Toplum, travma içinde
“Toplumda benzin alacak paraları olmadığı halde Mercedes, veya BMW kullanan kişiler var”
Sosyolog Ayça Kurnaz YENİDÜZEN’e konuştu, önemli saptamalar yaptı
Ayşe GÜLER
Ülkede son dönemlerde artış gösteren kriminal olaylar, vatandaşlar üzerinde ciddi baskı oluşturuyor.
YENİDÜZEN’e konuşan Sosyolog Ayça Kurnaz, toplumda tırmanma noktasına gelen intihar, uyuşturucu vakaları, çocuk istismarı ve birçok konu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Toplumda şiddetin yaygın olmasına rağmen “tabu” olarak görüldüğünü ve konuşulmadığını vurgulayan Kurnaz, “Özellikle eğitimli kesim herhangi bir şiddet türünü yaşadığını saklama eğilimindedir” dedi.
Kurnaz, son dönemlerde ardı ardına yaşanan intihar vakalarının “toplumsal bir sorun” olduğuna dikkat çekerek, söz konusu durumun altında yatan sosyolojik nedenlerin de incelenmesi gerektiğini kaydetti.
“Savaştan sonra hiçbir önlem alınmadığı ve yaralar sarılmadığı için toplulumumuz hala daha travmalarını anlatamamış bir toplumdur” şeklinde konuşan Kurnaz, bu durumun mutsuz bir toplum yaratılmasına ciddi etken olduğunu dile getirdi.
Kurnaz, “Politik olarak bakarsak kendi kendimizi bağımsız olarak yönetemediğimizi, dolayısıyla da kendi kendimize yetemediğimizi görüyoruz ki, bu bir toplum için büyük bir umutsuzluk ve mutsuzluk kaynağıdır” dedi.
Öte yandan benzin alacak paraları olmadığı halde Mercedes veya BMW kullanan kişilerin olduğunu ifade eden Kurnaz, “Bunun nedeni kendisini yetersiz ve değersiz gören bireyin kendini maddi güç ile daha güçlü hissetmeye çalışması, ekonominin kötüye gitmesiyle daha da bunalıma süreklenerek, kendini mutsuz ve çaresiz hissetmesidir” şeklinde konuştu.
Kurnaz, uyuşturucunun sürekli gündemde olmasından dolayı özellikle gençlerde merak uyandırdığını kaydederek, “Uyuşturucunun eskiye kıyasla daha kolay ulaşılabilir olması uyuşturucu kullanımının artmasına yol açan başka bir sebeptir” dedi.
“Uyuşturucu gençlerde merak uyandırıyor”
• Ülkede son yıllarda uyuşturucu kullanımı ve bağımlılık oranında ciddi artış yaşanıyor. Bu artışın nedeni nedir? Devlet bu konuda yeterli adımı atıyor mu?
• Ülkemizde uyuşturucu kullanımının ve bağımlılığın son yıllarda ciddi bir artış göstermesinin birçok nedeni vardır. Bunlardan bir tanesi uyuşturucunun sürekli gündemde olmasından dolayı özellikle gençlerde merak uyandırmasıdır. Uyuşturucunun eskiye kıyasla daha kolay ulaşılabilir olması uyuşturucu kullanımının artmasına yol açan başka bir sebep olmaktadır. Bunun yanında uyuşturucuyla mücadeleye yönelik önleme çalışmalarının olmaması ya da yetersiz olması da bu ciddi artışın başka önemli bir sebebidir. Bunlar dışında bireyin çevresi ve ailesi de uyuşturucu kullanımında etkili olan önemli faktörlerdendir. Sağlıklı bir aile yapısı olmayan, aile bağları zayıf olan bir bireyin sorunların çözümünde kendisini yalnız hissetmesi de bireyi çeşitli çözüm arayışlarına yönelten başka bir faktördür. Yaşadığı sorunlarla baş etmekte zorlanan kişilerin, bu sorunlarla baş etmek için başvurduğu yollardan sadece bir tanesidir uyuşturucu. Uyuşturucu yanında alkol ve sigara da toplumumuzda yaygın olan ve çözülmesi gereken başka iki bağımlılık türüdür ki uyuşturucudan tek farkları yasal olmalarıdır. Bu bağımlılık türlerinin her biri gerek bireyin sağlığına, gerek sosyal çevresine, gerekse aile yaşantısına zarar veren, birçok ailenin dağılmasına yol açan nedenlerden bir kaçıdır. Devlet politikamız maalesef uyuşturucuyu önlemede yetersiz noktadadır, ki bunun bir göstergesi de her geçen gün artan