TIME IS OVER
Bakanlar Kurulu’nun 11 kişilik heyeti…
Yarın sabah saat 6.00’da uyanacaksınız.
Hazırlandıktan, kahvaltı yaptıktan sonra dışarıya çıkacaksınız.
Ve gökyüzüne bakacaksınız.
Hava nasıl diye…
Aydınlanmış mı, göz gözü görüyor mu diye…
Yağmur var mı, soğuk mu diye…
Etraf çamur mu, sular birikmiş mi diye…
Ve bastığınız yeri gözünüz görüyor mu diye…
Öyle süper lüks Mercedes’inize binmek yok bu defa…
Şoförünüz de olmayacak çantanızı, eşyalarınızı taşıyacak.
Tabana kuvvet!
Yürüyeceksiniz yolda…
Olmayan kaldırımda…
Çamur sıçratacak üstünüze geçen otomobil.
Ürpereceksiniz soğuktan!
Durakta bekleyeceksiniz servisi, gelsin de binesiniz diye…
Zor mu geldi?
Hangisi?
Beklemek mi, yoksa soğukta beklemek mi?
Yoksa hem beklemek hem soğukta beklemek, hem de soğuk ve zifiri karanlıkta beklemek mi?
Demek hepsi…
Vah vah…
***
Bakanlar Kurulu’nun 11 kişilik heyeti…
Siz saatleri değiştirmediniz, ama sorun değil.
Süre doldu.
Yolun sonu göründü.
Ankara’nın gözüne şirin görünmek sevdası size tahmininizden de pahalıya patladı.
Halktan tamamen koptunuz.
İnsan içine çıkacak haliniz, yüzünüz kalmadı.
Çünkü –size oy verenler dahil- herkesi perişan ettiniz.
Suudi saati ısrarınızdan dolayı insanları canlarından bezdirdiniz.
Bir günlüğüne de olsa, sabahın kör karanlığında insanların, çocukların neler yaşadığını yerinde görseniz, onların yaşadığını tatsanız, belki insanlık duygularınız canlanır.
Yoksa hiç mi kalmadı?
Makam merakından ve Ankara yalakalığından vicdanınızı da mı yitirdiniz?
***
Time is over!
Süreniz doldu.
Muhalefet biraz yüklense, bir hafta dayanamazsınız orada…
Bıraktım memleketin diğer sorunlarını…
Peşkeş çekilen devlet arazilerini, deniz sahillerini…
DAÜ’deki partizanlığı…
Ekonomideki çöküşü ve sizin seyirden öteye kılınızı kıpırdatmayışınızı…
Bunları geçtim.
Ama Suudi saatiniz doldu.
Siyaset nezdinde değil sadece…
Toplum nazarında esas…
Yani kamu vicdanında…
Orada bittiyseniz, bittiniz demektir.
Geçmiş olsun!