TIP-İŞ Başkanı Dr. Mustafa Taşçıoğlu: “Sevklere para var, ilaca yok”
“Özel hastane sevklerine milyonlar ödeniyor. Kamu hastanelerinin ise alet, ilaç, malzeme ve personel ihtiyacı ötelendi, öteleniyor.’’
“Tüm dünyada Covid-19 Pandemisi döneminde sağlık çalışanları el üstünde tutularak ek ödeneklerle desteklenirken, ülkemizde nöbet ücretleri geciktirildi, ödenmedi, ödenmiyor.”
“Kamu sağlık çalışanlarının geriye dönük, ödenmemiş, 5 aylık gecikmiş nöbet ücreti alacağı var.”
“4’lü hükümet döneminde 45\2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nı yasallaştırma şansımız oldu. İşte bu yasal dayanak sayesinde bazı işler yürütüldü.”
“Bazıları aşıları içeriği belirlenmeyen sıvı olarak tanımlıyor. Peki, kullandıkları deterjanların içeriklerini biliyorlar mı? Kullandıkları sıvı yağlardaki içeriği biliyorlar mı? Aşı karşıtlığı bilimsel verilere dayanmayan mesnetsiz bir durumdur.”
"Geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü ve FDA de 5 yaşına kadar olan çocukların aşılanmalarına onay verdi. Umarım Sağlık Bakanlığı hızlı davranarak pediatrik popülasyonun da aşılanmasını sağlayarak salgının kontrol altına alınmasını sağlar.”
Fayka ARSEVEN KİŞİ
Tıp-İş Başkanı Dr. Mustafa Taşçıoğlu, “Teknik ekipmanın ve eğitimli personelin yerine konulmaması o personel ve ekipmana ödenecek ücretin çok çok üzerinde sevk ücretleri verilmesine sebep oldu” diyerek, “Özel sektör sevklerine milyonlarca TL ödendiğini biliyoruz’’ açıklamasında bulundu.
Dr. Taşçıoğlu, kamuda çalışan 310 hekimin yüzde 50’sinin sözleşmeli veya mecburi hizmet adı altında çalıştırıldığını ifade ederek, 2017 yılından beri beş yıldır hekim kadroları için münhal ilan edilmediğini söyledi. B ir an önce bu hekimlerin kadroları için münhal ilan edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu hafta Tıp-İş Başkanı Dr. Mustafa Taşçıoğlu ile hem pandemi sürecini hem de sağlık sistemini konuştuk.
- YENİDÜZEN: Uzun yıllardır sağlık sistemi içerisinde yer alıyorsunuz. Sizin gördüğünüz aksaklıklar nelerdir?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Covid 19 pandemisi öncesinde de sağlık sisteminde bazı aksaklıklar yaşanmaktaydı. Hekimler, Anayasa’da sosyal devletin sunması gereken ücretsiz sağlık sistemini halkın en ideal şekilde alabilmesi için yıllardır çalışmaktadır.
Kamu sağlık sistemi sunumunu ve bunun devlet öncülüğünde sunulmasının önemseyen sendikamız yılardan beri sosyal devletin olmazsa olmaz gerekliliklerinden biri olan sağlık hizmetinin eşit ve ücretsiz şekilde vatandaşlara sunulmasını savundu. Fakat yıllardan beri kamu sağlık hizmeti sunumunda kamu sağlık servislerinde çalışan doktor istihdamının geciktirilmesi, teknik ekipman ve malzemenin, ihtiyacın yerine konulmaması, ilaç ve malzemelerin yeterince olmaması kamu sağlık hizmetinin gerilemesine duraklayıp aksamasına neden oldu ve gelişmeye olanak verilmedi.
Teknik ekipmanın ve eğitimli personelin yerine konulmaması, personel ve ekipmana ödenecek ücretin çok çok üzerinde sevk ücretleri verilmesine sebep oldu.
