‘Toplu iflaslar devri’
İçinde yaşadığımız düzen ve kapitalist sistemin dayattığı değerler yüzünden ‘toplu iflaslar dönemi’ne girdik.
Batmak, ekonomik anlamda mahvolmak için illa ‘iş’ yapmak, ‘iş insanı’ olmak gerekmiyor.
Ticaret erbabının,
İçinde yaşadığımız düzen ve kapitalist sistemin dayattığı değerler yüzünden ‘toplu iflaslar dönemi’ne girdik.
Batmak, ekonomik anlamda mahvolmak için illa ‘iş’ yapmak, ‘iş insanı’ olmak gerekmiyor.
Ticaret erbabının, sanayicinin, esnafın, yani girişimciliğin doğasında ‘risk’ faktörü vardır.
Ancak ‘risk’ sahibi olmak için artık girişimci olmak şart değil.
Bu kesim zaten ‘her an batma’ riskiyle burun buruna!..
Bununla beraber artık ‘bireysel iflaslar’ da had safhaya ulaştı.
Kredi kartı ile kredi kartı borcu ödeyerek ayı tamamlamaya çalışanlar var.
Okul taksitlerini ödemek için malını satıp savanlar, bankalara borçlananlar var.
Ameliyat parasını denkleştirebilmek için koynundaki altınını çıkarıp haraç mezat satanlar var.
Ya da birçok ihtiyacını ‘parasızlık’ yüzünden erteleyen, iptal eden insanlar var.
**
İşin kötü tarafı, yukarıdaki kategoridekilere girenler “iyi durumda” bile sayılabiliyor!..
Eğer henüz icra aşamasına gelinmemişse...
Avukatlık olunmamışsa...
Tefecinin eline düşülmemişse...
Bütün mal varlığının yanı sıra yedi sülalesinin geleceği de ipotek altına girmemişse...
Bu hallerden birine veya birkaçına düşülmemişse hala, vaziyet ‘fena değil’ diye algılanıyor!..
Durum o kadar vahim yani...
**
Tarihin bu döneminde ‘toplu iflas’ aşamasına gelindiyse eğer, bunun nedenleri üzerinde ısrarla durmak gerekiyor.
Asıl suçlu sistem, evet...
İnsanları soyup soğana çevirmek üzerine kurulmuş bir ‘rant ekonomisi’ modelinde yaşıyoruz.
‘Rant’ derken sadece gayrımenkul ve benzeri varlıklardan elde edilen geliri kastetmiyorum.
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan barınmaya kadar bütün ihtiyaçlarımızı karşılarken, büyük bedeller ödemek zorunda kalıyoruz.
Birileri o rantı yerken, toplumun geneli fakirleşiyor.
Ama sadece sistemi sorgulamak yeterli değil ‘toplu iflaslar’ dönemini izah etmek için...
Biraz da iğneyi kendimize, insana batırmamız gerekiyor.
**
Kapitalizmin dünya çapında cirit atmasının doğal sonucu olarak ‘tüketim toplumu’ mertebesine doğru hızla yol alıyoruz.
Bireycilik, zenginleşme hırsı, lükse yönelim “ayağını yorganına göre uzat” sözünün pabucunu çoktan dama attı.
“Daha büyük ev”, “daha lüks otomobil”, “daha pahalı giyim-kuşam” herkesin hakkı evet...
Ama bu hakkı önüne arkasına bakmadan elde etmeye çalışınca, olanlar oluyor işte!..
Mutluluğu zenginlikle koşutmuş gibi algılayıp hızla köşe dönme hesabı yapanların birçoğu aile felaketlerine sebep oluyor ne yazık ki...
Buna bir de kumar alışkanlığını ekleyin...
‘Toplu iflaslar devri’nden topluca kurtulmak çok zor olacak!..