TERZİ
Böyle iş mi olur?
Kumaş benim…
Vücut benim…
Keyif benim…
Ama elbiseyi kendi bildiği, istediği gibi dikiyor!
‘Hop’ diyorum, meram anlamıyor.
‘Dur’ desem, durmuyor.
Takmış kafasına, vücuduma uymayan bir ucube yaratacak.
Pantolonun bacakları daracık, paçalar üç urup.
Ceketin kolları upuzun, yenleri parmak uçlarımı aşıyor.
Bel kısmı tam fecaat: Şalvar kadar bol.
Boğazımı sıkıyor yukarısı, düdük gibi adeta…
‘Olmaz bu elbise bana’ diyorum, duymuyor!
* * *
Duymaz o…
Bildiği gibi diker elbiseyi.
100 kiloymuşsun sen, umursamaz.
Elbiseyi dikecek, sonra seni 75’e indirecek.
Boyun mı kısa?
Mesele yok. 1.90’lık adama uygun pantolon biçer, diker. Bacaklarını uzatmak lazımsa, uzatılacak diye hesap yapar.
Belin zayıf mı?
No problem. Yersin, kilolanır yağ bağlarsın, ‘şıp’ diye uyar o zaman.
Bağırıp çağırmak fayda etmez.
Dediği dedik, diktiği diktik!
* * *
“Böyle ‘terzi’ mi olur” diyeceksiniz…
Olur tabii…
Çaresizseniz…
Kendinizi tamamen teslim etmişseniz…
Hazırlopa alıştırılmışsanız.
Ağzınızdaki lokma başkasının armağanıysa…
Göbek kordonunuz kesilmemişse…
Bağlıysanız…
Günde 24 defa size ‘diyet’ hatırlatılıyorsa…
Gidecek başka kapınız yoksa…
Böyle olur işte!
Birisi biçer donunuzu, sonra diker de.
Ve zorla geçirirler üstünüze…
* * *
Bitmedi ama…
O biçimsiz, benim vücuduma uymayan, bana zorla giydirilmek istenen elbise için neler neler söylüyorlar kimileri!..
“Ooo” dedi birisi mesela, “Maşallah, tam üstüne oturmuş.”
Şaka değil. İnanarak söylediği belli… Yok. ‘İnanır gibi’ yaparak…
Benim gibi üç kişi sığar çünkü bu ‘terzi’nin biçtiği donun içine!..
Ama onun öyle söylemesi icap ediyor tabii…
Benim terzi onun ‘abisi’ oluyor çünkü!..
‘Abisi’ kızmasın diye.
‘Abisi’nin gözüne girsin diye…
Şimdi söyleyin bana…
Kime kızayım ben en fazla?
Terziye mi?
‘Abi abi’ diye yalakalık yapanlara mı?
Yoksa kendime mi?