“Ticari hayat Covid-19 öncesi ve sonrası olarak ayrılacak!”
İş dünyasının önde gelen isimleri ile ekonomi uzmanlarına bundan sonraki süreçte nelerin değişeceğini sorduk
“TC’de 2002 yılında olan devalüasyon ile bankalar-hükümet-özel sektör ile bir araya gelerek banka faizlerinin birçoğu silinmişti. Buna İstanbul Yaklaşımı denmişti. Şimdi de bizim bir Kıbrıs yaklaşımına ihtiyacımız var.”
Fehime ALASYA
Kriz sonrası ne olacak? Ekonomi uzmanları “öz kaynaklar bu krizin aşılmasında yetersiz kalır” görüşünü paylaşıyor. Ülke ekonomisinin geleceğiyle ilgili kapsamlı bir planın ortaya konması gereğine işaret eden uzmanlar, özellikle de “işsizliğe” dikkat çekiyor.
İş dünyasının önde gelen isimleri ile ekonomi uzmanlarına bundan sonraki süreçte nelerin değişeceğini sorduk.
Türkiye ve Avrupa Birliği’nden dış mali destek talep edilmesi gerektiğini kaydeden uzmanlar, bunun iç piyasadaki önemine değindi.
Uzmanlar neler söyledi?
- “Türkiye ve Avrupa Birliği’nden dış mali destek talep ve temin edilmesi…”
- “Yerel kaynakların etkili şekilde kullanılması…”
- “Her şeyden önce salgınla mücadele için sağlık alt yapısının güçlendirilmesi…”
- “Devlete olan yükümlülüklerin bir dönemlik ertelemeye gidilmesi…”
- “Sosyal Güvenlik Fonları devreye konularak, çalışan veya işletmelere destek verilmesi…”
- “Piyasadaki nakit akışını etkilemeyecek şekilde çek takası düzenlenmesi…”
- “Turizm için ivedi tedbir alınması ve yeni dönem tanıtımının planlanması…”
- “İvedi olarak online eğitime geçiş yapılması, üniversitelerin korunması…”
- “İşsizlik Tazminatı Fonunun güçlendirilmesi ve özel sektöre maaş desteği verilmesi”
- “Çeklerin, borç ve kredi taksitlerinin faiz desteği ile ödeme tarihlerinin ötelenmesi…”
- “Şirketlerin kurumlar vergisi ve gelir vergisi ödemelerinin ötelenmesi…”
Ekonomist, DAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Besim:
“Turizm ve üniversitelerin durumu beni çok korkutuyor. Gelirlerimiz çok azalacak. Ekonomik büyüme eksilere düşecek”
“İlk aşamada bu tedbirleri ivedi, kısa vade orta vade veya uzun vade olarak üç aşamalı şekilde düşünmeliyiz. İvedi olarak alınması gereken tedbirler arasında ilk konu ülkedeki üretim veya tedarik zincirinin, hammaddeden imalatçıya, dağıtıcıdan perakendeciye ve sonunda da tüketiciye kadar olan zincirin bozulmaması için tedbir alınmalı. Burada en önemli hususu gıda, ilaç, temizlik malzemeleri ve barınmadaki temel ihtiyaçların bu zincirde nasıl karşılanacağı düşünülmeli. Bu zincirin sekteye uğraması sorun çıkacak anlamına geliyor.
Bu zinciri gözden geçirip tedbir almak gerekir. Bunlar kesinleşince kapalı kalan işletmelerin gelirleri azalacağından, nakit akışındaki gerileme, şirket yükümlülükleri ve ödemeler konusunda devlete olan yükümlülüklerin bir dönemlik ertelemeye gidilmesi gerek. Bu sosyal güvenlik fonlarının devreye girerek, çalışan veya işletmelere destek verilmesi gerek. İnsanların bu sayede gelirlerinde fazla gerileme olmamalı. Bu talebin azalması, ekonomideki büyümenin şiddetli bir şekilde gerilemesine neden olur. Devlet bünyesindeki çeşitli gelirler kullanılmalı. Piyasadaki nakit akışını etkilemeyecek şekilde çek takası düzenlenmesi gerek.
