Testi!..
‘Seçim değerlendirmelerim’ için birisi, ‘iş işten geçince yazmak, neye yarar’ demişti...
Bu yazı, Şubat 2013’te yazıldı...
Balın...
Balığın...
Ve hatta ‘40 sene hatırı olur’ deseler de kahvenin...
İlginçtir suyun....
Ve mutlaka ilacın “son kullanım tarihi” var...
Niye “siyasetçinin” yok !..
***
Meclis’te ANAYASA değişiklik önerileri gündeme geliyor ya...
Siyasi partiler yasası...
Seçim yasası falan...
Kolay kolay değişmiyor...
Meclis’te değişiklik zor, anladık...
Peki, partiler, kendisi niye yapamıyor?..
Siyasi partilerin kendi içerisinde, niye bir “sınır” gelmiyor “görevlere”...
Mesela Başkanlık, iki dönem, yetmez mi?
Üçüncüsü şart mı?
Belediye başkanlığı “seçildikçe oturulması gereken” bir koltuk mu?
“Evladiyelik” mi bu işler...
İlkeler ve hizmet mi önde olması gereken yoksa “kişilerin seçilmesi” mi mutlaka...
Bu kadar mı “kıt”, bu ülkenin bilgili, görgülü, yaratıcı insanı....
***
Siyaset bir anlamda “mesleğe” dönüşünce, bu kez ilişkiler farklılaşıyor...
“Seçilme” kaygısı önüne geçiyor...
“Değerler” azalıyor...
“Alt etme” kültürü, adeta bir “öne çıkma” aracı olarak kullanılıyor...
Hekimin hâkimin elektrikçinin berberin “emeklisi” oluyor da siyasetçinin olamıyor...
“Her yol mubah”a dönüşüyor “seçilebilmek” hedefi...
Ne olursa olsun, siyasette elde ettiği konumu kaybetmemek içim yaratmadık kirlilik bırakmıyor kimileri...
***
O halde “son kullanma tarihi” olmalı, siyasetçinin de...
Meclis’te başarılamazsa bu...
Siyasi partiler, kendi içinde başarabilmeli...
Yenilenmenin, gençleşmenin, yozlaşmayı önlemenin önü açılmalı...
Bir sınırı olmalı mutlaka...
Samimiyet varsa, böyle olmalı...
“Biz koltuk meraklısı değiliz” diyorlarsa böyle yapılmalı...
***
Aynası iştir kişinin...
“Laf”a bakılmaz, derler...
Demesine derler de...
‘Laf’ta kalır genelde...
“Su testisi su yolunda kırılınca” akıllar gelir yerine...