“Terkedilmiş yerler, adamızın unutulmuş tarihini, anlatılmamış öykülerini içeriyor...”
Eğer Facebook’ta “Andreas Avraam Photography” sayfasını ziyaret edecek olursanız, oldukça şaşırtıcı bir kolleksiyonla karşı karşıya geleceksiniz. Çünkü Andreas Avraam, adada belki de hiç kimsenin yapmadığı birşeyi yapıyor: Terkedilmiş yerlerin, evlerin, bölgelerin, ara bölgenin fotoğraflarını çekiyor ve bunları olağanüstü fotoğraflarıyla kayda geçiriyor.
Andreas Avraam’ın fotoğraf çalışmalarını epeyi bir zamandır izliyorum, ona bazı sorular yönelttim ve o da bizi kırmayarak yanıtlarını gönderdi... Kıbrıs’ta doğup büyüyen ancak şu anda Londra’da yaşayan Andreas Avraam’la röportajımız şöyle:
“KIBRIS’IN ZENGİN TARİHİ BENİ BÜYÜLEDİ...”
SORU: Andreas Avraam... Bize biraz kendinizden söz edebilir misiniz? Çocukluğunuzdan, nasıl büydüğünüzden, küçükken neler düşlediğinizden...
ANDREAS AVRAAM: Ben Kıbrıs’ta büyüdüm, iyi bir arkadaş çevrem vardı ve her zaman ailemin çevresinde olmaktan zevk alıyordum. Düşlerime gelince, her zaman tarihle ilgiliydi kurduğum düşler, tarih benim tutkumdur, özellikle herhangi tarihi bir film izlemek çok ilgimi çekiyordu... Ancak esas beni büyüleyen, genç bir çocukken, Kıbrıs’ın ne kadar zengin bir tarihi olduğunu kavramamdı, adamızdan farklı imparatorluklar, farklı krallıklar ve tarihi şahsiyetler geçmişti...
“TERKEDİLMİŞ BİNADA ANTİKA EŞYALAR VARDI...”
SORU: Fotoğrafçılığa nasıl ilgi duymaya başladıydınız?
ANDREAS AVRAAM: Bir fotoğraf makinesi satın almıştım, arkadaşlarımla birlikte resim çekmek üzere ve bir gün 15 yaşımdayken pokuldan sonra kentte yürüyordum, yolumu kaybettim ve Larnaka’nın eski bölgelerinde yürümeye başladım, Aylazaro Kilisesi’nin arka sokaklarına dalmıştım, burada çok güzel eski bir binanın yanından geçiyordum, gözucuyla bir pencereden bir odanın birşeylerle dolu olduğunu görmüştüm. Durup baktım, dışarıdan içeriye doğru bakarken, tüm antika şeylerin ve bazı atıl öte berinin terkedilmiş vaziyette içeride çürümekte olduğunu gördüm. Tüm bunlarda büyüleyici birşeyler gördüm ve bir güzellik keşfettim, belki başkaları göremiyordu bunu ancak ben tarihi çok sevdiğim için bu görüntüyü çok ilginç buldum. İşte o an, orada, fotoğraf makinemi çıkarıp bir resim çektim. O andan sonra günler boyunca bu binayı düşünmeye devam ettim, tekrar dönüp tekrar görmeliydim orayı, içeriye de girmek istiyorum ancak bu düşünceyle dehşete kapılıyordum. İkinci kez oraya arkadaşlarımla gittim ancak içeriye girmeye korkuyorduk. Böylece bir başka gün, üçüncü kez oraya gittim ve içeriye girmek için cesaretimi nihayet toplayabildim. İnanılmaz bir duyguydu, bir çeşit arkeolog gibi hissediyordum kendimi, burada yaşamış insanlardan geride kalanları görüyordum, bir televizyon, kitaplar, bir kitap, giysiler gibi... Buranın öyküsü neydi, bunu bilmek istiyordum, burada yaşamış insanlar kimlerdi? Neden burayı terkedip gitmişlerdi? Nasıl insanlardı? Terkedilmiş pek çok yere gittim, tümü de bir gizemle çevrilidir ve bu terkedilmiş yerlerde yaşamış insanları ancak düşleyebilirsiniz... Onlara ait bazı şeylerden elde ettiğim ipuçları, bunu anlamama yardımcı olabilir. Ancak terkedilmiş olan çoğu yer ya doğrudan, ya da dolaylı olarak 1974’teki savaşla ilgilidir ve bunu pek çok yerde, tüm Kıbrıs’ta gördüm.
