1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Tın tın kaynak
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Tın tın kaynak

A+A-

 

Erken seçim gündeme geldi oturdu. CTP erken seçim istedi, Genel Başkan Tufan Erhürman çağrı yaptı, UBP Genel Başkanı ve Başbakan Hüseyin Özgürgün de “siz bir tarih söyleyin” dedi… Erhürman da yılbaşından sonraki ilk haftanın uygun olacağını ve 7 Ocak tarihinde yapılmasını istedi.

Özgürgün bu tarihi gördü ve “hayırlısı olsun” dedi.

Oysa ki daha önce de CTP erken seçim istemiş ama “belirleyin, getirin imzalayalım” diyen Özgürgün o öneriyi imzalamamıştı. 2 Temmuz için de CTP’nin erken seçim önerisi olduğunu hatırlıyorum çünkü…

Bu kez de henüz daha imzalanmadı, meclisten geçmedi ama azınlık hükümetinin büyük ortağının Genel Başkanı, CTP’nin 7 Ocak önerisine “hayırlısı olsun” dedi.

Küçük ortak Serdar Denktaş ise ortağı Hüseyin Özgürgün’ün ve CTP Başkanı Tufan Erhürman’ın seçim tarihi konusunda ‘sorumsuz’ davrandıklarını ama bu kez erteleme girişiminde bulunmayacaklarını söyledi ve “seçim kaçınılmaz” dedi.

Karşı çıksa da ortağını yanına çekememesi durumunda zaten mecliste UBP ve CTP’nin çoğunluğu olduğundan belirlenecek seçim tarihinin geçmesinin de ‘kaçınılmaz’ olduğunu biliyor Serdar Denktaş.

Belki 7 Ocak değil de bir-iki hafta ertelemeyle bu erken seçimin yapılacağı kesin gibi artık…

*  *  *

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün, CTP’nin bu defaki erken seçim çağrısını da yanıtsız bırakması veya geçen defaki gibi imzalamayarak geçersiz kılması beklenebilirdi ama öyle olmadı ve “halkımıza hayırlı olsun” dedi.

Serdar Denktaş’ın da itiraz eder gibi görünerek “erteleme girişiminde bulunmayacağız” demesi bana artık ‘kaynakların’ tükendiği mesajını verdi.

Şimdiye kadar dağıtabilecekleri, seçmeni istedikleri gibi yönlendirebilecekleri belirli kaynaklar vardı. Gelen paralar, dağıtılan mevkiler ve de araziler, arsalar… Krediler, başka olanaklar…

Artık kaynak bitti. Paralar artık eskisi gibi gelmiyor… Her kuruşun hesabı soruluyor… Arada askerin elindeki araziler devreye girse de bol bol dağıtılabilen eski araziler yok. Krediler peki!.. Artık bankalar da yerli de olsalar başka yerlerden yönetildiği için, başka yerlerin kurallarıyla çalışılabildiği için onlar da eskisi gibi kullandırılamıyor…

E ne kaldı! Gidelim erken seçime ne olursa olsun. “Kaynak yoksa biz de yokuz zaten” dendi ve erken seçim kapısı aralandı hatta açıldı.

*  *  *

Şimdi yine başlayacak vaatler… Köy köy, ilçe ilçe gezilecek ve eskiden olduğu gibi bir sürü vaat verilecek ama bu kez o vaatlerin içinde kocaman bir boşluk olacak. Gerçi her zaman boştu ama kıyıdan köşede gene de o vaatleri gerçekleştirebilmek için birkaç kırıntı bulunurdu. Artık onlar da kalmadı. Bu kez yine verilecek vaatler seçimi alabilmek için ama kazanın/kaynağın içi tın tın ediyor artık.


 


Garezi mi vardı ne!

tayf-011.jpg

Okullarımızda su depolarında koli basili bulundu ve önlemler alındı. Koli basili tahlilini Sağlık Bakanlığı yaptı ve 40 okulun 42 deposu temizlendi, klorlandı. Tamam da Sağlık Bakanlığı bu tahlili neden okulların açılmasının ardından yaptı? Neden okullar açılmadan önce böyle bir faaliyete girmedi? Müsteşar Kemal Deniz Dana, bu tahlil sonuçlarını açıklarken ve okul müdürleriyle okul aile birliklerine saldırırken sanki içinde bir şeyler varmış da bunu şimdi bu fırsat boşaltıyormuş gibi yaptı! Su şebekelerinde hiç sorun bulmadı Dana, koli basilinin üremesinin en büyük nedeninin kirlilik olduğunu söyledi. Evet, doğru da şebeke suyunun depolandığı ve geldiği boruların temiz olduğunun garantisini de veremez herhalde… Öyle olsaydı evlerimizde akan çeşmelerimizden çekinmeden su içebiliyor olmamız gerekirdi. Teknelerimizin altına tonlarca para verip arıtma kurdurmaz veya her gün damacanalarca su almamız gerekmezdi. Yıkanırken bile şüphe duyduğumuz şebeke suyunu saf diye gösterip de bütün suçu okul idarelerine atmak da dediğim gibi sanki öğretmenlik yıllarından bir garezi varmış da şimdi bunun acısını çıkarıyormuş gibi geldi bana Müsteşar Dana’nın açıklamaları…

 


 

Görüş açıklamak…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Saray’da görüşülecek bir şey kalmadığı! için gezmeye başladı. Meclise gitti, “saatleri yaz saati uygulamasına geçirin” dedi, Mahkemelere gitti, “henüz bağımsız mahkemelerimiz var” dedi, mesaj vermek istedi. Tabii Akıncı istedi diye hükümet yaz saati uygulamasına geçebilir mi bilmiyoruz ama en yukarıdaki bir kurumun başındakinin de iç siyasetle ilgili bir şeyler söylemesi önemli.

 


 

Elde sadece ‘vatandaşlık’ var

Sayın Akıncı Merkez Bankası hakkında da konuştu ve “artık Merkez Bankası Başkanlığı’nın KKTC vatandaşına verilmesi gerek” dedi. Dikkatinizi çekerim; Kıbrıslı Türk demedi, KKTC vatandaşı dedi. E çok kolay sayın Akıncı. Oturur Bakanlar Kurulu yarın, istediği kişiye vatandaşlığı verir. Zaten elinde bir o kaldı, onun için de erken seçime gidiyor ya zaten…

 


 

Gittiğinde ağlarsın, şarkılarda, filmlerde, ona-buna, her şeye ağlarsın. Aklın başına gelince de boşa harcadığın zamana ağlarsın.

Bukowski

 

 

 

Bu yazı toplam 2517 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar