1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Tepeden tırnağa ihmal
Tepeden tırnağa ihmal

Tepeden tırnağa ihmal

Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, Acil Durum Hastanesi’ndeki Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’nde yaşanan skandala ilişkin YENİDÜZEN’e konuştu, dikkat çeken detaylar paylaştı, çarpıcı iddialar ortaya attı.

A+A-

Serap ŞAHİN

Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, Acil Durum Hastanesi’ndeki Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’nde yaşanan skandala ilişkin YENİDÜZEN’e konuştu, dikkat çeken detaylar paylaştı, çarpıcı iddialar ortaya attı.

Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan ve birlik başkanı görevini yürüten Özgöçmen, “bebeklerin mamalarına su yerine etil alkol karışması” olayıyla ilgili, “hemşireler olayı fark eder etmez aileleri bilgilendirmek istedi ancak Sağlık Bakanlığı durumu gizlemeyi tercih etti. Gerekçesi nedir, bilmiyorum” açıklamalarında bulundu.

Özgöçmen, “Sağlık Bakanı süreci iyi yönetemedi değil, istediği gibi yönetti” dedi, “Hemşireler kaçacak gibi bir düşünce vardı, deliller yok edilmesin, polis söylemiş gibi Bakan açıklamalarda bulundu. Hemşireler neden kaçsın ki? Bizzat Sağlık Bakanına ‘aileyi arayınız gelsinler durumu izah edelim, birinci ağızdan siz açıklayın’ denildi ancak Sağlık Bakanlığı bunu uygun görmedi.” ifadelerini kullandı.

Özgöçmen, yoğun bakım personelinin fazla çalışma saatleri ve yetersiz personel sorunlarına dikkat çekerek, Sağlık Bakanlığı’nın, personelin ihtiyaçlarına kayıtsız kaldığını söyledi.

Çalışanların siyasi baskılarla karşılaştığını belirten Özgöçmen, “Sağlık Bakanlığı parti binası gibi yönetiliyor” dedi.

Sistemde ciddi sıkıntılar olduğunun altını çizen Özgöçmen, “Sıkıntının en birinci kaynağı pandemi başladığı tarihten itibaren, hiç olmadığı kadar siyasetin, sağlığın içine girmesidir.” dedi.

“Baktığınız zaman en basiti bir alkolün saklanma koşullarında bile 5 litrelik pet şişede servis edilmeye başlandı.” diyen Özgöçmen,  Bütün düzen bozuldu. Doktor üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. Hemşire üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. İşçi diye alınan kişiler sistemde başka bir iş yaptırılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

38 gün önce hemşire eksikliğinden kaynaklı grev kararı aldıklarını ancak grev haklarının yasaklandığını anlatan Özgöçmen “Grev yasağı yemeseydik 48 saat sonra yenidoğandaki sıkıntıları göz önüne getirecektik. Personel, 'bu tempoyla çalışmaya devam edemeyiz' dedi. Bunu herkes biliyor aslında ama herkes susuyor. Bu şekilde çalışmak istemediklerini, hata yapacaklarını defalarca dile getirdiler. Sağlık Bakanlığı, müsteşarlık, hastane yönetimi bunu çok iyi biliyor” şeklinde konuştu.

Toplumu sağduyulu olmaya davet eden Özgöçmen, “Sistemi artık sorgulasınlar. Biz onlardan daha fazla bu sistemi reddediyoruz. Sistem sorgulanmazsa, bu bir müddet sonra unutulacak. Söylenecek söz yok. Bunun savunulacak bir tarafı yok. Fakat bu göz göre göre geliyorum diyen bir durumdur. Yukarıdan aşağı herkesin bu konuda ihmali vardır.” dedi.


“Hemşireler durumu aileye açıklamayı talep etti, Sağlık Bakanlığı durumu gizledi”

Olayın cumartesi günü olduğunu ve durumun fark edildiğinde tüm müdahalelerin yapıldığını, hemşirelerin olayı saklamadığını direk bildirdiklerini belirten Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, Acil Durum Hastanesine gittiklerini ve Sağlık Bakanının da orada olduğunu anlattı. “Gittiğimizde bir bebek ölmüştü ve diğer 6 bebekte de semptomlar vardı, entübe edilmişti” dedi.

