1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3.  “Toplumda Covid’i umursamama şımarıklığı var”
 “Toplumda Covid’i umursamama şımarıklığı var”

 “Toplumda Covid’i umursamama şımarıklığı var”

Lefkoşa Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı, Covid-19 salgının siyasilerin ve bazı kesimin umurunda olmadığını vurguladı

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Lefkoşa Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı, toplumda Covid 19’u umursamama şımarıklığı başladığını ifade ederek, “ortada hadsizlik var” dedi, hükümetin de konsantrasyonun kurultayda, erken seçimde olduğunu vurguladı.

 Yeni bir salgına karşı yeterli hazırlığın yapılmadığını da dile getiren Dizdarlı, “Ne zaman ki hastalar azalıyor herkes rehavette. Ne zaman hastalar çoğalıyor ‘ne yapacağız?... Söylenenler ve yapılması gerekenler 1.5 yıl önceden söylendi, yazıldı, çizildi. Ama bunların çok dikkate alındığını ya da ciddiye alındığını görmüyorum ve buna üzülüyoruz” dedi.

“Biz 1’ci ve 2’nci dalga arası bir şey yaşadık” diyen Dr. Dizdarlı, “Ama bu defaki gelişi tsunami olabilir” uyarısında da bulundu.

Dr. Dizdarlı ile gönüllü olarak görev yaptığı Girne Oğuz Özyalçın Aşı Merkezi’nde buluştuk, hem izlenimleri hakkında bilgi aldık, hem de yaşanılan sıkıntıları konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Gönüllü olarak Girne’deki aşı merkezinde görev aldınız. Nasıl gidiyor?
  • Dr. DİZDARLI: Burası ben geldiğimde sadece PCR Merkezi olarak hizmet veriyordu. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Başhekimlik zamanından iyi çalıştığım bana da çok destek veren bir arkadaşımdır. Aşı Merkezi’nde olmam ricasında bulundu. Ben de daha önce açıklamıştım; ‘her türlü göreve hazırım’ diye. Gelip, arkadaşlara yardımcı oluyorum. Benim için kısa süreli geri dönüş. Bu benim topluma karşı olan vefa borcum.
    Bina Özyalçın ailesi tarafından tesis edildi. Sekretaryayı Girne Amerikan Üniversitesi’nin sekreterleri yapıyor. Hemşirelerin çoğu mevsimlik işçi adı altında alınan arkadaşlarımızdır. Hepsinde gelecek kayısı var ama hepsi burada canla başla çalışıyor.
    Özellikle Girne halkının dayanışmasından çok memnunum. Her gün yemek ikramı, tatlı ikramı yapılıyor. İnsanların anlayışı da çok iyi. Bazı sıkıntılar olsa da mesafeyi korumaya çalışıyorlar. PCR’a çok talep var. Belki de en yüksek PCR’ın yapıldığı merkeziz. Günlük neredeyse 1500 PCR yapılıyor.
    Aşılama ise günlük 250 civarında bu da beklenilen rakamın altında. Randevulu aşı sisteminde sıkıntılar olmuştu. Randevulu sistem kalktığında kargaşa olacağından korkmuştum ama beklediğim olmadı. Aksine biraz rahatladı.
     
  • YENİDÜZEN: Aşıya talep nasıl?
  • Dr. DİZDARLI: Azalma var. Aşı olmaya kimler geliyor biliyor musunuz? Türkiye’ye bayram nedeniyle gidip, geri dönecek olanlar çünkü karantinada kalmak istemiyorlar. Onun için gelip aşı oluyorlar. Bir de öğrenciler ve sporcular. Bunlar da yine yurtdışına gidip geldikleri için karantinaya girmemek için aşı oluyor.
    Ama diğer kesim bekliyor. Neyi bekliyor?  Bir kısmı aşılar hakkında çıkan spekülasyonlardan etkilenmiştir. Bir kısmı da ısrarla Pfizer Biontech’i bekliyor.

“Toplumda covidi umursamama şımarıklığı başladı.  Sosyal medyadan görüyoruz, neler yapılıyor. Ve diyorsun ki; biz burada niye canımızı yiyoruz. Ortada bir hadsizlik var.”