Turizm şimdi tamamen duracak, bunun için de tedbir almak gerek. Akabinde canlandırılması gerek. İvedi olarak üniversite öğrencilerini kaybetmemek için uzaktan, online eğitime geçiş gibi başlayıcılığı olmalı. Üniversitelerin öğrencileriyle iletişimlerini sürdürmeli.
Kıbrıs’ı nasıl bir süreç bekliyor konusunda çok olumsuz düşünüyorum. Turizm ve üniversitelerin durumu beni çok korkutuyor. Gelirlerimiz çok azalacak. Ekonomik büyüme eksilere düşecek. Zor bir süreçle karşı karşıyayız.”
CTP Milletvekili ve Ticaret Odası eski Başkanı Fikri Toros:
“Gayri safi milli hasılamızda çok ciddi bir azalma ön görmekteyim. Ülkemiz buna hazırlanmalıdır”
“Birinci önceliğimiz hane halkının satın alma gücünü ve şirketlerin finansal sağlığını korumaya yönelik olmalı. İkinci önceliğimiz ise işini kaybetme riski ile karşı karşıya kalacak olan veya ödeneksiz izne çıkarılmaları durumunda bununla ilgili işsizlik tazminatı fonunun güçlendirilmesi ve işveren vasıtasıyla özel sektör çalışanlarının maaşlarına destek verilmesi gerekir. Böylece işini kaybetme riski veya ödeneksiz izne çıkarılması riski asgariye indirilir ve çalışanların yaşam kalitesi ve satın alma gücü korunmuş olur. Bir diğer konu da işletmelerin finansal sağlığı elbette… 2 hafta belki daha fazla kapalı kalacaklar. Tüm ticari ve ekonomik faaliyetler durdu. Vergi, sigorta, kredi ödemeleri zorlanacak. Bunların telafisi için borç ve kredi taksitlerinin faiz desteği ile ödeme tarihlerinin ötelenmesi gerekmektedir. Ayrıca şirketlerin kurumlar vergisi ve gelir vergisi ödemelerinin ötelenmesi gerekmektedir. Tüm bunlar, kapatma kararı doğrultusunda medyana gelen iş kayıpları nedeniyle işletmelerin finansal zorluğa girmesi hata kalıcı finansal zararlara uğramasını önleyecektir. Kamu maliyesi ise elbette bu kapanma kararı nedeniyle ve lokomotif sektörlerimiz olan turizm, yüksek öğretim ve gayrimenkul sektörlerinin durağan olmasından dolayı hayli düşmüş durumdadır. Bununla birlikte tahsilat yapma zorlaşmıştır. Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi kamu maliyesinin iş kaynaklı mali desteği gerekmektedir. Bunun için Türkiye ve Avrupa Birliği’nden dış mali destek talep ve temin etmek zorundayız. Bu temin edilecek dış desteğe ilaveten yerel kaynaklarımızın da daha etkili şekilde kullanılması kaçınılmazdır.
“Gayri safi milli hasılamızda çok ciddi bir azalma ön görmekteyim”
“Bu virüsün ülkemizde ne kadar yayılacağı ve ne kadar süre ülkemizi etkisi altında tutacağı şu anda bir bilinmezdir. Diğer Avrupa ülkelerine baktığımız zaman hızla yayılan virüsün, önümüzdeki aylarda da devam edeceğini üzülerek takip ediyoruz. Eğer bu yayılma ülkemize de sirayet ederse başta sağlık olmak üzere sosyal ve ekonomik yaşamımıza da getireceği olumsuz etkiler devam edecektir. Unutulmamalıdır ki burası tipik bir ada ekonomisine sahiptir ve gayri safi milli hasılamızın yaklaşık %70’i turizm ve yükseköğretim gibi sektörlerden oluşmaktadır. Virüsün yayılmasını önlemek için alınan tedbirlerde ülkemize gelen yabancıların, her şekilde gelişi durdurulmuştur. Dolayısıyla gayri safi milli hasılamızda çok ciddi bir azalma ön görmekteyim. Ülkemiz buna hazırlanmalıdır. Bu öngörüler çerçevesinde ülkemizin yerli piyasası ve yerli kaynakları elbette yetersiz kalacaktır. Burada yapılması gereken, hem hane halkı, hem devlet, hem de işletmelerin bir kemer sıkma konumuna girmesi ve direncini korumak olmalıdır.”
