişeli ve tedbirli davranmaya çalışıyorlar. Konu önemli bir noktaya gelmiştir ve umarım ilgililerimiz, güvenlik güçlerimiz en kısa zamanda bu konu ile ilgili olarak bizi aydınlatırlar, gereken tedbirleri alırlar”
***
Burada durup düşünmek gerekiyor.
Ne olmuştu da Derviş Bey aniden 'telefonlarım dinleniyor' demişti?
Bunun bir nedeni, bir anlamı olmalıydı…
Aradan zaman geçti tabii…
Konunun takibini ne yazık ki dönemin hükümeti yerine dönemin ana muhalefet partisinin vekilleri yaptı.
Meclis genel kurulundaki konuşmalarda zaman zaman dile getirildi konu.
Lakin, sonuca ulaşmak pek tabii ki mümkün olmadı.
Dönemin CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer konuyu Mayıs 2013'te yine meclis gündemine taşıdı.
Soyer daha önceki meclis birleşiminde Polis Genel Müdürlüğü’ne sorduğu soruya gelen yanıtı okudu meclis kürsüsünden…
Ne sormuştu Soyer?
Kuzey Kıbrıs’ta telefon dinleme cihazı ya da böyle bir teknoloji var mı?
Polis Genel Müdürlüğü yanıtında “polis bünyesinde” böyle bir teknoloji olmadığını, Kuzey Kıbrıs’ta telefonların dinlenmediğini iddia etmişti.
Kısacık bir açıklama ile konu geçiştirilmişti.
Yasalarımız polise “MAHKEME KARARI İLE” kimi şahısların telefonlarının dinlenebileceğini söylüyor.
Yani bu konuda yasal alt yapı var.
Ama durum yasaldan çok 'gayrı yasal' uygulamalarla ilgili…
Hatırlayınız, eski Cumhurbaşkanı Talat ile TC Başbakanı Erdoğan’ın telefon kayıtları bile Türkiye medyasında yayınlanmıştı bir dönem…
Hatta Erdoğan’ın evinde de bu tarzda bir cihaz tespit edilmişti.
Hemen hemen herkes Kıbrıs’ın kuzeyinde de bu tarz bir yöntem olduğunu tahmin ediyor.
Hem bu yöntem mevcutken hem de yasal altyapı varken bir dönem egemen güçler neden yasa istedi peki? Bilemiyoruz.
Elde net veriler olmasa da, zaman zaman istihbaratın hareketlerinden dinleme olduğunu çıkarmak mümkün… Pek tabii bir tahmin bu!..
Gelelim o günlerde dillendirilen esas iddiaya…
Çeşitli kaynaklar 'tele kulak' konusunda 3 araçtan bahsediyordu.
Kıbrıs’ın kuzeyinde kullanılan bu 3 aracın içindeki 'dinleme cihazları' sayesinde bulunduğu ortamdaki 1 millik alandaki tüm telefonların dinleyebileceği iddia ediliyordu.
Merak edilen şu, bu araçlar (eğer varsa) hangi kurumun bünyesinde kayıtlıdır?
Bu araçlar aracılığı ile kim, kimleri neden dinlemektedir?
Polis Genel Müdürlüğü dışında kimler bu tarz istihbarat işleri ile ilgilenmektedir?
Yasadışı olduğu aşikâr bu yöntem ne amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır?
O günlerde mecliste konuşan Ferdi Sabit Soyer konu hakkındaki görüşlerini daha da ileriye taşıyarak bu soruları sıralamıştı meclis salonunda…
Duyan oldu mu dersiniz?
Olmadı…
Unutuldu, gitti…
Toplum da uyudu, siyaset de…
Ancak ‘dinleyenler’ dinlemeye devam etti.
Bize de hatırlatmak düştü. Nereden nereye...