Henüz 15 yaşındayken bu terkedilmiş binayla bu ilk karşılaşmadan sonra bu konu bende bir tutkuya dönüştü ve o günden bu yana arkadaşlarımla veya fotoğrafçılarla tüm Larnaka’da ve sonra da tüm Kıbrıs’ta terkedilmiş yerlere gidiyoruz...
Aynı zamanda kendi kendime fotoğrafçılığı da öğrendim, tanıdığı bazı fotoğrafçılar da bana yardım etti ve yavaş yavaş fotoğrafçılıkta yeteneklerimi geliştirmeyi başardım, yani mesela çevreyle ilgili yaratıcı olmak, açılarla ilgili deneyler yapmak, daha iyi aletler kullanmak gibi... Son 11 senedir terkedilmiş yerlerin fotoğraflarını çekiyorum ve terkedilmiş konaklardan tutun da terkedilmiş köyleri, mezarlıkları, askeri bölgeleri, hastaneleri, fabrikaları ve daha pek çok şeyi gördüm.
“UNUTULMUŞ TARİHİ GÖRÜRÜM BURALARDA...”
SORU: Neden terkedilmiş yerler üzerinde odaklanıyorsunuz? Bu tip yerler sizde ne tür duygular uyandırıyor?
ANDREAS AVRAAM: “Bir adamın çöpü, ötekinin hazinesidir” derler... Pek çok insan terkedilmiş binalara baktığında, göz tırmalayıcı şeyler görürler ve bunların şiroyla yıkılması gerektiğini düşünürler. Oysa ben bu terkedilmişlikteki güzelliği görürüm, içerdiği anlatılmamış öyküleri, adamız için elzem olan o unutulmuş tarihi görürüm. Fotoğraflarım aracılığıyla adamızın bu unutulmuş tarihini yakalamak için o kadar çok zaman ve çaba harcadım ve bunların öykülerini o kadar çok araştırdım ki, bundan gurur duyuyorum çünkü belki de terkedilmiş yerlere dair bunu yapan tek kişi benim... Ne yazık ki bu tür yerlerin pek çoğu Kıbrıs’ın modernizasyonu ve genel olarak bakımsızlık nedeniyle yok edilmiştir, genel bakımsızlık genelde bu tür yerlerin nihayetinde çökmesine yol açar ve her bir duvar, her bir zemin, her bir çöken dam da tarihin bir parçasının da yitip gitmesi demektir. Fotoğaflarımın pek çoğu ise bu terkedilmiş yerlere dair varolan tek belgedir.
Terkedilmiş yerlere dair karmaşık duygularım vardır. Görsel olarak bunlar biraz ürkütücüdür, sanki de bir filmden çıkmış gibi ancak bazan da buralarda bir tür barışçıl enerji hissederim, özellikle de güzel görüntüler varsa veya kırsal alandaysam herşey sessizdir, bu tamamen yere bağlıdır.
Bazan da bu tür yerlerde örneğin ara bölgeyi ya da Maraş2ı ziyaret ettiğimde, bu yerlerde yaşanmış olanları düşündüğümde, büyük bir üzüntü ve acı duyabilirim... Buralarda ölmüş olanları, yaşamış oldukları acıları düşündüğümde, buraları terkedip bir daha geri dönemediklerini düşündüğümde üzüntü ve acı duyarım... Ancak her zaman heyecan duyarım, ben bir araştırmacıyım ve pek çok büyüleyici, ilginç ve korkutucu şey gördüm, nihai hedefim bu yerleri fotoğraflamak ve dünyayla paylaşmaktır, bu da yapmayı üstlendiğim bir görevdir...
Andreas Avraam'ın BM denetimindeki ara bölgeden bir fotoğrafı...
“BİR KİTAP YAZIYORUM...”
SORU: Geleceğe dair düşleriniz nedir?
ANDREAS AVRAAM: Şu anda içinde fotoğraflarımın da olacağı bir kitap yazıyorum, yakında bu kitabım yayımlanacak ve bu yüzden çok heyecanlıyım. Adayı o kadar çok dolaştım ki, yalnızca 2022 yılında 100’den fazla köyü ziyaret ettim ve aslında araştırabileceğim pek yerin kalmadığı bir noktaya ulaştım Kıbrıs’ta... Bir kez kitabım yayımlandıktan sonra, Kıbrıs’ın dışında da bazı olası yerlerin fotoğraflarını çekme düşüncelerim de vardır ancak bunu daha ileriki dönemde ele alacağım...
Savaşta evini barkını bırakıp gidenlerin geride bıraktığı, zamanda donmuş bir görünüm, Andreas Avraam'ın kamerasına takılmış...