Ekonomist Erdal Güryay:
“Çok ciddi oranda işsizlik sorunu doğacak, bununla ilgili ciddi adımlar atılmalı”
“Tüm ülkeler bu salgından dolayı duraksayan ekonomisini canlandırmak için çabalıyor. Bankalar, maliye bakanlığı politikalarıyla küçük işletmelere destekler açıklanıyor, devlet talebi canlandırmak için belli oranlara indirimlere gidiyor. Dünya bunları yapıyor, bizim de bunlar haricinde yapabileceğimiz başka bir şey yok. Hangi sektörlerin krizden ne oranda etkileneceği öngörüsünü yapmak çok önemlidir. Bu sektörlerin yaratacağı sorunların hangi adımlarla üstesinden gelineceğini saptamak da gerekiyor. Çok ciddi oranda işsizlik sorunu doğacak, bununla ilgili ciddi adımlar atılmalı. Turizm sektörü hem besleniyor, hem besliyor, bu konuda risk planı hemen yapılmalı.
Merkez Bankası bazı adımlar attı, 3 aylık bir nefes alma ortaya koydu ama bu sıkıntılar esas 3 ay sonra başlayacak. Bunları düşünmeli. Tüm bunlar için bulunması gereken maddi kaynaklar düşünülmeli.
Bu kriz döneminde iktidarın gelirleri de azalacak ve kaynak bulması çok zor olacak. Ya bir yerden kredi alınır ya da yardım ve hibe ile bunu yaratırsınız. Kredi olanağımız sadece Türkiye’dir, hibe ve yardım konusunda da yine tek yolumuz Türkiye’dir. İç kaynakta ise ülkedeki ekonomik durumu iyi olan iş insanlarımızın artık elini taşın altına koyması gerek. Ciddi servet biriktirenlerden bir miktar para toplanmalı. Geleceğe yönelik ümitli bakmak çok mümkün değil. Salgınla ilgili iktidarın attığı adımlar bence çok normal ama ekonomi ile ilgili kapsamlı bir plan program duyamadık, bunun ivedi olarak ciddi şekilde oluşması gerek yoksa altından kalkamayacağımız bir pozisyona gireriz.”
İş adamı- Dağlı Sigorta Direktörü Ersan Dağlı:
“Artık yeni bir dünya oluşacak. Ticari yaşam da Covid 19 öncesi ve sonrası diye şekillenecek”
“Tüm sektörler olarak bu süreçten nasıl çıkılacağı konusunu konuşuyoruz. Çeşitli öneriler konuşuluyor. Kısa vadede önümüzü göremiyoruz. Başta turizm sektörü olmak üzere eğitim ve üretim bundan çok ciddi etkilenecek. Kapıların kapalı kalması, Avrupa’dan ülkemize her anlamda para akışı uzun bir süre duracak. Birçok sektörde beklenen ivme aşağıya inecek, bu anlamda devlet gelirleri de düşecek. Sigortacılık sektöründe de kan kaybı, tahsilat sorunu etkisini hissettirecek. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. Sigorta sektörünün finansal krizden etkilenmemesi gerekir. Bu senaryoların önceden yapılması şart... Deprem, doğal afet ve salgın hastalıklar önceden öngörülmesi gereken olaylardır ve bu sektörler bunun için öz kaynak ve parasal güçte olması gerekir. Bence en önemli birinci adım ülkeye sıcak para akışı sağlayabilmek. Başta TC’den olmak üzere AB ile temas şart, ülkeye sıcak para girmezse bu ekonomik kriz süresi daha da uzayacak. Para olmadan hiçbir sektöre talep olmayacak. Ülkede sıcak paraya ihtiyaç var. Dünya ülkelerinde belli ekonomik paketler açıklanıyor, rakamlar veriliyor. Bu toplum kendi imkânlarıyla ayakta kalamaz. İkinci önerim ise devletin bazı gelirlerinden fedakarlık yapmasıdır. Özellikle küçük işletmeler desteklenmeli, iş gücü kayıpları olabilir, işsizlik patlayabilir. Bu alanlarda da para akışı şart... Çok acil sıcak para bulunması gerek.