- YENİDÜZEN: Geçmiş yıllarda da sevke harcanan ücretler gündeme gelmişti. Sevklerle yeni hastane inşa edilebilir denilmişti. Son zamanlarda bu rakamlarla ilgili elinizde bilgi var mı?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Doğrudur. Son rakamlar elimde yok ama bir kalemde milyonlarca TL ödendiğini duyduk, biliyoruz. Ödenen paralarla halka ait yeni bir devlet hastanesi tüm donanımları içinde yapılabilir.
“Kamuda çalışan 310 hekim var. Bunların yüzde 50’si kadrolu, yüzde 50’si sözleşmeli veya mecburi hizmetçi olarak çalışıyor. Sözleşmeli ve mecburi hizmetteki doktorlar mağduriyet yaşıyor. Çalışma şartları ve koşulları olarak bir kişinin iki dudağı arasında güvencesiz çalıştırılıyor.”
- YENİDÜZEN: Sağlık yasalarındaki tadilatlar, düzenlemeler hep gündemde nedir son durum?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Kamuda çalışan 310 hekim var. Bunların yüzde 50’si kadrolu, yüzde 50’si sözleşmeli veya mecburi hizmetçi. Sözleşmeli personeller mağduriyet yaşıyor. Çalışma şartları ve koşulları bir kişinin iki dudağı arasında oluyor. Güvencesiz, özlük haklarından yoksun çalıştırılıyor.
2017’den beri kadroya yeni hekim alınmadı. Neredeyse 5 yıl oluyor. Hükümet ile bunu istişare ederek kadroların açılıp, münhal ilan edilip bu kadroların doldurulması ve meslektaşlarımızın kadrolu şekilde çalışmasını arzu ediyoruz.
Bu maliyeye de ek yük getirmeyecek. Çünkü bu arkadaşlarımız halen hazırda çalışıyorlar. Teşkilat yasalarında tanımlanmış bütün kadroların maliyede karşılığı var. 5 yıldır hekim münhalleri ilan edilmedi artık ilan edilmesini istiyoruz.
- YENİDÜZEN: Pandemi süreci devam ediyor, maliye covide mi odaklandı?
- TAŞÇIOĞLU: 4’lü hükümet döneminde yasallaşmayı bekleyen 45\2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nı yasallaştırma şansımız oldu. Yasal dayanakta bazı işler yürütüldü.
Covid ilk başladığı zaman Mart 2019 yılında bir Alman turist kafilesinde Covid saptanması ile alarm durumuna geçmemiz bizim şansımız oldu. Karantina uygulamasına hemen geçtik ve virüsün yayılmasını kontrol altına aldık.
İlk başladığında çok belirsizlik, kaos ve korku vardı. Çünkü bu virüsün tedavisi tam olarak bilinmiyordu ve aşısı da yoktu. Bizim ülkemizde olduğu gibi diğer ülkelerde de korku hakimdi. Ta ki aşı gelsin. Aşı geldikten sonra yoğun aşılamaya geçildi. Aşı ile ilgili soru işaretleri oldu. Onlar giderildi.
Sosyal medya üzerinden aşı karşıtlığı oluşmaya başladı. Kendi meslektaşlarımız arasında da savunanlar veya aşı karşıtlığına hizmet edenler oldu. Fakat Dünya Sağlık Örgütü dünyada bu aşılar için acil kullanım onayı vermişti. Her aşıda veya her tıbbi medikal girişimde olduğu gibi aşıların da belli riskleri vardı ama söylenildiği gibi aşıya bağlı pıhtılaşma korkusundan dolayı aşısını yaptırmayan insanlar günde 1-2 paket sigara içebiliyordu. Keza bazı ilaçların pıhtılaşma yapma risklerinin aşılardan yüzlerce kat fazla olduğu biliniyor.
Geçen yıl tıbbı kaygılar ön plandaydı. Aşı yoktu, herkes virüs ile bulaşmaktan ve ölmekten korkuyordu. Bu yıl aşı var, dünyanın yüzde 70’i aşıya ulaştı.
Bundan sonraki süreçte artık Covid 19 pandemisinin tüm dünyada ve bizim ülkemizde de ekonomik yansımasını göreceğiz. Bu yansımayı ekonomisi iyi olan ülkeler daha hafif oranda hissedecekler veya etkilenmeden bu süreci atlatacaklar.