Özgöçmen, “Bilinçli bir şekilde yapılmış gibi ‘katil’ denecek noktada lanse ediliyor ancak yine aynı arkadaşlar, diğer çocukların da hayata tutunması için ciddi bir efor sarf etti. Bunun ayrımını da yapabilmemiz gerekiyor. Olmaması gereken bir hata. Bunun izahı yoktur. İlk anda hatayı telafi edip bebeklerin selameti için mücadele verdiler.” diye olay günü yaşananları anlattı.

Özgöçmen, çalışanların Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek’e durumu izah ettiklerini ancak Sağlık Bakanı yetkililerinin ‘Sendikaya neden haber verdiniz?’ diye tepki gösterdiklerini söyledi.

Hemşirelerin aileleri çağırıp durumu açıklamayı istediklerini ancak Sağlık Bakanlığı’nın ilk etapta durumu gizleme “derdine” düştüğünü belirten Özgöçmen, “Herkes sağlık Bakanlığı’nın süreci iyi yönetemediğini iddia ediyor ama süreci kendi istediği gibi yönetiyor.” şeklinde konuştu.

Dinçyürek’in o gece basına yaptığı ‘Polis açıklamamıza izin vermedi’ açıklamasına işaret eden Özgöçmen, “Hiç alakası yok. İlk etapta kendisi gizlemek istedi. Gerekçesi nedir bilmiyorum” açıklamalarında bulundu.

Özgöçmen, “Hemşireler kaçacak gibi bir düşünce vardı, deliller yok edilmesin gibi polis söylemiş gibi Bakan açıklamalarda bulundu. Hemşireler neden kaçsın ki? Bizzat Sağlık Bakanına ‘aileyi arayınız gelsinler durumu izah edelim, birinci ağızdan siz açıklayın’ denildi ancak Sağlık Bakanlığı bunu uygun görmedi.” dedi.

 

“Sağlık Bakanı süreci iyi yönetemedi değil, istediği gibi yönetti”

 “Sağlık Bakanı süreci iyi yönetemedi değil, istediği gibi yönetti. Çünkü zaten bir koltuk sıkıntısı var. 'Koltuğu nasıl koruyabileceğim' şeklinde yürüttü. Burada tamamıyla hedef tahtasına hemşire arkadaşlarımız kondu.” diyen Özgöçmen şöyle devam etti:

“Sağlık bir bütün zincirin halkasıdır. Halkanın bir ucunda bir yanlışlık varsa hiçbir şekilde halkanın sonunda da doğruluk olamayabilir. Çünkü domino taşı gibi devrile devrile gider. Bu alkolün saklanma koşulları nedir? Eczaneden niye pet şişelerde gelir? İdare nerede? Hastanenin başhekimi nerede? Hastaneyi nasıl yönetecekleri hiç umurlarında değil. Onların tek derdi koltuk.”

 

“Bizim arkadaşlarımız katil değildir”

“İşleyişin içerisinde aşırı bir tempoda olduğunuz zaman bunları bazen fark edemeyebilirsiniz.” diyen Özgöçmen, “Liyakata dayalı sistem bozulduğu ve Sağlık Bakanlığı ile hükümetin bu konuda sürekli siyasi personeller alım yaptığı için, bu getir - götür işlerini kim yapıyor, bilmiyoruz. Eskiden kamu işçileri yapardı, servis görevlileri vardı. Bu alkol ne zaman geldi? Bunu zaten polis tahkikatında bulacaktır. Ama bizim burada kabul edemeyeceğimiz bir şey vardır. Bizim arkadaşlarımız katil değildir. Bizim arkadaşlarımız söylendiği gibi bilerek ve isteyerek çocukların mamasına alkol koymadılar.” diye konuştu.

Öğlen 14:00'den gece 21:00'a, gece 21:00'dan sabah 7:00'ye nöbetler olduğunu ve her nöbet değişiminde servis devredilirken mama hazırlanan odada su ısıtıcısı (kettle) olduğunu ve su da dahil olmak üzere her şeyin tamamlanarak nöbetin devredildiğini anlatan Özgöçmen, “Bu esnada kettledaki su tekrar tekrar kaynıyor ki gece nöbete gelen arkadaşlar suyu hazır bulsunlar ve mamaları yapsınlar. Mama hazırlanan yer ile hemşire arkadaşlarımızın oturduğu yerde biraz mesafe var kokuyu almamış olabilirler. Çünkü bebeklerin yanına giderlerken maske takılıyor. Ama günün sonunda bu konuda arkadaşlar saklanmadı. Durumu fark ettiklerinde bizzat kendileri bildirdi.” dedi.

 

“Zincirin bir halkasında bir hata varsa öncesinde de bir hata var demektir”

“Bu süreçte yerden yere vurdukları hemşire arkadaşlar durumu bizzat kendileri bildirdiler. Yetkili makamlar durumu saklama derdine düştü. Ve durumu tespit edip vicdani dürüstlük sergileyen arkadaşlarımız ilk etapta sanki olayı saklamışlar ve idare olayı çıkartmış gibi bir algı yaratıldı.” diyen Özgöçmen, “Kimin tutuklanacağına ben karar veremem ancak olaylar zinciri ile alakalı kimin hatası varsa idaresinden eczanesine kadar herkesin sorgulanması gerekir, sadece hemşirelerin değil" dedi.

“Zincirin bir halkasında bir hata varsa öncesinde de bir hata var demektir.” ifadelerine yer veren Özgöçmen, “Bizim arkadaşlarımız idarenin yanlışlarının kurbanı oldu.” diye konuştu.

“Her insanın belki de ailesinde bir hemşire ya da tanıdığı arkadaşı, annesi babası vardır. Ellerini biraz vicdanlarına koymaları gerekir.” diyen Özgöçmen, çok uzun süre nöbetlerde kalan, bazı günler 14, bazı günler 17 saat aralıksız görevlerini yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanlarında hata yapma olasılığının arttığını belirtti.

“Aynı anda 5 litrelik bir pet şişe, alkol ve sularla birlikte geliyor. Nasıl oluyorsa bidonun nasıl gelindiği bilinmiyor. Polis tahkikatında bu ortaya çıkacaktır inşallah” diye konuşan İbrahim Özgöçmen, şöyle devam etti:

“Bebekler entübe edildikten sonra, akciğer şişip inmesini kontrol eden ventilatör cihazına bağlı bir komplikasyon geliştiğini ve her iki akciğerin de pneumothorax geliştiği bize söylendi. Akabinde her iki akciğere göğüs tüpü takıldığı bize iletildi" diyen Özgöçmen, "Biz sendika olarak açıklama yapmadan önce tüm süreci öğrenip, otopsi sonucunu görmek istedik. Normal şartlarda otopside bu durumun ortaya çıkması gerekir. Şimdi benim sormak istediğim bir şey var. Bu sonuç çıkmazsa ne olacak? Bunun da açıklamasını yapmak zorundadırlar. Bebeğe neden göğüs tüpü takıldı o zaman? Bunların hepsinin sorgulanması gerekiyor.” diye konuştu.

 

“Bir bina aslı için yapılmak zorundadır”

Acil Durum Hastanesi’nin yapım aşaması ve yapım koşullarının bütün dünyada belli olduğunu, söz konusu binanın da acil durumlar için yapıldığına işaret eden Özgöçmen, “Yenidoğan Yoğun Bakım ünitesi 24 yataklı erişkin yoğun bakım için yapılmış bir yerdi. Bu, Yenidoğan Yoğun Bakım ünitesine çevrildi. Bir bina aslı için yapılmak zorundadır. Önceki koşullara göre daha iyidir ancak bizzat yenidoğan için yapılmış bir yer değildir burası. Sonradan düzenlenmiştir. Çok da uygun mudur diye soracak olursanız bana, çok da uygun değildir” açıklamalarında bulundu.

 

“Bebek hayatlarına karşı parayı tercih ettiler”

Sadece olayda adı geçen sağlık çalışanlarının değil, yenidoğan yoğun bakım servisinin çok fazla hastaya yetersiz personel sayısıyla yetişmeye çalıştıklarını anlatan Özgöçmen, ortalama 20-22 hasta olduğunu ve bu hastalara 4 hemşirenin baktığını söyledi. Özgöçmen, “Nereden bakarsanız bakın bir hata olacaktı ve bu 4 hemşirenin de normal çalışma saatlerinin dışında toplamda toplamda 14 ve 17 saat çalışma zorunlulukları var.” dedi.

Özgöçmen,

“Hani ne olacak 14 saat çalıştı evine gitti ya da 17 saat çalıştı evine gitti deniliyor. Bizim vardiyalarımız sabah 7'den öğlen 2'ye, öğlen 2'den gece 9'a, 9'dan 7'yedir. Öğlen 2'de vardiyaya girip sabah 7'ye kadar nöbet tutuyor, sabah 7'de nöbetini devrediyor, evine gidiyor. Bu insanların bir ailesi çocuğu var. Ve aynı kişi tekrardan öğlen 2'de nöbete gelip, ertesi gün sabah 7'ye kadar çalışıyor. Yani günde 17 saat dediğimiz dilimde aslında 2 gün içerisinde, 48 saatin içerisinde sadece 7 saat dinlenmiş oluyor.” ifadelerini kullandı.

“Haddinden fazla nöbet ve hasta hata doğurur” diyen Özgöçmen, “Daha önce bu hasta sayısıyla bu iş böyle gitmez, hata olacak dedik. Ama bakanlık sevkleri engelleme derdinde olduğu için 'ne kadar hasta gelirse gelsin yatacak ve bakacaksınız' moduna girdi ve bebek hayatlarına karşı parayı tercih ettiler.” dedi.

 

“Bu 5 arkadaşımızı tutukladılar. Sormak istiyorum, bu sistem düzelecek mi?

Hasta sayılarının personel sayısına oranla olması gerektiği seviyelere düşürülseydi, sağlık çalışanları tek nöbet çekseydi hata payının daha az olacağını belirten Özgöçmen, “Bunu bilemeyiz. Uzun süre uykusuz kaldığınızda algılama seviyeniz düşer. Uykusuz kalan bir insanın araba sürerken yolda uyuyarak vefat ettiğini gördük. Tabi ki bunun arkasına saklanmıyoruz maalesef böyle bir olay yaşandı.” dedi.

Özgöçmen, “Bu 5 arkadaşımızı tutukladılar. Ben sormak istiyorum, bu sistem düzelecek mi? Düzelmeyecek. Bu mesele 1 sene sonra unutulunca, Sağlık Bakanlığı gene aynı şekilde devam edecek.

Çünkü Sağlık Bakanlığı'nın tuzu kurudur. Et de bıçak da senin elinde olan bir meselede kurban vermek kolaydır.” diye konuştu.

“Ülkenin başbakanı olduğunu iddia eden Ünal Üstel, kendini mahkeme ilan etti. Herkesten hesap soracağını, hesaplarının keseceğini söylüyor. Polis ve mahkeme ne yapacağını biliyor zaten.” diyen Özgöçmen “Sağlık Bakanı ve Hastane Yönetimi bence istifa etmelidirler.” dedi.

 

“Sıkıntının en birinci kaynağı siyasetin sağlığının içine girmesidir”

Sistemde ciddi sıkıntılar olduğunun altını çizen Özgöçmen, “Sıkıntının en birinci kaynağı pandemi başladığı tarihten itibaren, hiç olmadığı kadar siyasetin sağlığın içine girmesidir.” dedi.

Özgöçmen şöyle devam etti:

“Liyakat düzeninin bozulması ilk başta işleyişi bozar. Sağlık Bakanlığı kendi kafasına göre hastanedeki başhekime sormadan personelleri istediği gibi, bir yerden alıp başka yerlere verdi. İşleyişleri bozdu. Siyasi olarak alımlar yapıldı. Siyasi alımlar gerek görevli yapıldı gerek başka işlere verildi. İşleyiş düzeni inanılmaz bozuldu.”

