'Tepişme'
“Kamu reformu yapacak hükümeti oluşturabilecek bir Meclis’i seçebilmek için öncelikle Siyasal Partiler Yasası ile Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın yapılması gerekmez mi?” diyor Kültür Dairesi’nin ‘müşavir’ müdürlerinden Derviş Beyit… Ve şu iddiasını ortaya atıyor:
“Bu yasanın değişmesi durumunda Meclis’teki milletvekillerinin dörtte üçü seçilemeyecek…”
Sahi ne oldu yeni yasa !..
En son DP’nin kimi vekilleri karşıydı.
Yoksa herkes mi sarıldı bu yapıya?
***
Salih Öztoprak diyor ki, “Sevgili Cenk, Müşavirlik Yasası konusundaki düşüncelerine katılıyorum. Bu konudaki tepkilerimizi gösterecek etkili bir yöntem önereceğim. İnternette ‘Partim etkili bir şekilde müşavirlik yasasını değiştirmek için uğraş göstermediği takdirde seçimlerde oy kullanmaya gitmeyeceğim’ şeklinde bir imza kampanyası başlatalım.
Benim adımı birinci sıraya koyabilirsin.”
Günün sonun ‘oy verenler’ belirleyecek sonucu, vermeyenler yerine...
Ve kime yarayacak bu protesto…
***
Şu daha etkili olabilir örneğin;
“Müşavirlik Yasası geçene kadar devlete hiçbir ödeme yapmayacağım!..”
***
“Alan memnun, veren memnun; bu nedenle bu yoz sistem bir süre daha devam edecek” diyor Nevzat Adil!..
Doğrusu, ‘itiraf’ etmesek de, birbirini besleyen bir yapı var; sendikalar ile hükümetler, ayrıcalık bekleyen partili sempatizanlar ile konumunu sağlamlaştıran kilit isimler arasında...
Kimi zaman ‘sevişse’, kimi anda ‘tepişse’ de, görülüyor ki farklı aktörler bu ‘zincir’in mutlaka bir yerinde !...
***
Faize Tarazi ‘siyasi iradesizlik’ ve ‘toplumsal bilinç yokluğu’ndan dem vuruyor, Ali Süerdem ‘partili isimleri ödüllendirmek’ ve ‘gücendirmemek’ anlayışının bizi bu duruma getirdiğini anlatıyor…
***
Fark ettiniz mi, biz, aynı meseleler etrafında dönerken duvarlar yıkılıyor dünyada, internet denen bir mucize ortaya çıkıyor, liberal politikalar Avrupa Birliği gibi ‘kocaman’ bir aileyi sarsarken ‘sosyal devlet’in anlamı pekişiyor, telefonların ‘aklı’ bazen insanı bile geçebiliyor!..
Oysa biz…
‘Seksenler’de ne konuşuyorsak, yine ‘dövünüyoruz’ aynı yerde!..
Ve ‘KKTC’ gerçeği, takvim yapraklarımıza eklenen bir fazla ‘resmi tatil’in ötesinde ışık tutmuyor, geleceğe.