 

  • YENİDÜZEN: Birçok ülke aşı bulamazken, biz de aşı var ama insanların umurunda mı değil? Şımarıklık mı bu?
  • Dr. DİZDARLI: Aşı şımarıklığı değil ama toplumda covidi umursamama şımarıklığı başladı.  Sosyal medyadan görüyoruz, neler yapılıyor. Ve diyorsun ki; biz burada niye canımızı yiyoruz. Ortada bir hadsizlik var. Sen virüs yaygınlaşmasın diye uğraşıyorsun ama insanlar dikkat etmiyor.
    Hastanedeki arkadaşlardan aldığım bilgiye göre de hastalık daha ziyade gençler arasında yaygın. Pandemi Merkezi’ne yatış da daha ziyade gençlerde başladı.
    Delta varyantının da gelmesiyle sayı yavaş yavaş yükseliyor. Burada en önemli şey sağlık sisteminin çökmemesidir. Sağlık sisteminin çökmesi demek her şeyin çökmesi demektir.
    Vakalar bu hızla giderse çok büyük risk altındayız. Bu umursamazlığın, vurdumduymazlığın bedelini toplum olarak ödeyeceğiz. Onun için herkes hayatına çeki düzen versin. Sosyal hayatı biraz daha yavaş ve mesafeli yaşayarak hem sağlığımızı hem de ekonomimizi sürdürmeliyiz. Kapanmamalıyız, artık bu gerçeği de öğrendik.
    Aşı olmaya gelen bir işçi ‘biz bir gün çalışmayalım çoluk, çocuk aç kalır’ dedi. O eğlenen gençler bunun ne demek olduğunu bilmeyebilir ama böyle insanların çok olduğunu, kapanmada birçok insanın bedel ödediğini bilmeleri gerekir.

 “Bu hızla giderse yatak kalmaz”

 “Ne zaman ki vakalar azalıyor herkes rehavette. Ne zaman çoğalıyor ‘ne yapacağız?... Söylenenler ve yapılması gerekenler 1.5 yıl önceden söylendi. Ciddiye alınmıyor.”

  • YENİDÜZEN: Yeni bir kapanma yok deniliyor ama hangi şartlarda kapanmayı zorlarız?
  • Dr. DİZDARLI: Bence hastanedeki yatak sayımız dolarsa ve sistem çökerse, kapanırız. Mesela ayrılmış 250 yatağımız varsa ve bu hızla gidersek, 5-6 gün içerisinde hastanedeki bütün yatakları kapattığımız anlamına gelir. Bu da ciddi bir risktir.
    Ben onun için söylerdim; sistemimiz havuz sistemi olmalı. Yatan hasta havuza giren sudur. Çıkan su da taburcu olan hastadır. Ya girenin çıkandan daha az olması lazım ya da havuzu daha geniş tutmamız gerekir.
    Havuzu rahat dönemde genişletmemiz gerekiyordu. Genişlettik mi? bilmiyorum ama en azından şu aşamada giren su miktarını azaltmak lazım ki havuz taşmasın. Şu aşamada alınması gereken en önemli tedbir hasta sayısını azaltmaya yönelik tedbirdir. Bunun dışında en önemli şey maske, hijyen ve sosyal mesafedir artı aşıdır. Bunlar 4 altın kalkandır. Belki bunları yaparsak sayıları azaltma şansı buluruz. 

 Devletin yaptığı abuk subuk harcamaları görüyorsunuz. Bunu görünce de kızıyorsunuz; niye hazırlık yapmıyorlar diye.”