 

“Sağlık Bakanlığı parti binası gibi yönetiliyor”

“Baktığınız zaman en basiti, bir alkolün saklanma koşullarında bile 5 litrelik pet şişede servis edilmeye başlandı.” diyen Özgöçmen, çift nöbeti çekmek istemeyen hata yapacağını söyleyen personellerin yönetim tarafından tehdit edildiğini söyledi.

Geçici işçi olarak alınan sağlık çalışanlarının da hemşirelik yapmak istemediğini ancak Bakanlık tarafından zorlandığını anlatan Özgöçmen, “Sağlık Bakanlığı bu kişileri odasına çağırarak ‘ya bu işi yaparsın ya da seni atarım’ diye tehdit ediyordu. Geçici işçilerin diploması olsa bile kadroları hemşire değilse yapamazlar” açıklamalarında bulundu.

 “Bir kişi işçiyse işçidir, hemşireyse hemşire, doktorsa doktordu ama hastanede öyle bir ortam karışıklığı oldu ki doktor üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. Hemşire üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. İşçi diye alınan kişiler sistemde başka bir iş yaptırılmaya çalışılıyor. Bütün düzen bozuldu.” diyen Özgöçmen, “Sağlık Bakanlığı parti binası gibi yönetiliyor.” diye konuştu.

 

“ ‘Sevk yapmayalım, kasadan para çıkmasın’ diye düşünülüyor”

Personel sayısının azaldığını ancak kontrolsüz nüfusa paralel olarak hasta sayısının çoğaldığını belirten Özgöçmen, sebebinin sevkler olduğunu söyledi. “Sevk yapmayalım, kasadan para çıkmasın. Belki sevkler yapılsaydı, yeteri kadar personel dinlenebilseydi bu hata belki de olmayacaktı.” dedi.

“Sadece bu beş tane arkadaşımız suçlu değildir. Hepimiz suçluyuz. KKTC halkının hepsi suçludur.” diyen Özgöçmen, “Çünkü bu sistemi eleştirmekten öteye götüremedik. Bu sistemin değişmesi için mücadele veremedik. Mücadele verenlerle alay ettik.” diye konuştu.

Özgöçmen, “Bu telafi edilemeyecek hataları ne oldu ki sağlıkçılar yapmaya başladı? Bunların araştırılıp temize çekilmesi gerekir. Haddinden fazla nöbet tutulması, mobing altında kalınması, çalışma düzensizliği” ifadelerine yer verdi.

 

“Bu arkadaşlarımız son derece deneyimli arkadaşlardı”

Bu arkadaşlarımız son derece deneyimli arkadaşlardı.” diyen Özgöçmen, sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim en çok mücadele ettiğimiz ve hiçbir şekilde dinlenilmeyen mesele. Gündeme defalarca getirdik. Faiz Sucuoğlu Sağlık Bakanı olduğu dönemden itibaren yataklı tedavi kurumlar dairesi içerisinde her bölümün artık branşlaşması ve her bölümün içerisinde ilgili servisine, ilgili eğitimlere, sertifika programlarına gitmesi, eğitim alması gerektiğini söyledik. Görev yetkileri buna göre düzenlensin dedik. Çünkü her serviste yapılan işlemler farklıdır. Ama bizim ülkemizde branş hemşireliği diye bir şey yoktur. Sadece yataklı tedavi kurumları dairesi, yasası ve onun altında teşkilat şemaları vardır. Üçüncü derece yüksek hemşire, ikinci derece yüksek hemşire, birinci derece servis sorumlu hemşiresi ve hastane baş hemşiresi vardır. Hastaneye yeni alımlar yapıldığı zaman, üçüncü derece yüksek hemşire ilk atamada baş hemşirelik bu arkadaşları alır. İç rotasyon dediğimiz, yani iki hafta bir serviste, üç hafta bir serviste, bir hafta bir serviste çalıştırır. Üç ay, dört ay sonra, beş ay sonra bir servise yollar ve artık sen buradasın der ve orada çalışmaya başlar. Herkes bu şekildedir. Ve ondan sonra çalıştığın serviste tecrübelenir, deneyim kazanır ve orada yetişir. Biz tam da bu noktada hep itiraz ettik. Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından alım yapılırken bile örneğin ‘ortopedi servisinde çalışmak üzere’ diye belirtilsin ki yapılabilecek eğitimler ve seminerlere katılarak kişi kendini geliştirsin. Ama maalesef mevcut hükümet kaliteyi ne kadar aşağı çekebilirsem derdindedir.”

