1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Toplumsal direniş” olsa!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Toplumsal direniş” olsa!

A+A-

Komutanların en sevdikleri uğraş meydan okumaktır.
“Güç” gösterisinin halen topla, tüfekle, askerle olduğuna inanırlar.
“Topraklarımıza göz dikenler cevabını alır.”

İyi de o toprak senin değilse?
Dünyadan baktıkları zaman “toprağa göz dikenin” kim olduğu farklı görünüyor çünkü…

***
Güç nizamı bir toprağı elde tutmaya yetse de orada mutlu, huzurlu, demokratik yaşamaya yetmiyor.
Genç kuşaklar nöbet sırası gibi birbirine devriyor, gelecek belirsizliğini…

Uluslararası toplumun dışında kalmış, kendi yöneticilerini dahi seçebilmekten aciz, kara paranın girdabında kaybolmuş, sahtelik ve yalanla sınanıyoruz her gün, her gece…

Dünyaya bilimle, kültürle, felsefeyle, hukukla, üretimle meydan okumaktır marifet…
Kendini yitirmeden...

***
Bertolt Brecht’in sözüyle…
“İnsan dediğin nice işler görür, generalim,
bilir uçmasını, öldürmesini insan dediğin.
Ama bir kusurcuğu var:
Bilir düşünmesini de…”

***
İnsan düşününce…
Bunca hileye, tutarsızlığa, güvensizliğe, riyakarlığa tahammül edemiyor.

Bir başkasından gasp edilmiş, uluslararası hukuka sırt dönmüş, çözüme kavuşmamış bu toprakların tazminatını ödemek için acaba kaç tank satmamız gerekiyor generalim?

Toprak bütünlüğü denen ilkeyi denizin öte yanında farklı bu yanında farklı görmek elbette siyasetçilerin işidir.
Öyle bile olsa…
“Vatan Bölünmez” diye yazmak dağlara ama bir yurdu bölmek pek de “kahramanlık” sayılmaz herhalde…

***
Topraklarımıza değil yalnızca hayatlarımıza, kimliklerimize, kültürümüze, demokrasimize ve irademize göz dikenler var, ne yazık, kolay kolay kimse yanıtlarını vermiyor
.

***
Toplumsal direnişe en fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerde, bunun “bayramı” kutlanıyor, ne kadar dramatik… Savaşın yıldönümünde barışı kutlamak gibi!

Misafirin ev sahibi, ev sahibinin misafire dönüştüğü bir tahakkümde marşlar hiç susmuyor.

Kendi kendini yönetme yetisini hiç bu kadar yitirmemişti Kıbrıslı Türk toplumu…
Derme çatma bir kukla sahnesinde, birbirine giderek daha da yabancılaşan bir kalabalık, her anlamda güvenden yoksun, adaletsiz ve amaçsız yaşıyor.
Aidiyet hissi de kalmadı inancı da…
Dünya bizden değil biz dünyadan uzaklaşıyoruz giderek...
Ne dünyaya benziyoruz, ne kendimize...

***
Bir ülke düşününüz, söz hakkı, bir başka ülkeden atanmış kişilere aittir.
Kıbrıslı Türkler kendi geleceğine dair yaşamsal hiçbir kararı veremiyorlar.

Hangi general ya da Büyükelçi, hani Merkez Bankası Başkanı ya da Müşavir, kendi ülkesinde bunu kabul eder.

“Toplumsal direniş” olsa bu yıkılır önce!

 

Bu yazı toplam 1686 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar