“Toplum yeterince turizmi sahiplenemiyor”
Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunç’tan YENİDÜZEN’e özel açıklamalar
“Turizmdeki en büyük sıkıntı; her şey dahil sistemi ve casino turizminin ön planda olması nedeniyle toplumla turistin bir araya geleceği ortamlar maalesef çok oluşamıyor. Bundan dolayı da toplum yeterince turizmi sahiplenemiyor. Bizim bunu çözmemiz gerekiyor.”
TURİZMDE SON DURUM
“Kış turizmi başlıyor. Bununla birlikte daha da yoğunluk olacak. O yüzden Adapass büyük ölçüde sorunlarımızı çözmüş olacak.”
KIB-TEK YAKITLARI
“Çevre Bakanlığı olarak numune almıyorduk, onlar bize alınan numunelerin sonucunu yolluyordu. Artık biz de numune alacağız, biz kendimiz tahlil yaptırıp, sonuca göre izin vereceğiz.”
PANDEMİDE EKONOMİ
“Pandemi döneminde özel sektör çok büyük sıkıntılar çekti. Özel sektöre kamuya gösterilen desteğin çok çok azı yapıldı. Kamuda çalışanlar tam ödensin diye borçlar alındı ama bunun 10’nda 1’i kadar özel sektöre bir destek verilmedi.”
Fayka Arseven KİŞİ
Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunç, toplum olarak turizmi yeterince sahiplenmediğimizi ifade ederek, “bizim bunu çözmemiz gerekir” vurgusunda bulundu.
2021 yazının 2020’ye oranla iyi geçtiğini dile getiren Aktunç, şimdi kış turizminin başlayacağına ve 2022-2023 yılına yönelik çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Pandemi döneminde özel sektörün çok sıkıntılar çektiğini belirten Aktunç, “özel sektöre kamuya gösterilen desteğin çok çok azı yapıldı. Kamuda çalışanlar tam ödensin diye borçlar alındı ama bunun 10’nda 1’i kadar özel sektöre bir destek verilmedi” açıklamasında bulundu.
Olası bir kötü senaryo karşısında yeni bir hibe programı hazırladıklarını da söyleyen Aktunç, hizmet sektörüne destek vereceklerini belirtti.
Teknecik Elektrik Santrali’ndeki yakıtın temiz veya kirli olduğuna yönelik açıklamalar hakkında da konuşan Aktunç, “Çevre Bakanlığı olarak numune almıyorduk, onlar bize alınan numunelerin sonucunu yolluyordu. Artık biz de numune alacağız, biz kendimiz tahlil yaptırıp, sonuca göre izin vereceğiz dedi.
Bu hafta Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhat Aktunç ile konuştuk.
- YENİDÜZEN: Pandemi sürecinde yaz turizmi nasıl geçti?
- Serhan Aktunç: Pandemi bütün dünyayı etkileyen bir olay. En fazlada turizm ve hizmet sektörünü vurdu. Mart 2020’de ilk kez kapanmıştık ve Mayıs 2020’de ülke tekrardan açılmıştı. 2020’nin 2019 ile kıyaslanması mümkün değildi ama şu an 2021 olarak düşündüğümüzde 2021, 2020’den daha iyi bir yıl oldu.
- YENİDÜZEN: Bu dönemde devlet turizm ve hizmet sektörüne yeterince destek oldu mu?
- Serhan Aktunç: Gerçekçi olmam gerekirse olamadı. Özellikle acenteler, oteller çok zor zamanlardan geçti. Restoranlar kısmen ayakta kalmaya çalıştı. Özellikle otel sektöründe çalışanların giderleri ve sabit giderler çok yüksektir. O yüzden otellerin çok büyük bir bölümü maalesef personel çıkarmak zorunda kaldı. 2020’de yaklaşık 10 bin kişi ülkeden çıkış yaptı. 2021’de sektör tekrardan canlanmaya başladığı dönemlerde ise oteller bu kez personel bulmakta sıkıntı yaşadı.
- YENİDÜZEN: Turizm Bakanlığı olarak bu dönemde sizler neler yaptınız?
- Serhan Aktunç: 5 aydır bu görevdeyim. Göreve geldiğimde turizm yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı. TC’nin desteği ile otellere, restoranlara, acentelere ve rehberlere bir miktar hibe verildi. Mayıs’tan itibaren de turizm tekrardan canlanmaya başladı.
