“Telkin geldi ve arkadaşlar gereğini yaptı”
UBP Milletvekili ve başkan adayı Hasan Taçoy YENİDÜZEN’e konuştu, Olgun Amcaoğlu ile Kutlu Evren’e “UBP genel başkanlığına aday olmamaları” yönünde gelen baskıyı şu sözlerle doğruladı: “Telkin geldi ve arkadaşlar gereğini yaptı.”
Ödül AŞIK ÜLKER
UBP Milletvekili ve başkan adayı Hasan Taçoy YENİDÜZEN’e konuştu, Olgun Amcaoğlu ile Kutlu Evren’e “UBP genel başkanlığına aday olmamaları” yönünde gelen baskıyı şu sözlerle doğruladı: “Telkin geldi ve arkadaşlar gereğini yaptı.”
Eylül ayında yapılacak kurultayda UBP Başkanlığı’na aday olacak olan Taçoy, Olgun Amcaoğlu ve Kutlu Evren ile telefoniyen kısa görüşmeler yaptığını kaydederek, “Bir yerlerden telkin geldi ama nasıl bir telkin geldi bilmiyorum. Ama bir telkin geldi ve arkadaşlar bunun gereğini yaptılar” dedi ve bu telkini talep edenin Ünal Üstel olduğunu söyledi.
Taçoy, başkan adaylığından çekildiği daha önceki kurultayda kendisine herhangi bir telkinde bulunulmadığını da ifade etti.
Tatar’ın müdahaleyi onaylar açıklamasını da yorumlayan Taçoy, Tatar’ın yaklaşımını, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde olanlarla ilgili Tatar’ın kendisini veyahut o dönemde yaşananları haklı çıkarmak için bir söylem olarak nitelendirdi.
Hasan Taçoy, “(Cumhurbaşkanlığı seçiminde) ‘TC devleti geldi ve müdahale etti’ noktasındaki söylemleri kabul etmem çünkü işin başında biz vardık ve teşkilat da bizim altımızdaydı. Kullandık, bu seçimdir, kimisi AB’yi kullanır, kimisi Amerika’yı kullanır, biz de o seçim boyunca Türkiye’yi kullandık. Oradan gelen 2-3 arkadaşı herkese deşifre ettik, desteğin Tatar’dan yana olduğunu gösterdik. Böyle bir müdahalenin yapıldığını veya yaptırıldığını göstermeye çalıştık” diye konuştu.
“Üstel'in yönetim şeklinden kaynaklı olarak partimiz zaafiyete uğradı”
Soru: “Ben sadece UBP başkanlığına değil, başbakanlığa da adayım” diye bir açıklama yaptınız. “İstikrar” diyerek gelen, Ünal Üstel başkanlığındaki hükümetin performansı sizce nasıl?
Taçoy: Yönetmek veya yönetici… Yönetici ne derece doğru yönetir, nasıl yönetir? Bunlar önemli işler. Bunların sentezini çok iyi yapmak lazım. Benim gözlemlediğim, şu anda eğer yönetici başbakansa, yönetmek kelimesiyle yöneticinin hiç bir alakası yok.
Ocak ayında bir parti meclisi toplantısında, bakanlarımız yaptıkları işleri bizlere anlattılar, gerçekten içlerinde takdire şayan işleri de var. Ancak dışarıdaki algı, sıfır. Yapılan işler, en baştaki yanlış yönetim şekliyle, yani Başbakan’ın yönetim şekliyle, halkta doğru algı yaratamadı. Bu durum, hem partiye, hem arkadaşlara, hem de vekillere olumsuz yansıyor. Kabinede olduğum dönemde, “bulunduğum görevde mutsuzum, lütfen beni görevden alın. Mutsuzluğumun sebebi iyi yönetilmemekti” demiştim. Daha sonraki parti meclisi toplantılarında da arkadaşlarıma, “iyi işler yapıyorsunuz, ancak algı dışarıda sıfır. Bunun sebebi Ünal Bey’in yönetim şekli mi, ortaklarımızdan kaynaklı mı, bizden kaynaklı mı? Öncelikli olarak Sayın Ünal Üstel'in yönetim şeklinden kaynaklı olarak partimizin zaafiyete uğradığıdır” dedim. Bunu kendisine de söyledim, dışarda da dillendirdim.