Ama bizim gibi tanınmayan, dünya ile siyasi ekonomik kültürel ve ticari ilişkileri kurulamamış, geri bırakılmış devletler çok zor atlatacak.
Bayrağımız, sınırlarımız, askerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ve tüm organizasyonlarımız var ama tanınmıyoruz. Dünya ile ticari, siyasi ve kültürel ilişkiler noktasında çok kısıtlıyız ve ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı durumundayız. Bu bizim gibi ülkelerin ekonomisini çok kötü etkileyecek.
Önümüzdeki dönem ekonomik sarsıntılar ve sendikaların hükümetlerle bu ekonomik haklar konusunda mücadelesi ile geçecek.
- YENİDÜZEN: Sağlık Bakanlığı’nda yeni bir dönem… Diyalog yolunuz nasıl olacak?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Sağlık Bakanlığı ve Başbakan ile görüşerek, sağlık alanı ve sistemindeki arzulanan durum için talepleri içeren bir mektubu onlara ileteceğiz.
- Kafamızda yol haritamız belirlendi. Ama en önce istediğimiz yüzde 50 sözleşmeli çalışan personelin bir an önce kadroya alınmasıdır.
Teşkilat yasaları 1987’den beri büyük güncelleme geçirmedi. 1987’de yasada 12 çocuk doktoru kadrosu vardı87’den bugüne 35 yılda halen 12 çocuk doktoru var! Bu ülkenin nüfusu değişmedi mi, ihtiyaçlar hiç değişmedi mi?
Bir taraftan hükümetler ‘tam gün sağlık hizmeti sunmak istiyoruz’ diyor ama topu topu 12 çocuk doktoru kadrosu var. Önümüzdeki 30-40 yılı da düşünerek bu rakamın 40-50 civarında olması gerekiyor.
Perifer hastaneleri de güçlendirmezseniz, oraların kadrolarını iyileştirmezseniz amiral gemisi dediğiniz Nalbantoğlu aşırı yüklenmeye maruz kalır. Oraları güçlendireceksiniz ki oralardaki insanlar sağlık sorunlarını oralarda çözebilsinler.
28 Şubat 2020 de Devlet hastanemizde çıkan yangında kalp damar cerrahi servisi, ameliyathane ve anjiyo merkezi kullanılmaz hale geldi. Hastane yangınında o zamanki başbakan şuan ki Cumhurbaşkanı hastaneye geldi, sonra kaçar gibi gidip, YDÜ Hastanesi’nde basın açıklaması yaptı. Oysa ki yapılacak basın açıklamasının bu hastanede yapılmasını beklerdik. Devletin hastanesine sahip çıkılmasını beklerdik.
Sağlık otoritelerinin pandemi boyunca Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi kurulup, yasa nezdinde komitelerin kurulup çalıştırmadan önce de sağlık otoritelerinin ve Sağlık Bakanlığı’nın sağlık örgütleri ile istenen düzeyde ve gerekli olduğu şekilde işbirliğine gittiğini biz göremedik. Maalesef bu konuda çok üzgünüz. Bundan sonraki arzumuz, en azından işbirliği ve istişare içerisinde çalışıp sağlıktaki mesleki ve halkı ilgilendiren sorunlara birlikte çözüm üretmektir.
Yoğun bir gündem var. Bu pandeminin tüm dünyaya ekonomik yükü olacaktır. Ama bu ekonomik yıkım sadece dar gelirlilere ve sabit gelirlilere veya bodro mahkumlarına ödetilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Herkes bu yükü omuzlamalıdır.
- YENİDÜZEN: Lefkoşa’ya yeni hastane, Girne’ye ve Güzelyurt’a hastane de gündemdeydi. Ne oldu, gelişmeler nelerdir?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Yeni hastane istiyoruz ama kamuya, halka ait olsun istiyoruz. Türkiye’de son yıllarda görüldüğü gibi şehir hastanesi diye dillendirilen bir müteahhittin yap- işlet-devret veya hasta garantisi, ödeme garantisi ile halkımızın boynuna 25 yıl yeni bir maddi yük yüklenmesini istemiyoruz. Halkın hastaneleri halka ait olmalıdır.