Ama biz genel olarak turizmi planlamalıyız. Muhalefet partileri bizi eleştirir; ne yaptınız, bir planlama yok, yaptınız mı? şeklinde…
Biz bu dönemde bir planlama yaptık. Planlamayı da yaparken 2022-23’e yönelik ne tür atraksiyonlar yapılması gerektiği yönünde çalışmalarımız sürüyor.
Ancak pandemi bize gösterdi ki bizim turizm sisteminde de bazı sıkıntılar var. Turizm tamamen kitle turizmine yöneliktir. Casino turizminin çok büyük yeri vardır.
Ama insanlar pandemiden sonra daha butik daha alternatif turizm olan eko, agro turizme yöneldi. İnsanlar kalabalık otellere gitmeye çekinmeye başladı. Daha özgürlükçü daha az insanın olduğu daha butik turizm şekillerine yöneldiler. Biz de bunlara destek yapmaya çalıştık.
Aynı zamanda 2019’da duran 2020’de olmayan kış operasyonunu tekrardan başlattık. 21 Eylül’de ilk kış operasyonu başlıyor. Kış operasyonun ile turizmi 12 aya yayıyoruz.
Bunu planlarken de Sağlık Üst Kurulu ile de görüşüldü. Onlarla görüşmeden de girişleri organize edemezdik.
- YENİDÜZEN: Pandemi ülkelerde devam ederken kış turizmine talep var mı?
- Serhan AKTUNÇ: 2019’un yüzde 30-40 civarı geliyor. Alman gruplar geliyor. Kış turizminin avantajı gelen turist otelde kalıyor, kahvaltıdan sonra da hep dışarıda geziyorlar. 2019 yılında müze ve ören yerlerine girişleri aldık. 1 milyonun üzerinde müze ve ören yeri gezmesi var. Bu da çok önemli bir rakamdır.
Bunu planladıktan sonra turizmin genel sistemine bakmalıyız. Turizmdeki en büyük sıkıntı; otellerin alt yapısı ve standarttı çok iyidir ama her şey dahil sistemi ve casino turizminin ön planda olması nedeniyle toplumla turistin bir araya geleceği ortamlar maalesef çok oluşamıyor. Bundan dolayı da toplum yeterince turizmi sahiplenemiyor. Bizim bunu çözmemiz gerekiyor.
İkincisi de istihdam konusudur. Yerli halkın hizmet sektöründe çalışma konusunda maalesef bir önyargısı var. Bu sektörde çalışmayı pek sevmiyoruz. Ama doğa boşluk kabul etmiyor. Biz bu sektörü yönetemezsek birilerinin gelip bu sektörü yöneteceği ile karşı karşıya kalıyoruz.
Düşünün bir havuzunuz var ve sürekli para girişi oluyor. 2019 yılında cari açığımızın yüzde 52’sini kapıyordu turizm. Bu çok önemli bir rakam.
Ama havuzunuzun altı delik. Hizmet sektöründe çalışan nüfusun yüzde 85’i Türkiye ve üçüncü ülkesinden. Bu insanların bu ülkede olmalarının tek amacı para kazanıp para biriktirmek ve ailelerini geçindirmek. O yüzden maaşlarını aldıklarının ertesi günü yurtdışını yolluyorlar. Böyle olunca da canımızı yediğimiz turizm pastasının gelirleri tekrardan yurtdışına çıkıyor. Bizim bunu çözmemiz gerekir.
- YENİDÜZEN: Bununla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Serhan AKTUNÇ: Bunu birkaç ayda yapamazsın. Bunu toplum olarak içselleştirmeliyiz. Bizim ekonomik ve siyasi olarak da bağımsızlığımızın tek yolu ekonomidir, ekonominin de tek kurtuluşu turizmdir. Bunu anlamamız gerekir. Aileler de çocuklarını bu sektörde çalışmaya motive etmelidir. Ben 1993 yılında Bilkent Üniversitesi turizm bölümünü kazandığımda evin içerisinde bir mutsuzluk, hüzün vardı. ‘Turizm de meslek mi’ gibisinden.
Ben şimdi özel sektörden gelen biriyim. Yanımda çalışan 30 kişinden 3-4’ü yerli halkımızdandır. O yüzden biz buna alışamazsak, kabul edemezsek, ailelerimiz bundan mutlu olamazsa çok büyük sıkıntı yaşayacağız. Yaptığımız bütün uğraşlar boşuna gidecek.