“UBP içerisinde istişare diye bir nokta yok”
Soru: Üstel başkanlığındaki UBP’de durum nasıl?
Taçoy: UBP içerisinde istişare diye bir nokta yok, mekanizma tamamen ortadan kalktı. Örgüt yapısı, örgütlerin ilçelerle ilişkisi, ilçenin merkezle ilişkisi, parti meclisiyle ilişkisi yok. Düşünün ki, ara seçimden bugüne kadar parti meclisi toplantısı üç defa yapıldı, Temmuz 2023’de, Ocak 2024’te ve geçen hafta kurultay kararı almak. Herkes saf dışı kalmış durumdadır. Başkana yakın olan isimler, başkanla görüşebilir, Ünal Bey’den ne yapacağına dair haber alabilir ama diğer arkadaşlarla bu sıfırdır. “Benim çoğunluğum var, dilediğimi yaparım” gibi, herhangi bir değere bağlanmayan bir düşünceyle partiyi idare etmeye çalışıyor. “Her söz verdiğimi yaptım” diyor. Tüzük kurultayı yaptın mı? Ben talep ettim, bana söz verdin, yapmadın. “Karanlıkları bitirecek” sözünü verdin, bitti mi? “Alsancak yolu bitecek” demiştin, bitti mi? Bunun gibi pek çok şey.
Meclisin yaptığı yasalar hakkında milletvekilleri sorumluluk gösterir, ister muhalefet, ister iktidar. Yasalar oy çokluğuyla veya oy birliğiyle geçer. Muhalefet muhalefetliğini yapar, oy çokluğuyla geçer, muhalefet uygun görür, oy birliğiyle geçer. Bunlar yapıldı. “Raftan indirdim” diyor, “boşalan yere ne koydun” sorusu sorulmalı. Yeni bir düşüncen, yeni bir fikrin var mı? Önemli olan budur. Parti için iletişim, demokrasi kaldı mı? Seçim bir istikrar ortamında, demokrasi gereği oluşur. Eğer bu yoksa ve siz diktatörce, tek başınıza hareket ederseniz ne olur? Demokrasiyi, istikrarı yaratamazsınız. Tek adamcılığı yaratırsınız ve öyle yönetmeye çalışırsınız. Siz bunu yaptınız.
“Olgun Bey ve Kutlu Bey’le ayrı ayrı, kısa görüşme fırsatı buldum”
Soru: Eylül’deki kurultayla ilgili hazırlıklar sürerken, müdahale haberleri çıktı. Olgun Amcaoğlu ve Kutlu Evren’e, elçilik vasıtasıyla, başkanlığa aday olmamaları yönüne telkinde bulunulduğu yazıldı. Bu müdahaleyle ilgili düşünceniz nedir? Amcaoğlu ve Evren’le bu konuyu görüştünüz mü?