 

“Alkolün kokusunu almadılar mı diye soruluyor..”

Özgöçmen, tutuklanan sağlık çalışanlarının uzun yıllardır çalışan kişiler olduğunu belirterek şunları kaydett: “Yenidoğandaki çalışan arkadaşlarımız biri 15 yıl, biri 32 yıl, biri 20 yıl, biri daha düşük yıldan beri hizmet veriyor. Gerçekten donanımlı insanlardı ve bilgili kişilerdi bu arkadaşlarımız. Yüzlerce küçük ele dokundular. Yüzlerce hayata dokundular. Premature bebeği olan tüm ailelere seslenmek istiyorum. Onlar da bildiklerini anlatsın. Yenidoğan servisinin nasıl çalıştığını en iyi onlar biliyor.”

Sağlık çalışanının hata yapma lüksü olmadığını belirten Özgöçmen, “Ailenin acısı var. Onlar ne söylerse bir şey diyemem. Bunun zaten izahı yoktur.” dedi.

4 hemşirenin ortalama 6 bebekle ilgilendiğini belirten İbrahim Özgöçmen, “Bu çocuklar özel gereksinimi olan, ihtiyacı olan çocuklardır. Personel sayısı yeterli değil.” dedi. “Alkolün kokusunu almadılar mı diye soruluyor. Kapalı bir ortamda 17 saat geçirirseniz bu durum değişebilir.” diyen Özgöçmen, “Örneğin uzun süre aynı ortamda oturup sigara içtiğiniz zaman siz artık bir müddet sonra kokuyu almamaya başlarsınız. Ama dışarıdan gelen bir kişi kokuyu hemen algılar. Zaten bu basında da söylendi. Sabah nöbete gelen arkadaş fark etti dendi.” diye konuştu.

 

“Sağlığı ayağa kaldırmak için hep birlikte mücadele vermek zorundayız”

Hatanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Özgöçmen, “Bebeğimize Allah'tan rahmet dilerim. Ailesine sabırlar dilerim.” dedi.

“Sağlığı ayağa kaldırmak için hep birlikte mücadele vermek zorundayız.” diye konuşan Özgöçmen,siyasilerin sağlıktan elini çekmesi gerektiğini kaydetti.

38 gün önce hemşire eksikliğinden kaynaklı grev kararı aldıklarını ancak grev haklarının yasaklandığını anlatan Özgöçmen sözlerini şöyle sürdürdü:

“Grev yasağı yemeseydik 48 saat sonra yenidoğandaki sıkıntıları göz önüne getirecektik. Bu tempoyla çalışmaya devam edemeyiz dedi buradaki arkadaşlar. Bunu herkes biliyor aslında ama herkes susuyor. Bu şekilde çalıştıklarını ve bu şekilde çalışmak istemediklerini, hata yapacaklarını defalarca dile getirdiler. Sağlık Bakanlığı, müsteşarlık, hastane yönetimi bunu çok iyi biliyor.”

Toplumu sağduyulu olmaya davet eden Özgöçmen, “Sistemi artık sorgulasınlar. Biz onlardan daha fazla bu sistemi reddediyoruz. Sistem sorgulanmazsa, bu bir müddet sonra unutulacak. Söylenecek söz yok. Bunun savunulacak bir tarafı yok. Fakat bu göz göre göre geliyorum diyen bir durumdur. Yukarıdan aşağı herkesin bu konuda ihmali vardır.” diye konuştu.yen

Bu haber toplam 4621 defa okunmuştur