Burada Cumhurbaşkanı’na çok önemli görev düşüyor, güney yönetimi ile acilen birleşim sağlanmalı, dünya ile olan ilişkilerin, Türkiye ile olan ilişkilerin bir an önce iyileştirilip ülkeye para akışı sağlanması gerek.
“Yeni bir hayat, yeni bir dünyaya uyanmış bulunuyoruz”
“Temassız bir dönem başlıyor, artık eski alışkanlıklar kalmayacak. Dijital bir dönem başlıyor. Taksiler bile işleyiş şeklini değiştirmesi gerekecek. Artık yeni bir dünya oluşacak. Ticari yaşamda Covid 19 öncesi ve sonrası diye şekillenecek. Bu bir işsizliğe de neden olacak ama buna hazırlıklı olmalıyız. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ticari hayatın tüm mekanizmaları değişecek. Her işlem cep telefonları, internet üzerinden olacak. Bu işsizliği körükleyecek ama gelişim bu yönde olacak. Yeni bir hayat, yeni bir dünyaya uyanmış bulunuyoruz.
Herkes evde film izlemesin, kendi işinin geleceğini de düşünsün. Hepimiz yeni bir dünyaya hazırlanmalıyız.”
İş adamı Günay Çerkez:
“Önce sağlık altyapısı güçlendirilmeli, sonra kamu ve özelde çalışanların gelirleri güvenceye alınmalıdır”
“Devlet bütçesi yıllardır eksidedir, alabileceğimiz tedbirlerimiz de maalesef sınırlıdır. Her şeyden önce salgınla mücadele için sağlık alt yapısı güçlendirilmeli. Ardından öncelikle kamu ve özel çalışanlarının gelirlerinin devam etmesini sağlanmalı.
Çalışanlar, tam maaş olmasa dahi ödenebilmelidir. Ekonomiye kısıtlı da olsa kaynak pompalamaya devam edilmeli yoksa çark durur ve neticeleri çok ağır olur. Bir de artık özel sektörü daha fazla dikkate alarak üretimi arttırmalıyız. Örneğin gıda, hijyen gibi sektörlerde mutlaka daha iyi işleyiş şart. Ülkemizdeki yerli üretimi mümkün olduğunca desteklenmeli. Öncelikle var olan sistemde hükümetin nasıl kaynak yaratacağıdır. Ekonomi Bakanlığı’nın bu durumda bir kaynak yaratması gerek, bankaların biraz cömert olması gerek. TC’de 2002 yılında olan devalüasyon ile bankalar-hükümet-özel sektör ile bir araya gelerek banka faizlerinin birçoğu silinmişti. Buna İstanbul Yaklaşımı denmişti. Şimdi de bizim bir Kıbrıs yaklaşımına ihtiyacımız var. Bunu bizim bankalarımız da yapacak güce sahip. İlk etapta bankalar, ardından ülkedeki iş adamları ve birçok sektör elini taşın altına koymalı. Bunun örnekleri güneyde de yaşanmıştı. Gün ülkeyi kurtarma günüdür. Geleceğimiz çok da iç açıcı değil, tüm hesaplar teker teker analiz yapılmalı. Bizim borçlanmaya gitmemiz sadece TC’den olabilir.”
“İnsanlığın sürmesi için ülkeler arası birliktelik şart”
“Değişecek olan birtakım şeyler olacak. Bu olaylar bize gösteriyor ki artık dünya tektir. Çin’de Ocak ayında başlayan bu salgın, üç ayda dünyanın 150 ülkesine yayıldı. Artık dünyada tek başımıza hareket edemeyeceğimizi gösteriyor. Avustralya’daki yangından da buzluların erimesinden de, Çin’deki salgından da tüm dünya etkileniyor. İnsanlığın sürmesi için ülkeler arası birliktelik şart. Daha birlik beraberlik ve doğru yönetime odaklanmalıyız.”