Taçoy: Olgun Bey ve Kutlu Bey’le ayrı ayrı, kısa görüşme fırsatı buldum, telefoniyen. Ben iradeye müdahaleye karşıyım, bunu asla kabul etmem. Türkiye’nin gerçek anlamda üst düzey yetkililerinin bu olaya müdahalesi var mı? Yoktur. Bir yerlerden telkin geldi ama nasıl bir telkin geldi bilmiyorum. Ama bir telkin geldi ve arkadaşlar bunun gereğini yaptılar. Bu telkini talep eden taraf Ünal Üstel mi? Yaklaşık bir yıldır, Türkiye’ye gidip geliyor. Ercan Havalimanı açılacak, enterkonnekte, Güzelyurt’a su gidecek, Güzelyurt’a güneş paneli kurulacak açıklamalarını yaptı. Kamu Mali İşbirliği Protokolü’nü imzalamak için gitti, bir açıklama yok. Hepsi, siyasi anlamda bazı talepler içindi. Gitti ve “ben yalnız gireceğim” dedi, dolayısıyla kendi içimizdeki mekanizmadaki insanlar da bunu dillendirmeye başladı. Ben “dolaylı müdahale bana da var” dedim, bu çerçevede, yakın çevreden, parti içi baskılarla bazı şeyleri yaptırmaya çalıştı. Bunu öyle bir noktaya getirdi ki, “seçime üç kişi gireceğiz” dedi. Demokrasiden bahsediyor. 19 Ağustos’a kadar başkan adaylığı için başvuru süresi var. Partinin 21 bin üyesi var, iki kişi geri çekildi, üç de yarışacağını söyledikleri var. Kalan 20 bin 995 kişiden başka biri aday olmak isterse, sen buna engel misin? Böyle bir mantık, benim mantığıma uymaz.
“Tesadüfen bir araya geldik”
Soru: Üstel, Sucuoğlu ve bazı partililerle bir mekanda bir araya geldiğiniz ve Sucuoğlu’nın Üstel’e desteğini açıkladığı fotoğraflar basına yansıdı. Bu görüşme nasıl gerçekleşti? Bir programa birlikte çıkma teklifinizi Üstel’e söylediniz mi?
Taçoy: Orası benim devamlı gittiğim bir mekandır, tesadüfen bir araya geldik. Benim masadan ayrıldığım kısa bir süre içerisinde Sucuoğlu destek beyanında bulunmuş, ben masada değildim. Televizyona birlikte çıkma konusu olmadı, partililer gelecekle ilgili bazı sorular sordu, onlara cevap verdik.
“Talep Üstel’den geldi, bir şekilde bu gerçekleşti”
Soru: Müdahaleyi talep edenin Üstel olduğunu söylüyorsunuz. Böyle bir talebe cevap verilmesi doğru mudur, normal midir?
Taçoy: Ben hala bunu inceleme aşamasındayım, onun için fazla bir şey söyleyecek değilim. Ama talep Üstel’den geldi, bir şekilde bu gerçekleşti. 20 Temmuz günü, Sayın Erdoğan ile aynı salonda oturduk, birbirimize seslendik, el sıkıştık. Dünyaya meydan okuyan Sayın Erdoğan, herhalde Hasan Taçoy’a “dur oğlum şurada” demesini de bilirdi. Haliyle, tavrıyla belli ederdi. Sayın Erdoğan kendi programı çerçevesinde geldi ve gitti. Hemen ondan sonra, bir şekilde birileri böyle bir organizasyonu gerçekleştirdi. Benim esas noktam şu, ister Türkiye, ister başkasının böyle bir müdahale şansının olmadığını söylüyorum. O gün gelen Sayın Binali Yıldırım, Sayın Hakan Fidan ve diğerleri, hepsiyle sohbet ettik, hepsi arkadaşlarımız oldu. Yıllardır verdiğimiz hizmetler çerçevesinde, karşılıklı ilişkilerde, 50 milletvekili bu insanlarla temas etti. Samimiyetle her şeyi konuşabilecek durumdayız.
“Kendileri nasıl olduğunu ifade edecektir”
Soru: Amcaoğlu ve Evren’e telkinde bulunulduğunu ve onların da gereğini yaptığını söylediniz.
Taçoy: Bir şekilde, ne olduğunu bilmiyorum. Konuşsam, tabii ki göreceğim. Kendileri nasıl olduğunu ifade edecektir. Adaylık düşünürken aniden vazgeçmeleri üzerine bir çok dedikodu, bir çok haber ortaya çıktı. Ben müdahaleyi, asla ve kat’a, bu çerçevede kabul etmediğimi, edemeyeceğimi ifade ettim.
“TC ile olan ilişkilerimden ben memnunum”
Soru: Size bu şekilde bir telkinde bulunuldu mu?
