1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Terör Günlerinde Felsefe*
Terör Günlerinde Felsefe*

Terör Günlerinde Felsefe*

“Önsöz”de kitabın nasıl ortaya çıktığını anlatan Borradori, daha sonraki “Giriş: Terörizm ve Aydınlanmanın Mirası” adlı bölümde terörizm olgusunu ve bunun aydınlanma ile olan ilişkisini felsefe içerisinden geçerek okuyucuyla paylaşıyor.

A+A-

 


Terör nedir? Terörist kimdir? Bu soruların sorulduğu an itibrarıyla, başka sorular da gündeme geliyor hemen: Kimisi için “terörist” olan(lar), başkaları için “özgürlük savaşçısı” olabiliyor. Bu bile, başlı başına sözcüğün tanımlamaya çalışmanın hiç de sanıldığı kadar kolay olmadığını, olamayacağını gösteriyor.

 

11 Eylül 2001: Bir şekilde, 21. yüzyıl tarihine damga vuran günlerden birisi. Jean Baudrillard’ın deyimiyle “simülakrlar ve simülasyon” çağının önemli gelişmelerinden. “Reality Show”lara aşina televizyon nesilleri olarak, belki de ilk defa gerçekleşmekte olan bir olayı, an be an, canlı yayında izledi bütün dünya. New York’da bulunan Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelen uçağın gökdelene saplandığı an, kameralar tarafından canlı yayında gösterilmekteydi. Neyin gerçek, neyin hipergerçek olduğu tartışmaları kafalarımızı meşgul ederken, daha önemli olan nokta, bu eylem ve sonrasında biz insanları nelerin beklediğiydi... Olayın hemen sonrasında bütün dünya ne diyeceğini bilemez bir haldeyken, bundan sonra nasıl bir dünyada yaşayacağımız tartışmaları gündeme bir anda oturdu. Tıpkı Theodor W. Adorno’nun İkinci Dünya Savaşı sonrası söylediği “Auschwitz'ten sonra şiir yazmak da barbarlıktır” sözü gibi, acaba insane dair hiçbirşey kalmamış, Marshal Berman’ın Karl Marx’dan almış olduğu “Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor” mu demek gerekiyordu?

 

Bu ve buna benzer birçok belirsiz soru kafaları meşgul ederken, 11 Eylül 2001 günü olayları bizzat yaşayan felsefe doçenti Giovanna Borradori, Dünya Ticaret Merkezi’nin küllerinin neredeyse daha yere oturmadığı o kaotik anlarda, o dönemde, belki de yaşayan en önemli filozoflardan iki tanesi olan Jürgen Habermas ve Jacques Derrida ile bu konu üzerine konuşma fikrini geliştirdi. Böylece, kısa bir sure içerisinde, Habermas ve Derrida ile röportaj yapmaya karar veren Borradori, bunu yaparken de, tahmin edileceği gibi, bazı konulara odaklanmak suretiyle, içinde yaşadığımız dünyada felsefenin yerini ve bize neler anlatmaya çalıştığını da anlatmaya çalışıyor bu eserle.

 

“Önsöz”de kitabın nasıl ortaya çıktığını anlatan Borradori, daha sonraki “Giriş: Terörizm ve Aydınlanmanın Mirası” adlı bölümde terörizm olgusunu ve bunun aydınlanma ile olan ilişkisini felsefe içerisinden geçerek okuyucuyla paylaşıyor.

“Köktendincilik ve Terör:  Habermas ile Söyleşi” adlı bölümde ise bir yandan Habermas’ın terror ve terörizm kavramlarını nasıl anladığını okurken, diğer yandan bunların aydınlanma ile olan ilişkileri hakkında ne düşündüğünü de öğrenme fırsatına sahip oluyoruz. Söyleşiden sonraki “Terörizmin Yeniden İnşası” adlı bölümde Borradori konuyu Habermas feslefesi üzerinden biraz daha açıyor.

 

“Otoimmünite: gerçek ve Simgesel İntiharlar – Jacques Derrida ile Söyleşi” adlı bölümde ise Derrida’nın konuyu nasıl irdelediğini kendi ağzından okuma şansı buluyor okur. Bunu yaparken de Heideggerci açıdan da incelemekten geri kalmıyor. Küreselleşme, kozmpolitizm, höşgörü gibi kavramların da bir nevi ne oldukları açımlanıyor, yer yer yapıları sökülüyor...

 

Kitabın son bölümü olan “Terörizmin Yapısökümü” adlı bölümde ise Derrida ile yapılmış olan röportaj yanında, Derrida’nın etik ve siyaset üzerine yazmış olduğu konulara nasıl değindiğini anlatıyor Borradori. Derrida ve Habermas’ın 11 Eylül ve terrör üzerine söylediklerini okurken, akla “öteki’nin filozofu” olarak tanınan Emmanuel Levinas’ın “ötekine karşı ahlâki sorumluluk” duyma düşüncesi geliyor. Şöyle diyor Derrida “ötekiler”den bahsederken:

 

“‘Teröristler’ olarak adlandırılan kimseler, bu bağlamda ‘ötekiler’, ‘Batılılar’ olarak bizlerin hiç anlayamacağı mutlak ötekiler değiller. Onların, uzun sure çeşitli Batılı yollardan, Batılı bir dünyanın kendisi tarafından toplantdığınıi eğitildiğini hatta silahlandırıldığını unutmamalıyız, ki hem eski hem de güncel tarihiyle ‘terörizm’ sözcüğünü, tekniklerini ve politikasını Batı dünyası icat etmiştir.”

 

Sadece 11 Eylül üzerine değil, bağışlama, kozmopolitizm, aydınlanma, başka bir ifadeyle aydınlanma mirasi ve modernism üzerine derin düşünceler içeren ama bu karmaşık konuları günümüzdeki sorunlar çerçevesinde tartıştıran, düşündürten bir çalışma Terör Günlerinde Felsefe.

 

* Giovanna Borradori (haz). Terör Günlerinde Felsefe: Jürgen Habermas ve Jacques Derrida ile Diyaloglar. Çev. Emre Barca. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008.

Bu haber toplam 2623 defa okunmuştur
Gaile 397. Sayısı

Gaile 397. Sayısı