Neriman Cahit

Tarafsız bir yaklaşımla düşündüğümüz zaman, fark etmemiz gerekiyor ki: Bir toplumun gerçek seçkinleri: Ne politikacılar, ne sözde asiller, ne de zenginlerdir…
Toplumları yücelten: ‘’Yaşadıkları dönemi, tarihe iz bırakarak geçiren aydınlarıdır…’’
.AYDIN: Halkın duygularını araştırmakla kalmaz… Halkta, çağın ilerisine dönük, yeni  ‘arayış duyguları da’ yaratır… Eğer, bir ülkede ‘Aydın Politikacılar’, sahnede olursa, hem ulusal iradenin istekleri iktidarda seslendirilir hem de, kitlelere yeni ufuklar gösteren yeni kadrolar iş başına gelir…

ELEŞTİRİR AMA…

Aydın, eleştirir ama yıkmaz, saplantısızdır…
Çağın gerçekleri ile güncel koşullar arasındaki uyumu, ‘kişinin ve toplumun’ yararları üzerinde kurmaya çalışır… Bencil de olabilir, verici de: Fakat, art niyetli ve yalancı olamaz…
Aydın, mücadelecidir, teslimiyetçi değil…
Toplumu ve özgürlükleri tehdit eden gelişmeler karşısında geri çekilmez… Bu tehlikeleri gidermeye çalışırken, nedenlerini de araştırır… Böylece, sorunu çözmeye uğraşırken, daha büyük yeni sorunlar doğmasını önler…
.Dünyaya açıktır, karşıtından gelen düşünceyi ‘ ONAYLAMASA DA’  dinler…
Ülkemizde yıllardır süren onca karışıklık bizi sadece ‘ dışa karşı değil, içe ve birbirimize karşı da’ yıpratmaktadır…
.Demokrasi, var mı yok mu belli değil…
.Tutanın, başa geçenin elinde kalıyor…
…
. İŞTE TAM DA BU NOKTADA, ÜLKEMİZ AYDININA BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR…
…
TOPLUMUN SORUNLARI ÇOKTUR…
Sosyal adaletsizlik, İŞSİZLİK, GELİŞMEMİŞLİK… Asla, inkar edilemez…
Ama bu sorunların ne sonucu ne de çözümü üzerinde durulmuyor… Çözülmeye davranılmıyor… Eğer böyle giderse varacağımız sonuç, hiç kuşkusuz şudur:
‘’Akılcı politik çözümleri bir kenara itmemek… Gençlerimizde: KİMİN ÇOCUĞU YA DA TORUNU OLDUĞUNA BAKILARAK İŞ VERMEMEK…
Vb…     Vb …    Vb…
…
Biz İngiliz Döneminde Yetiştik…
Bize öğretilen: ‘’ SAVAŞ – TERÖRİZM ve böylesi konularda, ‘AYDININ GÖREVİ’, Devletin yanında yer almaktır…
Bunu yaparken: DÜNYANIN VE ÜLKESİNİN GERÇEKLERİNE DE GÖZ KAPAMAMALI…  KULAK TIKAMAMALIDIR…
…
.Bu tür mücadelede, hesapların çok dikkatli yapılması… İnsani değerlerin gözardı edilmemesi gerekiyor…
.BİR DE: POLİTİK VE KİŞİSEL HESAPLARA GİDİLMEMESİ…
.Her şeye karşın, herkes kendi hesabına – kitabına uydurmaya özen göstermeyi bir yana bıraksın Lütfen…
ÇÜNKÜ…
HEPİMİZ DE AYNI GEMİDEYİZ…
UNUTMAYALIM…
BAZEN İMKANSIZ GİBİ GÖRÜNEN…
SADECE ZORDUR…

------------------------------------------------------------------------------------

ÜNLÜ BİR BABANIN…
DERS DOLU MEKTUBU…

Bu yazımda, sizinle, ABD’nin 1809-1865 yılları arasında yaşamış 16. Başkanı Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazdığı mektubu paylaşacağım… Konuyu, benim tek bir yorumuma bağlamak yerine… Sizlerin yorumuna bırakarak…
Bu mektup, ünlü bir babanın, oğlunu yaşama hazırlayacak, ona insanlık ve ahlak bilgilerini verecek olan bir mektup…
Bu mektupta ünlü baba, oğlunun öğretmeninden bazı isteklerde bulunuyor…
Öğretmene - öğrencisini dürüst, onurlu, ahlaklı bir insan olarak yetiştirmesinin yollarını gösteriyor…

İLGİNÇ DERSLERLE DOLU
Bu ilginç ve derslerle dolu mektubu, günümüzde yolunu şaşırmış, her türlü insani ve ahlaki değerleri bir kenara itmiş ya da ne yapacağını bilmeyen babalara… Belki, bir şeyler anımsatır…
Aşağıdaki mektubu… Özellikle evlat büyüten annelerin - babaların ve de öğretmenlerin çok dikkatli okumalarını diliyorum…
…
‘’Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona:
.Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret…
.Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı…
.Kıskançlıktan, uzaklara yönelt onu…
.Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona…
.Bırak, erken öğrensin, zorbaların: Görünüşte galip olduklarını…
.Eğer yapabilirsen, Ona, kitapların mucizelerini öğret…
.Fakat Ona, ‘sessiz zamanlar’ da tanı… Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçlardaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebilsin…
.Okulda, hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha ‘ONURLU’ olduğunu öğret ona…
.Ona, kendi fikirlerine inanmasını öğret…
.Herkes Ona, ‘yanlış olduğunu’ söylediğinde dahi… Tüm insanları dinlemesini öğret ona… Fakat, tüm söylediklerini ‘gerçeğin eleğinden’ geçirmesini… Ve, sadece iyi olanlarını almasını da öğret…
.Ona, gücünü ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman, ‘KALBİ’ ve ‘RUHUNA’ fiyat etiketi koymamasını öğret…
.Uğultulu bir insan kalabalığına…
Kulaklarını, tıkamasını öğret ona…
…
VE EĞER…
KENDİSİNİN HAKLI OLDUĞUNA İNANIYORSA…
DİMDİK DİKİLİP…
SAVAŞMASINI ÖĞRET…