Taçoy: Yok. TC ile olan ilişkilerimden ben memnunum. Geçenlerde bir programda “Faiz Bey ile yarışa girdiniz ama müdahale ile çekildiniz” dendi. Beni arayan Faiz Bey’di, kendisinin çekileceğini, Dursun Bey ile Nazım Bey'in kendisine destek verdiğini ifade etti. Onun üzerine ben, boş bir mevkiye gitmek veya boşalan bir mevkiye hakkım olmadan gitmek veya birisinin atadığı noktasında bir çağrışım olabileceği için istemedim. Ben böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimi söyledim.
Soru: Faiz Sucuoğlu, “Taçoy’un leyhine çekilmem yönünde telkinler aldım” demişti...
Taçoy: Benim leyhime telkinler olduğunu söylemesine rağmen, ben “istemem” dedim, isteseydim geçer otururdum.
Soru: O zaman da çekilme yönünde telkin almamış mıydınız?
Taçoy: Yok, Faiz Bey’den başka birisiyle muhatap olmadım.
2020 Cumhurbaşkanı seçimlerindeki müdahale…
“Kimisi AB’yi kullanır, kimisi Amerika’yı, biz de Türkiye’yi kullandık”
Soru: Son müdahale haberleri üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, “Haksızlık olsa da, hayır böyledir demek gerekir” şeklinde bir açıklama yaptı. Müdahaleyi onaylar yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Taçoy: Kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde, bir çok şey oldu. Hep birlikte, ben de işin içindeydim ve benim uğraşlarımla oldu, birlikte oldu, arkadaşlar tek başına yapmadı. “TC devleti geldi ve müdahale etti” noktasındaki söylemleri kabul etmem çünkü işin başında biz vardık ve teşkilat da bizim altımızdaydı. Kullandık, bu seçimdir, kimisi AB’yi kullanır, kimisi Amerika’yı kullanır, biz de o seçim boyunca Türkiye’yi kullandık. Oradan gelen 2-3 arkadaşı herkese deşifre ettik, desteğin Tatar’dan yana olduğunu gösterdik. Böyle bir müdahalenin yapıldığını veya yaptırıldığını göstermeye çalıştık.
“Tatar’ın şimdi söylediklerini, kendisini veyahut o dönemde yaşananları haklı çıkarmak için bir söylem olarak nitelendiriyorum”
Soru: Yani müdahale yoktu da, siz o imajı mı yarattınız?
Taçoy: Bizler yaratırız. Müdahale vardı, yoktu tartışması değil bu. Tabii ki, onların da gönlünde belki de Ersin Tatar vardı, net. Sayın Akıncı ile olan ilişkilerinde hatalar vardı, yanlışlar vardı, istemediler. Bunların hepsi vardı, ama onlara yol gösteren, yolu çizen yine bizdik. Bir seçime daha gidiyoruz. Sayın Tatar’ın şimdi söylediklerini, kendisini veyahut o dönemde yaşananları haklı çıkarmak için bir söylem olarak nitelendiriyorum. Onları da düşünerek bunu ifade etti, kötü bir düşünce veyahut herhangi birini rencide edecek bir düşünce olmadığını düşünürüm.
Arıklı’ya: “Kendi söyleminle ters düşme arkadaşım”
Soru: Hükümet ortaklarından Arıklı, “Türkiye’nin istikrar istemesi, Başbakanın değişmesini istememesi çok normaldir” diyor. Başbakan değişirse hükümette olmak istemediklerinden de bahsetti.
Taçoy: O gün geldiği zaman teklif ederim, olmazsa, mecliste bir çok alternatif var. Bir anda 4-5 alternatif düşündüm bile, altıncı alternatif de seçimdir. Bundan da kimsenin kaçmaya niyeti olmaz, eğer bir sonuca bağlanamazsa.
Başbakanın değişmesi istikrarsızlık değildir, tam tersidir. Bugünkü istikrardan eğer memnunsak, haklı olabilir ancak memnun değilsek, halk bunu her zaman sandıkta ifade eder. Bir seçimin analizini yaparken, sandık ne emrediyor diye bakarız. Sandık ne emir buyurursa biz onu yaparız. Geçen sefer bir arkadaş bunu dinlemedi, sonuç belli. Ocak 2022’de yapılan genel seçimde ortaya bir sonuç çıktı, Faiz Bey döneminde 24 vekil kazandıktan, HP 3, CTP 18, YDP 2 ve DP 3 vekil çıkarttıktan sonra sandık bize, “Siz HP ile hükümet kurun” dedi. Kurulamadı. Bir öncesinden gelen bir birlikteliğin, öyle veya böyle, siyaseten zorunlu olarak oluşturulan bir birlikteliğin devamına, ikinci alternatife geçildi. Birinci alternatif değerlendirilmiş olsaydı, belki de bugün bu siyasi hayat hikayesi çok daha farklı olacaktı. Bunun o günlerde yapılmaması, işleri çok daha farklı boyuta getirdi, daha fazla karmaşa yarattı. Arıklı’nın kendi söylemi içerisinde, “bundan sonra hükümette yokuz, erken seçime gideriz. Ancak seçim de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra olur” diyor. Eylül’de kurultay bitecek, Ekim ayında başbakan değişecek. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir yıl sonra, bu bir yılda ne olacak? Kendi söyleminle ters düşme arkadaşım. Siyasette bir şeyi söylerken, kendi söyleminle ters düşme olayını ortadan kaldır.
“Üstel – AKSA” iddiaları…
“Müdahale çağrısını AKSA değil, Üstel yaptı”
Soru: Üstel’in müdahaleyi talep ettiğini söylüyorsunuz ancak Üstel ve kurduğu düzenin devamını isteyen AKSA’nın müdahaleyi talep ettiği, Üstel’in kalması yönünde bazı adımlar attığına dair haberler var. Çok büyük tartışmalara neden olan bir şirketin, siyasi olarak bu kadar otoriteye sahip olması konusunda ne söylemek istersiniz?
Taçoy: Siyaset ve özel sektör... Siyaseti okuduğum dönemde öğretilen bir lobi faaliyeti vardı. Hiç kimse gidip, hiçbir özel sektör, ateşi eliyle tutmazdı, hep maşayla tutardı, lobi yapardı. Benim öğrendiğim yerlerde lobi şirkletleri bunu yapardı. Siyasette de, farklı şekilde, başka siyasilerle yapar, eğer öyle bir şey varsa. Ben burada bunu hissettim mi, böyle bir şey var mıdır? Birden fazla çıkar çevresi olabilir. Ama bir yıla dönüp baktığımda, “tek başına gireceğim”, köşe yazıları, gazetelerde manşetler “Ünal Bey tek aday olacak”, “Taçoy da çekilecek” diyerek bu günlere geldik. Son açıklama, gene demokrasiye aykırı, “üç adayla gidiyoruz”. Kim söylüyor bunu? Üstel. Müdahale çağrışımını Sayın Üstel yaptı, ne AKSA, ne TC üst kademe... Ama arada birisi bunu kendine görev ifa etmiş ve bunu yapmış olabilir, yanlıştır ama yapmış da olabilir. Ben bunu doğru olarak görüyorum. Bu fikrin doğma sebebi, kafaların içine girmesinin sebebi, talep edilmesinin sebebi tektir, Ünal Üstel. Neden yaptığımız kötü diye nitelendirilen veya tartışma kaldırabilecek şeyleri hep “Türkiye ister” deriz. Kötü işleri o tarafa atıyoruz, iyiler de bizim.
“‘Türkiye’nin istediği aday’ kötü bir söylem”
Soru: “Tatar’ın seçiminde ‘Türkiye ister’ algısını biz yarattık” diyorsunuz. Şimdi de Üstel, “Türkiye beni ister” algısı yaratıyor. Bazı adayların seçimlerde veya kurultayda, “Türkiye'nin istediği aday” diye ortaya atılması Kıbrıs Türk siyasetine zarar vermez mi?