uyuşturucu kullanımıdır. Ülkemizde maalesef bağımlılıklara yönelik bir rehabilitasyon merkezi yoktur. Böyle bir merkezin olmaması uyuşturucu ile mücadeleyi engelleyen faktörlerden başka bir tanesidir. Devletin uyuşturucu kullanımını ve bağımlılığını azaltmak için acilen önlemler alması ve bir rehabilitasyon merkezi açması gerekmektedir. Bunun yanında, ülkemizde uyuşturucu satıcıları ile içicileri aynı şartlarda yargılanmakta, içicilerle satıcılar arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Bu durum 1-2 gramdan yakalanıp cezaevine gönderilen gençleri olumsuz yönde etkilemekte medyanın da etkisiyle toplum dışına itilmelerine sebep olmaktadır. Bu yüzden acilen bir yasanın oluşturulması ve içicilerle satıcıların ayrılması, içicilerin hapse değil bu bağımlılıklarından kurtulabilmek için açılacak olan bir rehabilitasyon merkezine gönderilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda medyanın da daha hassas davranıp bireylerin açık isimlerini ve fotoğraflarını gazetelerde veya televizyonlarda yayınlamaması gerekmektedir. Amacımız suçlu bir toplum yaratmak ve bu bireyleri toplum dışında tutmak değil, bu bireyleri topluma yeniden kazandırmak olmalıdır. Bütün yayın organlarına da bu konuda daha hassas davranmaları çağrısında bulunmak istiyorum. Uyuşturucu toplumsal bir sorundur. Toplumun her kesimine bu sorundan kurtulmak için roller düşmektedir. Toplumun görevi uyuşturucu kullanan bireyleri toplum dışına itmek değil onların bu topluma kazandırılmasına yardımcı olmak olmalıdır. Bu sorunu önlemede başarılı olmak isteniyorsa bu sorunu tabu olarak görmek yerine toplumun uyuşturucu konusunda bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda, devlet yanında aile ve eğitim sektörüne de büyük roller düşmektedir.
• Rehabilitasyon merkezleri ne kadar önemlidir?
• Rehabilitasyon merkezleri çok önemlidir ancak maalesef ülkemizde bağımlılıklara yönelik bir rehabilitasyon merkezi yoktur. Özellikle 18 yaş altı bireylerin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de yer aldığı şekilde ‘18 yaşın altındaki her kişi çocuk kabul edilmelidir’ maddesi çok önemli bir maddedir ancak ülkemizde yasalardaki uygulamaya bakıldığında 14 yaşından büyük 18 yaşından küçük çocukların ‘genç’ olarak değerlendirilmekte olup tutuklanabildiklerini görüyoruz. Bu yaştaki bireylerin yetişkin bireylerle aynı yerde tutulması psiko-sosyal gelişimleri için olumsuz olabilmekte, gelecekteki hayatlarını etkileyebilmektedir. Bundan dolayı gerek bağımlılıkla ilgili, gerekse diğer suçlarla ilgili çalışabilecek bir rehabilitasyon merkezinin kurulması ve hem çocuk hem de yetişkin bireylerin topluma kazandırmak için çalışmalar yapılması gerekmektedir.
“Ailelerde bilinç ve farkındalık eksikliği var”
• Vatandaşlar, söz konusu konularda ne kadar bilinçli? Toplumda farkındalık durumu nedir?
• Toplumdaki bilinç düzeyinin düşük olduğunu düşünmekteyim. Herkes etrafta olan kötü olayların hep ‘ötekilerin’ başına geldiğini düşünmektedir. Ancak maalesef gerçeğin iç yüzü bu şekilde değildir. Uyuşturucuyu ele alırsak, uyuşturucu toplumsal bir sorun olup toplumdaki her bireyi bir şekilde etkileyebilmektedir. Uyuşturucu konusunda sadece gençlerin değil, ailelerin de bilinç ve farkındalık eksikliği söz konusudur. Uyuşturucu konusu, cinsellik gibi henüz toplumumuzda tabu olmakta, konuşmak, tartışmak ve çözüm yolları bulmak yerine yok saymayı tercih etmekteyiz. Özellikle ergenlik çağında çocuğu olan aileler çocuklarını yakından takip etmeliler ve çocuklarındaki değişimleri tespit etmelilerdir.