  • YENİDÜZEN: Sağlık sistemindeki sorunlardan bahsettiniz. Bu sistemde düzenleme yapmak da elimizdeydi. Şimdi bu sistem bu kargaşanın içerisinde nasıl düzelecek?
  • Dr. DİZDARLI: Sağlık sistemimiz genelde bozuktu. Ancak ne oldu? Bu dönemde büyük bir yük bindi. Ama Sağlık Bakanlığı da bütün enerjisini corona virüsüne verdiği için bir dönem iyi gider gibi gözüktük. Ancak uyarıları dikkate alıp bir hazırlık dönemi olmalıydı. Yani hastaların hep 20-30’lu rakamlarda olmayacağını bilmemiz gerekirdi. Buna göre hazırlık yapmalıydık. Kapanmayı denedik. Kapanmanın ne gibi zararlar verdiğini biliyoruz ve istemiyoruz. O zaman yapmamız gereken yatak, hemşire ve hekim sayımızı artırmaktı. Elimizdeki bütün insan kaynaklarını çok iyi kullanmamız gerekirdi. Emekli hekimden, hemşireye, tıp öğrencisine kadar... Bunun için tabi ki birtakım bedeller gerekebilir. Herkes bedava çalışacak diye bir kural yoktur. Ama devletin yaptığı abuk subuk harcamaları görüyorsunuz. Bunu görünce de kızıyorsunuz; ‘niye hazırlık yapmıyorlar’ diye.
    Ne zaman ki hastalar azalıyor herkes rehavette. Ne zaman hastalar çoğalıyor ‘ne yapacağız?... Söylenenler ve yapılması gerekenler 1.5 yıl önceden söylendi, yazıldı, çizildi. Yazıldığı yerde de durur. Bakanlığa bu konuda raporlar verildi. Ama bunların çok dikkate alındığını ya da ciddiye alındığını görmüyorum ve buna üzülüyoruz.

 “Şu an siyasetin gündeminde; ‘hükümette nasıl kalırım, hükümeti nasıl deviririm’ ya da kurultay tartışmaları ya da seçim.”

  • YENİDÜZEN: Hükümetin konsantrasyonu sizce bu sorunlarda mı?
  • Dr. DİZDARLI: Hükümetin konsantrasyonu diye bir şey yoktu. Şu an siyasetin gündeminde; ‘hükümette nasıl kalırım, hükümeti nasıl deviririm’ ya da kurultay tartışmaları ya da seçim. Bu işe Sağlık Bakanlığı müsteşarı dışında kafa yoran birinin olduğunu düşünmüyorum. İnsanların ama siyasetin dışında kendilerini koruma aklı olduğunu düşünüyorum. Ama buna rağmen insanların davranışlarının da doğru olmadığını görüyoruz ve üzülüyoruz.
     
  • YENİDÜZEN: Aşı karşıtları da var. Bunlara yaklaşımınız nasıl?
  • Dr. DİZDARLI: Onları muhatap dahi almıyorum. Sadece çok karşıysalar gelsinler Pandemi Hastanesi’nde çalışsınlar.

 “Bakan net konuşsun ki mesaj net gitsin”

  • YENİDÜZEN: Aşılamada seçici miyiz? Neye göre seçicilik yapılıyor?
  • Dr. DİZDARLI: Herkese hangi aşının yan etkileri nedir, sonrasında ne olur anlatıyorum. Anlattıktan sonra ama Türkiye’ye gitmek isteyenler Johnson’u seçiyor. Yan etkisinden çekinen olursa Sinovac tercih ediliyor. Ama Pfizer Biontech aşısının gelip gelmediğini soran, 3’ncü aşının ne zaman olacağını soran bir sürü insan da var.
    Sayın Bakan biliyorsunuz geçen gün dedi ki; 3’ncü aşı Ağustos’ta başlayacak.
    Ama hangi aşının 3’ncü aşısı başlayacak? Bunun açıklaması yok. Şu an Johnson aşısı yapılıyor ve etkinlik süresi 11-12 ay. Ona 3’ncü aşıyı da mı yapacaksınız? Hayır. O zaman konuşurken daha açıklayıcı ve net bilgiler verilmelidir.
    ‘Sinovac aşısını vurduranlara Ağustos’ta biz 3’ncü aşıyı yapacağız ve Türkiye’den Biontech getireceğiz. İsteyene Biontech isteyene Sinovac yapacağız’ diyeceksiniz.  Bilim Kurulu’nun da bu yönde karar alması lazım. Konuşuluyor, açıklamalar yapılıyor ama bunlar havada kalıyor.
    Bakan beyin yaptığı her açıklamadan sonra buraya insanlar yığılır emin olun diğer merkezlerde de durum öyledir. Net konuşulsun ki mesaj net gitsin. Yoksa bu açıklamalar iş yükünü artırmaktan başka işe yaramaz.