Taçoy: Bu tabi ki kötü bir söylem ve hem bizim ülkemize, kendi iç demokrasimize, irademize zarar verir, hem de Türkiye ile olan ilişkilerimize zarar verir.
Soru: Tatar’ın seçiminde biz yaptık dediniz.
Taçoy: Galip gelebilmek için kullandık. Bu ülkede TC devleti bir çok işler yaptı. Türkiye’ye bir minnet borcumuz olduğuna inanırım. KKTC, tanınmamış bir ortamda, Türkiyesiz ne kadar ileriye gidebilir? Gitmez, gitmeyecek de. Bu bağın güçlenebilmesi için ne yapılması lazım? İyi ilişkilerin devam etmesi lazım. Her zaman ne diyoruz, Türkiye’de kim isterse hükümet olsun, KKTC’de kim isterse hükümet olsun, Türkiye ile ilişkileri bozmasın, devam ettirsin.
Soru: Neden Tatar kazansın diye Türkiye’yi kullandınız?
Taçoy: Tatar’ın kazanmasını biz istedik. Crans Montana’dan sonra Sayın Akıncı ile birbirimize girmiş pozisyondaydık. Hükümet ile cumhurbaşkanı arasındaki ilişki veya diğer ilişkilerde bağ yoktu. Akıncı tek başına bir cumhurbaşkanı, hükümet de tek başına bir hükümet, aradaki bağ kopmuştu.
“Parti daha demokratik şekilde yönetilecek”
Soru: Hasan Taçoy UBP Başkanı olunca, UBP içinde ne değişecek, parti içi bir temizlik söz konusu olacak mı?
Taçoy: UBP kendi içinde, kendi yargılarını oluşturacak, iletişim boyutu artacak. Hiyerarşik yapı içerisindeki sinsile ve düşünce yapısı ortaya yeniden çıkacak. Kişilerin, bazı görüşleri savunabileceği veya karşı çıkabileceği tartışma ortamları olacak. Parti daha demokratik şekilde yönetilecek. Üye, aldığı mevki içerisindeki yerini bilecek, hiyerarşik yapı kullanılacak.
“Yapan cezasını çekecek”
Soru: Çıkar ilişkileri, UBPli hükümetlerde yaşanan ve son dönemde ayyuka çıkan usulsüzlükler, yolsuzluklarla ilgili ne yapılacak?
Taçoy: Yapan cezasını çekecek. Adaletin kestiği parmak acımayacak. Herkes kendisinin ne yaptığına dikkat edecek, herkes kendi başına olduğunu düşünmeyecek, bir kitlenin gücüyle oraya geldiğini bilecek. UBP Genel Başkanı, günün sonunda bir başbakandır, çünkü UBP iktidar partisidir, bir disiplin oluşturması gerekir. Gelecek olan kadrolar parti içinden gelecektir. Eğer disiplin olmazsa ve kendini seçen kitleye hizmet edecek şekilde oraya gelmezse, işler çok daha farklı olur, halkımız çok farklı şeyler konuşur. Disiplinli bir şekilde gelirse, çok daha farklı olur. Biz yapı içerisinde, birçok şeyi değiştirmek istiyoruz. Ekiplerimiz çalışıyor. Hem parti içinde, hem de devlette, çağın gereksinimlerine dair yapılanmalar gerçekleşecek ve yeniden birçok şey tescil edilecek. Bunların yapılması için bütün organizma hazırdır. Her şey düşünülmüştür. Ülkede en fazla şikayetçi olunan konular enerjidir, sağlıktır. Kendi ekiplerimizle çalışırken, bu ülkede en büyük eksiğimizin insan yaşantısına verilen önem olduğunu gördük. Bunu yapmak için değişiklik yapacağız. İnsan hayatını kolaylaştırmak, insan hayatını ne kadar önemsediğimizi gösterebilmek için adımlar atacağız, çok hızlı bir şekilde. İlk başta küçük küçük dokunuşlarla başlatıp, sonrasına zemin hazırlayacağız. Zihniyet değişecek, biz geleceğiz. UBP’nin hizmet anlayışını gösteren bir ekip var. İlk önce tüzel yapılardaki isimlerde bazı değişiklikler olacak. Ekonomik anlayışta bazı değişiklikler olacak, vatandaşa hissettireceğiz.