Biz bütün ülkede hizmet sektöründe çalışmaya yönelik kamu spotlarına başladık. OTEM’i tekrardan açtık. Burada çocuklarımıza tekrardan eğitim vermeye başladık.
Atatürk Öğretmen Akademisi’ndeki öğretmen adaylarına turizm ve çevre eğitimlerine başlıyoruz. Çünkü çocuklarımızı bu eğitmenler eğitecek. Biz de bu öğretmen adaylarına turizm ve çevrenin önemini anlatan seminerler vereceğiz ki onlar da çocukları turizm ve çevre ile barışık olarak eğitsinler.
11 yıldır Azerbaycan ile turizm ilişkimiz yoktu. O tekrardan başlıyor.
- YENİDÜZEN: Ercan Havaalanı’nda ülkeye girişlerde de zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Bunlar nasıl aşılacak?
- Serhan AKTUNÇ: Sistematik sorunlar var. Adapass tam olarak zorunluluk haline gelirse sorunlarımızın büyük kısmını çözmüş olacağız. Çünkü eğer bu ülkeye gelinecekse buradaki kurallara da uyulması zorunludur. Eğer biz Adapass’ı zorunlu hale getirirsek sistematik sorun da ortadan kalkmış olacak.
Bu dönemde sağlıkçı arkadaşlarımız çok zorlandı. Personel sıkıntısı da yaşandı. Muhaceretteki arkadaşlar da çok zorlandı. Şimdi kış turizmi başlıyor. Bununla birlikte daha da yoğunluk olacak. O yüzden Adapass büyük ölçüde sorunlarımızı çözmüş olacak.
- YENİDÜZEN: Pandemide yeni bir dalga gelmesi halinde kötüye hazır mısınız?
- Serhan AKTUNÇ: Sağlık Bakanlığı da düşünüyor biz de düşünmek istemesek de maalesef düşünüyoruz. O nedenle önümüzdeki ay TC ile birlikte yeni bir hibe programı daha açmayı planlıyoruz.
Ama tek kurtuluşumuz aşılanmadır. Şu an yüzde 50 civarında aşılanma var. Eğer bu aşılanmayı başarırsak kapanmanın olacağını düşünmüyorum. Ama tekrardan bir kapanmaya gitmek zorunda kalırsak bizim devlet baba dediğimiz o büyük şemsiyenin özel sektöre daha fazla destek olabilmesi için nasıl bir destek yapabilirizin çalışmalarını yapıyoruz.
Eğer bir sıkıntı ile karşılaşırsak daha önceden yaptığımız desteklerden daha çoğunu vermek için uğraşıyoruz.
“Cruise turizmi mümkün ama…”
- YENİDÜZEN: Bir dönem de cruise gemi turizmi planlarınız vardı. Bu mizah konusu da olmuştu. Bir gelişme var mı?
- Serhan AKTUNÇ: Evet mizah konusu olmuştu. Daha önce de dedim toplumla turizmi barıştırmamız gerekir. Cruise bunun için önemlidir. Çünkü gelir limana demirler, 500-1000 kişi limandan çıkıp bütün gün sokakta, esnafta akşamda gemilerine dönerler.
Bu mümkün mü? Ben buraya gelmeden önce de çalışmasını yapmıştım. Bu benim bir hayalimdir. Bunun olması mümkün ama zordur. Neden zordur? Zorluk limanlardaki sıkıntıdan değil. Çünkü Akdeniz’de 4 çeşit cruise gemisi dolaşır. Mini, midi, orta ve büyükler…
Orta ve büyük gemiler bizim limanlarımıza derinlikten dolayı gelemez. Ama mini ve midi dediğimiz 500- 100 kişilik cruise gemileri gelebilir. Ama bu gemilerin çok büyük kısmı Güney Kıbrıs ve Yunan şirketlerine ait gemilerdir.
İstanbul’da avukat bir arkadaşımla bu projeyi hazırlamıştım. Hukuksal olarak AB’nin, BM’nin 2018 yılında limanlarımıza uğrayacak gemilerin herhangi bir hukuksal sorunla karşılaşmayacağına yönelik elimizde belge var.
Ama Yunan ve Rum şirketleri şunu yapabilir; ‘hukuksal olarak bir şey yapamam ama eğer KKTC limanlarına girersen Rum’a, Yunanistan’a giremezsin’ diyecek. Bu da bu ticareti yapmamızı engeller.