- YENİDÜZEN: Gelişme var mı?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Birkaç ay önce yeni devlet hastanesinin yapılması için planlanan ve ayrılan arazinin bir protokol ile elçiliğe devredildiğini duymuştuk. Girne Hastanesi ve Güzelyurt Hastanesi’nde de gelişme yok.
Karpaz bölgesine de mutlaka bir hastane veya sağlık merkezi yapılması gerekiyor. Çünkü oradaki insanların sağlık hizmetlerine ulaşması çok zor oluyor. En yakın donanımlı hastane Mağusa Hastanesi ve sadece Mağusa Hastanesi’ne olan mesafe bir buçuk saattir. Oradaki halk gerçekten mağdur durumdadır.
- YENİDÜZEN: Aşımız var ama aşılanma oranı çok düşük. Siz bir hekim olarak bunun yorumunu nasıl yapıyorsunuz?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Aşı karşıtlığı var. Bizim hayatımızın önemli parçası sosyal medyadır. Orada sanal bir medya var ve yalan yanlış bilgilerle halka gereksiz korku veriliyor. Aşısını yaptıran ve kendisini koruyan insan yaşayacaktır. Taşıdığı risklerle birlikte aşıdan kaçan insanlar hastalığa bulaşacaktır. Aşılamadan önce 10 kişi öldü, aşıdan sonra 70 kişi öldü deniliyor. Tamam da ölenlerin hepsi acaba aşıya bağlı mı öldü?
Aşılanmadan sonra pıhtılaşma vakaları arttı deniliyor. Geçenlerde Adli Tıp Uzmanı arkadaşımız İdris Deniz açıkladı; 2017-2018-2019’da pıhtılaşmadan ölen hasta sayısı ne ise 2020-2021’de de aynı. İstatistiki olarak fark yok.
- YENİDÜZEN: DSÖ geçtiğimiz gün açıkladı, Avrupa’da Covid sayıları artışa geçti, endişeler dile getirildi. Bizim durumumuz nedir? Endişeniz nedir?
- Dr. TAŞÇIOĞLU: Kış aylarına giriyoruz. Toplumsal bağışıklığı yüzde 80’lere ulaştıran ülkeler salgının yayılmasını veya öldürücü olmasını kontrol edebilecek. Aşılı olanlar da hasta olabilir, olmayacak diye bir şey yok ama daha hafif bulgularla geçirecekleri bilimsel olarak gösterildi.
Geçen yıl Ocak-Şubat’ta ilk Sinovac aşılarımızı yaptırmıştık. Onların artık geçerliliği yok. Daha sonra üçüncü doz olarak Biontech aşıları geldi. O aşılarımızı yaptırdık. Sağlık çalışanları ikinci doz biontech aşılarını oldu. Halkın da yaygın şekilde bunu yaptırması gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı da çağrı yapıp mutlaka halkın aşılanması gerektiğin, aşılanmayanların ciddi sağlık sorunları yaşama ihtimalini söylemesi gerekir.
Kasım ayı ile ülkemize grip mevsimi geliyor. Bir taraftan grip de görülecek, covid dışı üst solunum enfeksiyonu etkenleri de olacak. Dünya Sağlık Örgütü 18 yaşa kadar olan aşılamayı 12’ye kadar çekti. Geçenlerde DSÖ 5 yaşa kadar aşılanmayı önerdi.
Uygulayacak olan ülkeler var. Türkiye’nin bu konuda uygulamama kararı var. Ama bizim elimizde aşı varsa 5 yaşa kadar olan çocukların da aşılanması gerektiğini düşünüyorum.
“Çocuklar asemptomatik geçiriyor onlara yapmanın ne gereği var’’ diyorlar. Fakat asemptomatik geçirse bile çocuklar bazen geçirilen enfeksiyona bağlı gelişen multisistem tutulumu ve organ yetmezliğine yol açan tablolarla karşımıza gelebiliyor.
O yüzden hasta olmak mı, aşı olmak mı? Aşı olup, korunmak daha ucuz daha pratik.