Toparlan malısınız! Acilen! Acele tarafından!
Kudret Özersay, Kıbrıs’ta tweeter’ın ilk popüler simalarından oldu.
Biz de bu vesile ile arkadaş olduk. Geceleri boş vaktinde akıllı tweetler atıyor, sohbetleşiyorduk.
Gel zaman git zaman ‘Toparlanıyoruz’ diye bir hareket oluştu, öncüsü de o oldu.
İlk destek verenlerden biri de ben…
Ben ve sosyal medyadan ses verenler…
Tabii üniversite çevresi de yanındaydı. Ve bunca yıllık müzakere heyetlerinden kalanlar…
Ve Eroğlu’nun yakınları... Hatta çok yakınları ve onların akrabaları...
Neyse…
Kudret hocayla cıvıldarken bir süre sonra ilk toplantı kararı alındı.
Sosyal medya üzerinden tanışanlar buluşup yol haritası belirleyecekti.
Tanışma toplantısını işim olduğu için kaçırdım ama ikincisinde ben de vardım.
Narnia’nın kapısından girdiğimde sola baktım Kudret Akay, sağa baktım Hüseyin Ötüken! Az ilerde de Abdullah Azizoğlu abim… Hürmetler…
Yine de hep birlikte memleketin halini, ne olacağını, bu halle ne olamayacağını konuştuk.
Aldığım notlar hala duruyor…
Yeni bir sistemden bahsediyor, bu sistemi kendi ellerimizle yaratmaktan başka şansımız olmadığını konuşuyorduk.
Bunu da demokrasimizi geliştirerek, dışa bağımlılığı azaltarak, üretime geçerek yapacağımızı söylüyorduk.
Bilinçli seçmen olmaktan, ilkesizliği bırakmaktan söz ediyorduk…
Vatandaşlık bilincinden, denetimden, sorgulamaktan bahsediyorduk…
Meclis’e baskı yapıp talep etmemiz gerektiğini konuşuyorduk!
Kaliteli siyasetçi olmak için kaliteli vatandaş olacağız diyorduk.
Ancak dün Özersay, hayatının en talihsiz açıklamasını yaptı. Sayfalarca nedenler sıraladığı açıklamasının bir yerinde ise şu cümleyi kullandı:
“Bu seçim, sistemdeki tıkanıklıkları aşmamızı sağlayacak bir seçim değildir, bu düzeni değiştirecek bir seçim hiç değildir!”
İnanın bu sözlerin bedeli çok ağır!
Umarım sizinle birlikte yaşamak zorunda kalmayız.
Kalmayız çünkü ANAP’ın ‘Arı Hareketi’ de kendi kendine, kendince kalabildi.
Şimdi ne yapıyorlar bilen yok.
Yine de eski dost düşman olmaz diyerek size acilen toparlanmanız ve bu yoldan dönmeniz çağrısında bulunuyorum.
Hiç kimsenin ama hiç kimsenin halkın kaderinin değişebileceği bu seçimleri yok’a yazmaya hakkı yok.
Gücü ise asla!
Bu bölünmüşlükle, bu çelme takma haliyle bin yıl daha bir yere gidemeyiz.
Hele sizinki gibi hiççilikle bakkala bile gidemeyiz!
İrademizi kimlere teslim etme niyetindesiniz?
Kıbrıs Türkü asla bu oyuna gelmeyecek Sayın Özersay!
Sayfalarca yazdığınız yazının sonunda sanıyorum halkı ‘aptal’ gördüğünüz için bir de özet geçtiniz…
1’inci maddenin a fıkrasında, ‘mühür vurmayın, karma’layın, b fıkrasında, ‘aday yoksa sandığa değil denize gidin’ dediniz ki zaten 2 maddede onca laf salatasını da özetlediniz.
Yoksa siz halkı boğdurmak mı istiyorsunuz!
Okudukça tüylerim diken diken oluyor!
Ne sanıyorsunuz Allah aşkına siz bu halkı!
Amacınız ne amacınız?
Ne işe yararsınız siz bir söyleyin bize?
NOT: İkinci bir toplantıya katılmayarak en doğru olanı yaptığımdan emindim. Bu şekilde mi toparlanacaktık!