---------------------------------------------------
“Benzin alacak paraları olmadığı halde Mercedes veya BMW kullanan kişiler var”
• Umutsuz ve mutsuz bir toplum yetişiyor. Bu durumun nedeni nedir? Ekonomik sıkıntılar bu durum üzerinde ne derece etkili?
• Bu durumun birçok nedeni var, bunu tek bir nedene indirgemek yanıltıcı olur. Savaştan sonra hiçbir önlem alınmadığı ve yaralar sarılmadığı için toplulumumuz hala daha travmalarını anlatamamış bir toplum. Bu durum farkında olmasak da mutsuz bir toplum olmamıza bir etkendir. Politik olarak bakarsak kendi kendimizi bağımsız olarak yönetemediğimizi, dolayısıyla da kendi kendimize yetemediğimizi görüyoruz ki, bu bir toplum için büyük bir umutsuzluk ve mutsuzluk kaynağıdır. Toplumun yetersiz hissetmesi maalesef bireylere de yansımış durumdadır. Ekonomik olarak bakarsak, ülkede üretimin yeterli düzeyde olmaması, üretilen malların dış pazarlara satılamaması, üreticileri ve iş insanlarını umutsuzluğa sürüklemekte ve kendi yaptıkları işe yabancılaşmalarına sebep olmaktadır. Bunun yanında ülkede ihtiyaç olan iş alanlarının önceden belirlenmemesinden dolayı gençlerimizin mezun oldukları bölümlerle ilgili iş bulamamaları yeni hayat kuracak olan gençlerin hayatlarını kuramadan umutsuzluğu kapılmalarına ve mutsuz olmaların sebep olmaktadır. Kendi işlerini yapamayan veya hiç iş bulamayan gençler yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli ortamı bulamamakta ve umutsuzluğa sürüklenmektedir. Ekonominin gittikçe daha kötüye gittiği bu günlerde işi olan bireyler bile gelir gider dengesini kurma konunda sıkıntı yaşamakta, kendini kredi ve kredi kartı çıkmazında bulmaktadır. Gerek kamu sektörü, gerekse özel sektörü şu anda kendi kendine yetememe, gittikçe fakirleşme ve kendi emeğine yabancılaşma noktasındadır. Sosyal açıdan baktığımızda bireylerin toplumsal baskıları üzerlerinde çok fazla hissettiklerini, çoğu zaman kendi istediklerini değil toplumun onayladıklarını yaptıklarını görmekteyiz. Misafir geleceği zaman özel tabakların kullanılması, evin temizlenmesi çok basit görünen şeyler olmasına rağmen aslında bize çok şey anlatan basit noktalardır. Kendimizi gelecek olan misafirden daha değersiz görmekte, özel eşyalarımızı gelecek olan misafir için saklamaktayız. Bunun yanında, toplumumuzda benzin alacak paraları olmadığı halde Mercedes, veya BMW kullanan kişilerin olduğunu görmekteyiz. Bunun yine bir nedeni kendisini yetersiz ve değersiz gören bireyin kendini maddi güç ile daha güçlü hissetmeye çalışırken, ekonominin kötüye gitmesiyle daha da bunalıma süreklenmekte kendini mutsuz ve çaresiz hissetmekte olduğu görülmektedir.
• Genel anlamda tüm konularda yapılan araştırmalar çok yetersiz. İstatistiki veri sıkıntısı oldukça büyük. Neler yapılabilir?
• Ülkemizde çok büyük istatistiki veri eksikliği vardır. Toplum için öncelikli sorunların uzman kişiler tarafından belirlenmesi ve bu konularda bilimsel araştırmaların yapılması gerekmektedir. Devletin, sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin ve araştırma konusunda uzman kişilerin işbirliğiyle toplumdaki istatistiki veri ihtiyacı giderilebilir ve toplumsal sorunların nedenlerinin saptanmasında bilimsel araştırmalarla çok daha etkin çalışılabilir.