Toplumsal tepki büyüyor. Bıçak kemiği deldi geçti
Ülkemizdeki işçilerin, emekçilerin ve dar gelirlilerin içinde bulundukları ekonomik şartlar günden güne kötüleşmekte, maaşları kendilerine yetmemekte ve borçlanarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Ülkemizde, şu anda asgari ücret, net 24 bin TL olarak uygulanmaktadır. Bu bağlamda, Kuzey Kıbrıs’ ta aylık asgari ücret, yaklaşık net olarak 685 Euro civarında iken, Türkiye’de asgari ücret yaklaşık 485 euro, Güney Kıbrıs’ta ise yaklaşık 1000 Euro düzeyindedir.
Son yıllarda, dövizde ve enerji fiyatlarında yaşanan yükseliş, ülkemizde, özellikle elektrik, akaryakıt, gaz gibi girdilerin maliyetini yükseltmiş, bu da tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansımıştır.
Bunlar yanında, gıda fiyatlarında da çok yüksek artışlar görülmüştür. Hükümet’in de yeterli tedbirleri almamasıyle, ekonomide ve vatandaşların satın alma gücünde, sıkıntılar artmıştır.
Geçen yıl Mart ayından, bu yıl Mart ayına kadarki yıllık enflasyon oranı, yüzde 94.45 olarak gerçekleşti. Geçen yıl bu dönemdeki yıllık enflasyon ise yüzde 66.97 olarak gerçekleşmişti. Mart ayının geçmiş 3 yılın Mart aylarına göre daha pahalı geçtiğini söyleyebiliriz.
2024 yılının, ilk 3 aylık toplam enflasyon oranı ise, yüzde 16.11’e ulaştı. Geçen yıl,ayni dönemdeki 3 aylık enflasyon oranı ise yüzde 9,65 idi. Ayrıca, 3 aylık Gıda enflasyonu da, yüzde 24.01’ e ulaşmıştır. Mutfaktaki pahalılık ateşi gitgide büyüyor. Nisan ayı enflasyon oranları, muhtemelen bu rakamları, daha da yukarıya çıkaracaktır.
Bu durum, özellikle asgari ücretle çalışanlar ile sosyal yardım ve engelli maaşı alanları çok daha olumsuz etkilemektedir.
Öte yandan, Mart sonu itibarıyla, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını oluşturan açlık sınırının 23 bin 644 TL olduğu bir ortamda, aylık asgari ücret ise, net olarak 24 bin TL’dir.
Nisan ayı açlık sınırı rakamları açıklandığı zaman, muhtemelen asgari ücret, açlık sınırının altında kalacaktır. Görüldüğü üzere, asgari ücret artsa bile, belli bir süre sonra, pahalılık karşısında erimektedir.
Enflasyonun oldukça yükselmesiyle, ülkede pahalılık çok artmış, fakirleşme büyümektedir. Özellikle, sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar perişandır.
Ülkemizde, şu anda 4 bin 504 kişi sosyal yardım maaşı almaktadır. Bu kişilerin maaşı aylık yaklaşık 11 bin ile 17 bin TL arasında değişmektedir.Ayrıca, 5574 kişi de Çalışma Dairesi’ nden engelli maaşı almaktadır.
Engelli maaşları da, geçindirmekle yükümlü kişi sayısına göre, brüt asgari ücretin yüzde 50, 60, 80 ve yüzde 100’ü arasındadır. Yani, aylık yaklaşık 13 bin 794 TL ile, 27 bin 587 TL arasında değişmektedir.
Bu insanlar, gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumdadır.Bu konuda, süratle, mevzuat düzenlenmeli, sosyal yardım ve engelli maaşı alan vatandaşlarımızın maaşları artırılarak, iyileştirilmelidir.
Bütün bunlara ilave olarak, ülkede Konteynerlerde eğitim yapılmaya çalışılırken, hastane ihtiyacı, ilaç, doktor ihtiyacı ortada iken, on binlerce kişi de açlık sınırının altında yaşamaktadır.
Bütün bu olumsuz ekonomik gelişmelerden dolayı, halkın sabrı taşmış durumdadır. Vatandaşlar, duygularını ve tepkilerini eylem ve mitinglerde demokratik olarak göstermektedir.
Başta CTP olmak üzere, muhalefet partileri, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve halk, bıçak kemiğe dayandı diyerek, sokağa inmişlerdir. Hükümet’i protesto eylemleri ve eleştireler, sokakta ve Meclis’ te günden güne artmaktadır.
Eylem ve protestoların çoğalması ve etkisini artırması için, düzenlenen yürüyüş ve mitinglere halk katılımının artması şarttır.Halk , sokağa ne kadar fazla ve güçlü inerse, Hükümet’i o oranda zorlayacak, halk aleyhine yapılması düşünülen ekonomik - sosyal icraatlar ile yasalar engellenecek ve erken seçim zorlanabilecektir.
Örgütlü ve bilinçli halk kitlelerinin önünde hiçbir Hükümet duramaz.Halk, demokratik şekilde düzenlenen eylemlere katılmaktan çekinmemelidir.Sadece, sosyal medyadan yapılan eleştiriler yeterli değildir.Unutulmamalıdır ki, birlikten kuvvet doğmaktadır.
Hiçbir hak, evde oturarak elde edilmemiştir. Hak verilmemiş, alınmıştır.Demokratik direniş ateşi yakılmıştır.Bu ateşin, büyüyerek güçlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bütün bu olumsuz şartlar altında kutlanacak olan, işçilerin, emekçilerin 1 Mayıs bayramını bende kutluyorum. Daha adaletli bir dünya ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hakların, kazanımların korunması için, tüm emekçi, toplumcu güçler, birlikte, dayanışma içinde mücadeleye devam etmelidir. Yaşasın 1 Mayıs.Yaşasın İşçinin, Emekçinin bayramı..