“ARA BÖLGEDE HİSSETTİKLERİM...”
SORU: Lefkoşa’daki Yeşil Hat’tı gezerken neler hissetmiştiniz?
ANDREAS AVRAAM: Bu soruya, bir fotoğrafım için kaleme almış olduğum bir resimaltıyla yanıt vermek istiyorum çünkü ara bölgede hissettiklerimi çok iyi tarif ediyor... Şöyle demiştim bu resimaltında:
“...Dört yıl sonra nihayet Birleşmiş Milletler’le ziyaretimden bu fotoğrafları alabildim. Birleşmiş Milletler askeri personeliyle Lefkoşa Ara Bölgesi’nde devriye gezecekleri gün, bir gazeteci olarak buluştum. Bana eşlik eden üç tane çok deneyimli Birleşmiş Milletler askeriydi – daha önce Afganistan’da cephede ve NATO ile Britanya ordusunun başka askeri operasyonlarında görev yapmışlardı ve 2021’in yazında da benimle birlikte bir barışı koruma görevine çıktılar.
Bir kapıdan geçerek hiç kimseye ait topraklara adımımı atar atmaz, yoğun kent sokaklarının ve çevrenin sesi kesildi, neredeyse ölü bir sessizlikti bu ve çok çarpıcıydı... Sanki bir başka dünyaya adım atmıştım, neredeyse bir ormandaymışım hissi veriyordu... Lefkoşa’nın tam kalbinde onlarca yıldan beridir donmuş ve neredeyse tümüyle doğa tarafından ele geçirilmiş büyük bir terkedilmiş alanı keşfetmek inanılmazdı. Devriye güzergahında solumuzda Türk ordusunun nişangahları görülebiliyordu – bu pozisyonlar, BM denetimi dışındaki bölgede, yeşil hat üzerindeydi, sağ tarafımızda ise aynı şekilde Kıbrıslırum ordusunun pozisyonları vardı, havada gerginlik mevcuttu...”
Andreas Avraam’ın fotoğraflarını Facebook ve İnstagram’da şu andreslerde görebilirsiniz:
Facebook: (Andreas Avraam Photography) - www.facebook.com/profile.php?id=100067620891715
Instagram: (andreasavraam_photography) - www.instagram.com/andreasavraam_photography/?hl=en
Fileleftheros’a göre KŞK Girne bölgesinde toplu mezar arıyor...
“Kayıplar konusu Avrupa Parlamentosu’nda tartışılacak”
Lefkoşa, 26 Kasım 2023 (TAK) Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK), 20 Temmuz 1974’te çıkartma yapılan bölge yakınlarında 70-80 RMMO mensubu kaybın gömülü olduğu iddia edilen bir toplu mezar aramakta olduğu bildirildi.
Fileleftheros, KŞK’nın elinde toplu mezarın, çıkartma bölgesi yakınlarındaki bir okulun ve diğer binaların yanına olduğu, 70-80 kişinin sadece o bölgede çarpışırken ölenler değil Girne bölgesinin çeşitli noktalarından toplanmış “kayıplar” olabileceğine inanıldığını yazdı.
RMMO askerlerine ait cesetlerin toplanıp kamyonlara yüklendikten sonra toplu mezarlara gömüldüğü bilgisinin bu süreci izleyen bir Rum tarafından verildiğini ancak görgü şahidinin, gömü yerinde olmadığı kaydedilen haberde, şu anda gömü yerinin arandığını, zaman içerisinde meydana gelen yapılaşmanın manzarayı 1974 yazına göre oldukça değiştirdiği için sıkıntı yaşandığı kaydedildi.
AVRUPA PARLAMENTOSU’NA ZİYARET...
Alithia ise Rum Meclisi “Kayıplar, Göçmenler ve Mahsurlar” Komitesi’nden 6 kişilik heyetin Avrupa Parlamentosu’nu (AP) ziyaret etmek üzere bugün Brüksel’e gideceğini bildirdi.
Kıbrıslırum heyetin AP siyasi özgürlükler, adalet ve iç konular komitesi toplantısına katılacağını yazan gazete toplantıda, AP’nin Kayıplar Konusu Daimi Raportörü Isabel Santos’un konu hakkındaki çalışma ve faaliyetlerini sunacağı kaydedildi.
Habere göre Kıbrıslırum heyetin Kıbrıs kayıpları ile ilgili durumu izah edeceği toplantıda konu üzerinde tartışma yapılacak. Heyet ayrıca AP’deki siyasi grup temsilcileriyle ikili görüşmeler de gerçekleştirecek.
(TAK Ajansı Rumca Haber Bülteni’nden – 26.11.2023)