TOPLUMA dönüşme
Siyasi partiler eleştirilecek.
İşin doğası bu...
Siyasetçi de eleştiriye tahammüllü olacak.
Ama beni ürküten farklı bir yaklaşım:
“Kendini öteki üzerinden var etmek.”
İşte bu çok vahim!
* * *
“Cumhuriyetçi Türk Partisi eleştirisi” üzerinden kendini var eden bir “alternatif sol” iddiası var.
Ya da “gerçek sol” edası.
* * *
Bu yaklaşım alternatif üretmeyen, sorumluluk üstlenmeyen, çözüm önermeyen, hayatı dönüştürmeyen bir “söylenme durağı” inşa ediyor.
Üst perdeden laflar ve labirent cümlelerle dolanan beğenmeme hezeyanları arasında kayboluyoruz.
Peki kendimizi nerede bulacağız?
* * *
Uzun seneler “muhalefet” böyle yanıldı.
“Denktaş” eleştirisi üzerinden kendini var etme kolaycılığı, barış kültürünün çoğaltılmasını engelledi.
“Üleşme düzeni”ni aklayan bu kolaycılık, toplumun kendiyle yüzleşmesini de öteledi.
“Bu düzen değişsin” diyenlerin çoğu “düzene kimseler dokunmasın, biraz da biz payımızı alalım” gerçeğini sessizce çoğalttı.
Toplum “bütünlükçü çözüm” gibi hedeflerle uyutuldu.
Parçadan bütüne ulaşılacak pratikler üretilemedi, bölünme betonlaştı.
Denktaş’ın taksimci, ülkücü, milliyetçi ve otoriter siyasetine karşı “ötekine kızmak” üzerinden yürünen yol hayatı dönüştürmedi.
Ve görüldü ki, bir Denktaş öldü, en muhalifleri dahil küllerinden yenileri doğdu!
İdealleri farklı olsa da pek çoğunun pratiği Denktaş’la aynı yerde buluştu.
* * *
Toplumu dönüştürme iddiasındaki siyasetin, topluma dönüşmesi gibi sorunumuz var.
Çünkü “topluma dönüştüğünüz” zaman 74 düzeni kazanıyor.
Bu düzen ganimetçi!
Bu düzen riyakâr!
Bu düzen hak yiyici!
Bu düzen menfaatçi!
Bu düzen bireyci!
* * *
Siyasi partiler eleştirilecek.
Ama bu eleştiri “toplumsal çürümeyi” perdeleyen noktaya gelmemeli.
Kolaycılığa dönüşmemeli.
Var olanı beğenmeyen ama yeni alternatif yaratmayan, çözüm üretmeyen, bedel ödemeyen ve risk üstlenmeyen haller de çürüdü.
Bu kolaycılık büyüdükçe, hayat küçülecek.
Ve sadece bu “düzen” devleşecek!