Ama her şey bitti mi? Hayır. Çünkü 50’ye yakın geminin rotasını ayarlamamız gerekir. O da nedir; Türkiye-Kuzey Kıbrıs-Lübnan-Mısır-İsrail… yani Güney Kıbrıs’a ve Yunanistan’a uğramayanları seçeceğiz. Onlarla iletişim içerisindeyiz. Gemi şirketlerinin en büyük maliyeti durakladıkları limanlara ödedikleri çok yüksek liman harçlarıdır. Biz de bu fiyatları düşük tutarsak bunu yapabiliriz. Şu an bunun iletişim içerisindeyiz. Siyaset ve lobi çok önde.
Ama maalesef toplumda şöyle bir şey var; “koltuğa gelip oturdun ya hiçbir şey yapmadan gideceksin” ya da “boşuna konuşur, popülizm yapar”.
- YENİDÜZEN: Böyle düşünmekte haksız mıyız?
- Serhan AKTUNÇ: Bu alışılmış çaresizliktir. 3-5 ay sonra hükümet değişirse ben gideceğim ama benim amacım şimdi taş üstüne taş koymaktır. OTEM’i açtık. Azerbaycan’ı tekrardan başlattık. Girne Antik Limanı ihalesi bitiyor. Bizim amacımız bir şeyler yapmaktır. Halkımıza da hak veririm o kadar kötü siyasiler, bürokratlar, boş boş konuşanlar görmüşlerdir ama bir şey yapmaya çalışanları da bu kadar demotive etmesinler.
- YENİDÜZEN: Turizm fonunun durumu nedir? Para var mı?
- Serhan AKTUNÇ: Para kağıt üzerinde var. O para da maalesef bu pandemi döneminde kamuya aktarılmak zorunda kaldı.
Turizm fonunda iyi paralar var. Hep şikayet ettiğimiz casinolar var ya onlardan çok çok büyük paralar alıyoruz. O paranın yarısı direkt Maliye Bakanlığı’na gidiyor.
‘Oturdun, birilerine peşkeş çektin, dağıttın’ mantalitesi var. Düşünün Eski Eserler Dairesi bize bağlı. Biletler kesiliyor ama o bilet paraları da Maliye’ye gidiyor. O parayı ben kullanamıyorum. Ondan sonra da eski eserlere bakım yapılmadığına yönelik eleştiriler oluyor. Evet doğrudur ama paramı kullanmıyorum. Çünkü zamanında bazı kişiler yanlış ve kötü kullandı diye şu an ben de yanlış ve kötü kullanacağım mantığı ile bazı şeyler bize engelleniyor. Benim olan parayı kullanamıyorum. Bütün sıkıntıları da yaşıyoruz.
“Yakıt örneğini biz alacağız”
- YENİDÜZEN: Önemli bir gündem ve sizi de yakından ilgilendiren Teknecik Elektrik Santrali’nde kullanılan yakıt. Olayın neresindesiniz?
- Serhan AKTUNÇ: Burada esas olay KIB-TEK. Çevre Bakanlığı olarak numune almıyorduk, onlar bize alınan numunelerin sonucunu yolluyordu. Artık biz de numune alacağız, biz kendimiz tahlil yaptırıp, sonuca göre izin vereceğiz. Çünkü daha önce bize gönderilirdi belki başka bir şey gönderilirdi.
Tabii Teknecik’teki fitre olayının da bir maliyeti var. Bunun maliyeti devlet tarafından karşılanması gerekir deniliyor, doğrudur.
Özelden gelen biri olarak pandemi döneminde özel sektör çok büyük sıkıntılar çekti. Maalesef kamu ve özel sektör var. Ama özel sektöre kamuya gösterilen desteğin çok çok azı yapıldı.
Kamuda çalışanlar tam ödensin diye borçlar alındı ama bunun 10’nda 1’i kadar özel sektöre bir destek verilmedi. Verilen destekler 4’lü hükümette de oldu, şu anda da olur. Borç alın, yapılandırılır, faizin üzerine faiz biner.
Filtreleme olayı da aynı mantıktadır. Bizim her ay 550 milyona yakın kamu ödememiz var. Bu fitrenin maliyeti 80-90 milyon TL. Bunun devlet tarafından yapılması gerekir.
Turizm ve Çevre Bakanlığı olarak AKSA’ya ve Teknecik’e bununla ilgili yapmaları gerektiği konusunda yapmazlarsa ceza keseceğimiz konusunda bildirimleri hazırladık.