 “Siyasetin gailesi farklı”

  • YENİDÜZEN: Eylül-Ekim’de yeni dalgadan bahsedilirdi, şimdi vakalar patladı. Hangi dalgadayız, bizi ne bekliyor?
  • Dr. DİZDARLI: Biz şanslı dönemler yaşadık. Dünya 1’nci dalga yaşarken bize esintisi geldi. Kapanma süreciyle de çok kolay atlattık. Ekonomik bedellerini ödedik o ayrı ama kayıplarımız azdı. Ondan sonra açıldık. Hasta ve kayıp sayısı arttı, bir türlü de toparlayamadık. Şu an tekrar açıldık. Aynı bedeli Güney Kıbrıs’ta ödüyor. Güney’deki vaka sayısı da binlere ulaşıyor. Bizim bunu bilerek, toparlayarak hayata devam etmemiz lazım. Aksi takdirde çok çok bedeller ödeyeceğiz. Biz 1’ci ve 2’nci dalga arası bir şey yaşadık. Ama bu defaki gelişi tsunami olabilir.
    Açıkçası bu kadar zamandır hazırlık yapılmamasına üzülürüm. Halen daha Girne Hastanesi, Pendeya Hastanesi bitirilmedi ve bunların ihale süreçlerindeki dandik bahaneler ile zaman kaybedilmesini anlamakta zorlanırım. O yüzden de diyorum; siyasetin gailesi farklı.
    Sağlık Bakanlığı’nın üst düzey bürokratları dışında durumun kimsenin umuru olduğunu düşünmüyorum.

 “Bu koşullarda bile okulların açılması taraftarıyım”

 “Ben bu koşullarda bile okulların açılması taraftarıyım. Her yeri barı, pavyonu açıyorsun, okullar kapalı, bu olmaz.”

  • YENİDÜZEN: Yaklaşık 1.5 ay sonra okulların açılması gerekiyor. Ancak bu yönde de bir hazırlık göremiyoruz. Sizin gözlemleriniz nedir?
  • Dr. DİZDARLI: Dünya Sağlık Örgütü ve dünya eğitim bilimcilerinin de ortak kararıydı; okulların en son kapanması gereken yer olduğu.
    Ben açıkçası bu koşullarda bile okulların açılması taraftarıyım. Her yeri barı, pavyonu açıyorsun, okullar kapalı, bu olmaz. Çünkü eğitim için kaybettiğin her gün aslında 7 güne tekabül ediyor.
    Ama ‘açalım da laylay lom açalım’ değil, çok sıkı denetim ve tedbirlerle okulları açacaksın. Bunun için öğretmen sendikalarının ta ilk başta çok ciddi hazırlık, planlama ve raporlama yaptığını biliyorum. Sağlık Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı sendikaları çağırır ve planlama yapabilir. Çocukların eğitimi sürdürülmelidir. Hiçbir eğitim yüz yüze eğitimin yerini tutamaz. Çocukların sosyalleşmesini de iyice kaybediyoruz. 2’nci seneyi kaybediyoruz artık bu saatten sonra daha fazla kayıp olmamalıdır diye düşünüyorum. Dünya Sağlık Örgütü asla ve asla çok mecbur kalmadıkça okulların kapanmasını tavsiye etmiyor.
    Ama bizde okullar açılmaya yakın göreceğiz ki hiçbir hazırlık yok. Bunun şimdi düşünülmesi ve hazırlığının yapılması gerekir. Siyasetin derdinin bu olması lazım. ‘Okulları açacağız ama nasıl açacağız’ çalışması o çok kızdıkları öğretmen sendikalarında var.  Al otur sen de siyasi irade olarak buna bak, çalış, düzeltilmesi gereken bir şey varsa yap ama bugünden hazırlığını yap.

yd-destek-gorseli-2-183.jpg

 

 

Bu haber toplam 2409 defa okunmuştur