The End
Kıbrıs masalının sonu geldi galiba..İki Toplumlu Birleşik Kıbrıs’tan söz ediyorum. Filistin meselesi nasıl hallolmuyorsa Kıbrıs da öyle olacak..
Çözüm isteyen uluslararası kuruluşlar BM, AB girişimleri arzusu da bu sorunları çözmeye yetmiyorsa milliyetçilik nedeniyle bölünen Kıbrıs adası nasıl birleşebilir? Elleri kolları bağlı büyük kurumların. Onlar, bir sürü insanın mevki ve refah kapısı oldu. Bildirilerle görüş bildirirler, o kadar..
2004’te AB Kıbrıs’ın bütününü(coğrafi olarak) üye yapmıştı. “Muktesebat kuzeyde uygulanmıyormuş”. Ne güzel bir çözüm! Yüz sene bugünkü durum kalsa AB’nin Kıbrıs’taki varlığı böyle tanımlanacak herhalde!.
Kıbrıs’taki iki toplumun 1974’ten günümüze yaşadığı bölünmüşlüğün zamanla yarattığı sosyolojik yapılarına bakalım. Bunca yılda, toplumların aynı kalacağını varsaymak akla uygun değildir. 74’te yaşanan bölünmüşlüğün travması az çok atlatıldı. İki tarafta da başka bir yaşam sürülüyor. Güney daha medeni, kuzey daha geri kalmış. Bütün dünyada olduğu gibi başka ve yeni bir medeniyet, insanıyla, yaşam tarzı ile toplumları da etkilemiştir. 74’ten bugüne kaç nesil gelmiş ve Kıbrıs sorununun de-facto durumunu içselleştirmiş. Bu sorunu birebir yaşayanlar dünyadan göçmüş veya göçmek üzere..Ancak aranan çözüm formülleri eski kuşakların anlaşmaz teorileri üzerine kurulmuş. Beğenme beğenmeme meselesi değil, sosyolojiye aykırı bir durumdan söz ediyoruz.
Rum toplumuna bakarsak; AB üyesi, bağımsız ülke ve devlet olarak kalacakları malum..Yunanistan’a ilhak sorunlarını çoktan aştılar.
Türk toplumuna gelince..43 yıl içinde Kıbrıs’ın bütünlüğünden uzaklaşarak Türkiye’nin ismi konmuş ya da konmamış vilayeti haline geldi. Sosyal, siyasi ve kültürel yapısı çok farklılaştı. Yeni nesiller KKTC’yi içselleştirdi ki Kıbrıs’ın güneyi ile çok zayıf bağlantıları var. Kuzeyin nüfus üstünlüğü, Türkiye’den buraya göçen veya göçmeyen yeni KKTC vatandaşlarının eline geçti. Kıbrıs kültürünü taşıyan ve adanın birleşmesi çözümünden yana olanlar azınlığa düştü. Kuzey Kıbrıs’ın Türkiyeye ilhakı yönünde referanduma başvurulsa onay alacağı kesin.
Mevcut durumda geçen hafta ortaya atılan “kadife ayrılık”, “anlaşmalı boşanma” önerilerinin kabul görmesi uzak ihtimal. Çünkü bu çözüm modellerini Türkiye’nin kabul edeceği beklenmemeli. Böylesi bir çözümün bir “anlaşma” ile yapılması gerekir. Rum malları için tazminat ödeme ve belli miktarda toprak vermeden, “anlaşmalı ayrılık” olması zor. Türkiye’nin mali yükümlülük altına girmesi uzak ihtimal. Diğer yandan Türkiye Kıbrıs’ın bütünü üzerinde söz sahibi stratejisini gütmektedir.
Sonuç olarak Kıbrıs’ın kuzeyi adı konmasa, resmen ilan edilmese de Türkiye’nin bir vilayeti olmuştur..Bu gerçeği değiştirmek, 43 yıl içinde kurulan yeni bir düzeni ve toplum modelini görmezden gelemeyiz. Toplum mühendisliği denen şey budur.
Maalesef Kıbrıs filminin sonu böyle bitiyor..