“Binali Bey’in, bu ülkedeki seçimlere veya diğer şeylere müdahale etme noktasında bir durumunu görmedim”
Soru: Eroğlu’na yakınlığınız ve Binali Yıldırım tarafından desteklendiğiniz söyleniyor, bir önceki kurultayda da söylenmişti. Yıldırım sizi destekliyor mu? Bu yaratılmış bir imaj mıdır?
Taçoy: Ekonomi ve Enerji Bakanı olduğum dönemde, Mayıs 2019’dan Aralık 2020’ye AKSA ile çalıştım, neler yaptığımızı bulabilirsiniz. Binali Bey ile de çalıştım, gurur duyarım. Eğer benim ona karşı yakınlığım varsa, birlikte çalışmamızdan gelen bir saygıdır. O bana yakınlık duyarsa, ben bundan çok büyük bir gurur duyarım. Gerçekten, çok farklı iş anlayışı olan birisidir kendisi, çalışırken çok rahattım. 26 yıllık milletvekilliğim içinde 4 buçuk yıllık bir bakanlık dönemim var. Bu sürede, bakanlıklarıma bağlı bulunan dairelerdekilere iş yapma anlayışım sorulabilir? Benim oradaki vazifem iş yapmak, üretmekti. Benim bu anlayışımı anlayan Sayın Binali Yıldırım, Feridun Bey, Ahmet Arslan veya diğer bakanlarla çalışma yapmak, onların yaptıklarını, kendi yaptıklarımı birleştirerek, sentezleyerek çok işler yapmaya çalıştım. O karşılıklı bağ beni mutlu eder. Samimiyetini, Kıbrıs’a her geldiğinde hissederim, kendisine çok büyük saygım vardır. Binali Bey’in, bu ülkedeki seçimlere veya diğer şeylere müdahale etme noktasında bir durumunu görmedim. Hatta geçen sefer kurultaya Binali Bey ziyarete geleceğinde, ben müdahale ettim ve “lütfen gelmeyin, herkes benden bilecek” dedim. “Ben başkan yardımcısıyım, beni partim görevlendirdi, gelmek mecburiyetindeyim” dedi ve geldi.
Eroğlu ile ilişkimize gelince, kendisini 1976’dan beri tanırım. 1991’deki seçimlerde aday adayı oldum, aday olmadım. 1992’de DP partiden ayrılınca, İlçe Başkanımız Fikret Kürşat vasıtasıyla, benden gençlik kollarını kurmamı istedi. Hayatımda hep yol gösterici oldu. Ben güvendiğim kişilere danışırım. Allah rahmet eylesin, babama, Tuncer Arifoğlu’na ve onun gibi abilerime danışırdım. Derviş Bey’e zaman zaman danışırdım. Bana çok yol gösterdi, “halkın arasından ayağını kesmeyeceksin” derdi. Kendisini yakınen takip eden birisi oldum. Zaman zaman “prens” dendi. Ben Derviş Bey’i siyasetteki bir büyüğüm, baba niteliğindeki bir kişi olarak gördüm ve hala aynı saygıyı gösteririm. Derviş Bey benim için çok farklı bir değerdir. Ters düştüğümüz günler de oldu ama her zaman bir ilişkimiz oldu. Kendisini çok seviyorum, saygım sonsuz. O, gerçekten yaşının getirmiş olduğu tecrübeyle bizim siyasette büyüğümüzdür, abimiz, babamızdır.
Soru: TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin değişmiş olmasını, “müdahale konusunda görevini tamamladı” yorumlarına ne söylemek istersiniz?
Taçoy: Değişiklik bekleniyordu, zamanıydı.
Fotoğraflar: Serap ŞAHİN