'TOMA' kafalılar
Sertoğlu’nun gözü aydın. KOP’la yakınlaşma kurdu ya. Eğer Mart ayında Zürih’te antlaşmaya varıp, kulüplerin onayına sunacağı taslağı genel kuruldan ülke gençliğinin geleceği için geçirirse, devlet baba Sertoğlu’yu genel kurul sonr
Sertoğlu’nun gözü aydın. KOP’la yakınlaşma kurdu ya. Eğer Mart ayında Zürih’te antlaşmaya varıp, kulüplerin onayına sunacağı taslağı genel kuruldan ülke gençliğinin geleceği için geçirirse, devlet baba Sertoğlu’yu genel kurul sonrası “TOMA” aracıyla karşılayacak. Hem de KKTC’de boş işler sorumlusu bilinen Gökbilen’le. Ne de olsa daha önceden tanışıklıkları var.
“Kulüpleri kandıracaksın, KKTC spor politikalarının dışına çıkacaksın, ülkeye ihanet edeceksin, üstelik gençliğin rüyasını açılımla süsleyeceksin. Yok öyle şey Sertoğlu. Sen kimsin ki, 30 yıldır kimsenin bilinçli ve organize şekilde dünyadan soyutladığı Kıbrıs Türk gencinin önünü açacaksın? Sen kimsin ki o meşur ULUSAL REJİME karşı geleceksin” diye eleştiriler olabilir hatta tehtitler bile. Ama aldırış etme Sertoğlu. Çünkü aklın yolu birdir.
Yakınlaşmanın bir diğer yüzü hayret verici. KTFF’da insanlar canlarını dişlerine takmış harıl harıl çalışırken, Milli Eğtim Gençlik ve Spor Bakanı’ndan ve özellikle müsteşar mı dersiniz , koordinatör mü yoksa antrenörler derneği başkanı mı ses çıkmıyor. Sanki de sus pus olmuşlar. Bir ülkenin geleceğini ilgilendiren hamleyi KTFF korkusuzca atıyor. Sporun en önmeli iki aktörü bakan ve “üç boyutlu” diye adlandırdığım Göktaş kurultay derdinde. Eroğlu-İrsen-Koltuk üçgeni arasında “deli divane” olmuşlar.
Bu ülkenin yıllar boyunca kimler tarafından nasıl ve ne amaçla yönetildiğini artık kör ve nankör olmamışsak görmeli ve anlamalıyız. Allah’ın bir kurultayını öne sürerek devleti ve Kıbrıs Türk halkını yok sayan rejimin bizlere verecek hiç bir şeyi kalmamıştır. Hele hele KTFF-KOP-FIFA görüşmelerinde, bu saatten sonra yorum yapmaları bile talihsizliktir.
KTFF-KOP süreci tüm hızı ile devam ederken basında bazı radikalciler de şu görüşlere yer verebiliyor. “Yani KOP’un altına mı gireceğiz”. “KOP’a yama mı olacağız”. Ben de bu görüşe sahip arkadaşlara aynen şunu söylüyorum. Yok be, KOP’u biz yönetip FIFA ve UEFA’yı da ele geçireceğiz. Ne de olsa tümü babamızın malı.
Birkere şunu herkes iyi bilmeli. Dünyaya açılmak isteyen bizleriz, onlar değil. Sanırım bu konuda hiç bir sıkıntıları da yok. Birleşmiş milletler , KKTC diye bir devleti tanımayıp, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığına göre, FIFA ve UEFA kuralları da tek devlet, tek fedrerasyon mantığı ile hareket ediyorsa çok fazla “laga lugaya”, “gevezelemeye” ve “demagojiye” gerek yok. Bunun başka Türkçe adı olmadığı gibi değiştirme lüksumuz da yoktur. Zaten değişmiş olsa 30 yıl içinde 30 kere değişirdi. Veya 1983’ten sonra “anavatan” takımlarıyla maç yapabilirdik.
Özetle şunu söylemek lazım. Bu yakınlaşmanın sonucunda, altyapılarımızın gelişimine UEFA, futbolda dışa yönelik atacağımız adımların arkasında KOP, kendi evimizin faliyetlerinde de KTFF olacaktır. Ha biz KKTC’yiz, yıkar dökeriz, bayrak , dağ, taş FB, GS, BJK, bize her yer TRABZON, Kıbrıs’ta tanınmış devlet yoktur gibi boş laflar edip, nutuk atmaya devam edersek, 2020 olimpiyatlarına aday olan Türkiye, olimpiyatları alır İstanbul’un göbeğine yine Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı çeker, bizler de “ağzımız açık aklımız kaçık” şeklinde bakar ve kendi çöplüğümüz içerisinde kavga edip didişmeye devam ederiz.
Tabi, o zamana kadar Kıbrıs Türk toplumu kalırsa.