1. YAZARLAR

  2. Tamer Öncül

  3. TEMMUZ VE TUHAFLAŞMA
Tamer Öncül

Tamer Öncül

TEMMUZ VE TUHAFLAŞMA

A+A-

Temmuz geldi mi her şey tuhaflaşıyor buralarda.

Kuzeyden gelen sert rüzgarlar kıyılara fica yığa dursun; sözde “uluslar arası sularda avlanma izni olantroller denizlerimizi süpürmeye başlarlar…

Tuhaf bir şekilde her yıl bu zamanlar “fırtınaya yakalanıp” kıyılarımıza demir atan bu trollerin kaçak avlandığı herkesçe bilinmesine karşın kimse onlara DUR diyemez…

Temmuz geldi mi balıklar da tuhaflaşır; yazda oltaya gelmesi gereken balık gelmez; bir bakmışsınız kış balığı arsızca saldırır yeme… Belki de balıklar da bu troller yüzünden tuhaflaşmıştır diye düşünüp avunur balıkçılar…

Temmuz geldi mi kediler bile tuhaflaşır buralarda… Mart’ta (yarım kalmış) kızgınlıklarını atmaya çalışırlar kızgın güneşin altında… Damlarda bağrış çağrış koşuşturup; akşam olana kadar tepinirler tuhaf bir biçimde…

Temmuz geldi mi; yalnızca havalar ve hayvanlar değil; insanlar ve bitkiler de tuhaflaşır buralarda…

“Ezeli düşmanlarına”, “gelin reisi birlikte çiçeklerle karşılayalım” diyen politikacının sözünü ciddiye alan yaseminler (bu işe alet olmak istemediklerinden olsa gerek) açmadan kurutur beyaz çiçeklerini.

40’ını çoktan aşmış sıcaklar kedileri kızgınlaştırır; köpekleri öfkelendirirken buraların insanını mülayimleştirir tuhaf bir biçimde…

“Hatırlan, geçen yıl daha beterdi bu sıcaklar; buna da şükür!”  diye teselli ederler birbirlerini…

“Çok şükür o boruyu çektiler de fışkırtırık avluya da serinler ortalık biraz” diye avunur bir başkası.

Temmuzdan şikayet eden biri olursa; “sen yad galg da Temmuza şükret, ki gurtardı bizi kesilmekten” diye bir “masal” hatırlatılır ona, tuhaf bir böbürlenmeyle…

Temmuz geldi mi yollar eriyip akar ama tuhaf bir alışkanlıkla topları tankları bekler; boyanıp süslenirken taklar…             

“Rap rap” sesleri arasında “şükran dolu nutuklar” yükselir göğe (ısınan havanın yukarı çıkması gibi); türküler, şarkılar tuhaflaşır…

Sıcağa inat takım taklavat (ve de türban/ çarşaf) makastörler kırmızı mantin parçalamak için dizilir tuhaf bir tespih gibi… Yaşlı deriler gibi buruşup pörsüyen toprak biraz daha betonlaşır her mantin parçalandığında…

Bu atılan temelleee… bu açılaaan tesisleee daha da kayacağız Kuzey’e…” Oysa, tuhaftır; her Temmuz’un ardından bunun tam tersi olur genelde!

Amaaaan, tuhaflaşırsa tuhaflaşsın; sanki eskiden her şey çok normaldi! Sen bugünlere de şükret…”

***

Tüm bunları boş verip; “Biraz da Dünya’ya (en azından Kupasına) bakayım” diyorum; futbol bile tuhaflaşmış!.. Koca koca takımlar bizim mahalli lig takımları sanki… Ne bir estetik, ne bir keyif ne de estetik… Sonra da birinci turdan elenmiş diye hayıflanıyor insanlar…

Benim de heyecanım (ve de keyfim) yok zaten… Damından alevler fışkırtan evin içine kapanıp; ne maç ne de haber izleme eziyetine katlanacak durumdayım…

Gece oldu mu serinleyen bahçenin karanlığında saatlerce oturup (Tuhaf bir biçimde halen tüketemediğimiz) yarasaları izleyip; baykuş seslerini dinliyorum saatlerce…

Yoksa (yaşlandıkça) ben de mi tuhaflaşıyorum?

Yok yok; bu yaşlılıkla değil, Temmuzla alakalı bir durum…

Ne Haziran’da böyleydim; ne Ağustos’da böyle kalacam…

Bu Temmuz’u da kazasız belasız; failsiz mailsiz atlatırsam, size söz; artık böyle TUHAF yazılar yazmayacam…

 

Bu yazı toplam 1786 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar