Toplumsal varlığımız tehlikede; siyasi tekalemit şart!
Usulüne uygundu değildi!
Siyasi karardı, çıkarla alakalıydı veya alakası yoktu!
İhtiyat Sandığı’nda 8 bin Euro maaşlı danışman meselesinden bahsediyorum…
-*-*-
Efendim, bahsedilen profesör kardeşimiz zaten 19 ay Başbakanlık’ta “gönüllü” hizmet vermişti…
Efendim, para sadece 3 aylığına, toplam 8 bin Euro’ydu!
Yok hayır, her ay için 8 bin Euro verilecekti!
Hayır hayır!
Profesör kişi maaş istememişti!
Bu para Türkiye’den getirilecek uzmanlara verilecekti!
-*-*-
İhtiyat Sandığı ne onaylamıştı?
Bakan nasıl bir açıklama yapmıştı?
-*-*-
Karışık ve aklanması gereken bir durum!
-*-*-
Ama bütün bunları neden yazıyorum biliyor musunuz?
Mevcut koalisyon hükümeti bizi öyle bir hale getirdi ki; neredeyse her alınan kararın arkasında bir pis iş, bir Ali Cengiz oyunu arıyoruz!
-*-*-
Gerçek birer paranoyak olduk!
Doğru bir iş yapılsa bile, arkasında ya rüşvet, ya komisyon ya da maddi her hangi bir başka çıkar arıyoruz!
-*-*-
Mesela AKSA, elektriği, hem Kıb – Tek’ten hem de özellikle Rum tarafından çok daha ucuza vatandaşa satıyor…
Bu cümle bile saldırıya uğramam için yeterlidir!
“Serhat AKSA’ya satıldı, bu yüzden böyle yazıyor!”…
-*-*-
Ama işin gerçeği budur!
Rakamlara bakın, göreceksiniz!
Şu kadar dakikaya, şu kadar dolar!
En ucuz üreten AKSA!
-*-*-
Acıdır öyle bir hale geldik ki, AKSA adını gördüğümüz anda; hatta Türkiye Futbol Ligi maçlarını izlerken, bir çok takımın oyuncularının sırtlarında AKSA reklamını izlediğimiz anda, “hah, para yiyorlar, kesin rüşvet aldılar veya verdiler” diyoruz!
-*-*-
Dünya’nın en modern, en sağlam ve en kaliteli havaalanlarından biri yapıldı bu ülkeye!
Yapımına başladığı günden beri, iki ortak şirket davalık; hükümet davalık!
Bir ortak davalık!
Öteki ortak davacı!
58 milyon Euro’luk muamma!
Neden sadece bu havaalanının ortaklarından birine bu iltimas sağlandı?
-*-*-
Erhan Arıklı adı işitildiği anda, Fikri Ataoğlu ismini duyduğumuz anda tüylerimiz diken diken oluyor!
-*-*-
Ve ne ilginçtir, ne İhtiyat Sandığı’ndaki 8 bin Euro maaş meselesinde adı geçen profesör kardeşimizle alakalı elimizde mahkeme kararı var; ne Arıklı, ne Ataoğlu, ne Emrullah Turanlı ne de AKSA patronları ile ilgili!
-*-*-
Ercan diye arkadaşım var; adını işittiğimde ilk aklıma gelen şey, “rüşvet, yolsuzluk…”
-*-*-
Olmamalı!
Böyle düşünmemeliyiz ama çöken sistem bizi bu şekilde düşünmeye zorluyor!
-*-*-
Girne Hastanesi bitmiyor!
Bitirilemiyor!
Denktaş’ın anıt mezarında ihaleye yine çıkılamadı!
Rezalet, kokmuş ilişkiler!
34 milyon TL’ye bitmesi gereken hastane için her bitirilemediği gün para demek!
Ve bu parayı biz ödüyoruz!
Müteahhidin umurunda olmuyor!
-*-*-
Bütün bunlar nedir biliyor musunuz?
Bütün bunlar, siyasi tekalemitin zorunluluğunun göstergesidir!
-*-*-
Mevcut siyasi iktidar, ülkedeki aşırı siyasi kirliliği zirveye taşımaktan sorumludur!
Tek görevi Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakereleri olan ama tek yaptığı iş tirilaylaylom gezmekten başka bir şey olmayan bir cumhurbaşkanımızın olduğunu da es geçmeyelim!
-*-*-
Sistem, düzen, siyaset, baştan aşağıya kokmuştur!
Çökmüştür!
Nüfusu netleştirmeye, çok ciddi kalkınma hedefli programlar yapmaya ve en ciddi şekilde “papağanlık yapmadan”, “kukla durumuna sokulmadan” müzakere masasında olmaya ihtiyacımız vardır!
-*-*-
Ersin Tatar derhal istifa etmelidir…
Ülkede en geç iki ay içinde, hem cumhurbaşkanlığı hem de erken genel seçim yapılmalıdır!
-*-*-
Bundan daha fazla rezil olamayız!
Bundan daha fazla kokamayız da!
Ama bu şekilde devam edersek, “toplumsal varlığımızı” sıfırlayacağız, bu kesindir!
Kıbrıs sorunu ve faşizm!
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda, Allah’ın beyin dağıtırken “hata yaptığı” iki grup çok etkilidir!
Biri Türk faşistleri, öteki de Rum faşistleri!
-*-*-
Bu iki grup, aslında savaştan korkan, savaş olsa yatak altına kaçan, aşağılık kompleksli kişilerdir!
Zaten çoğunluğu gerek Kuzey gerekse Güney Kıbrıs’ta askerlik hizmetini ya bedelli yapmıştır ya da askerlikten sıyırmak için deli numarasına yatmıştır!
Bizde deli numarasına yatan çok olmasa da Güney’de bir hayli fazladır!
-*-*-
Neyse!
Son günlerde, örneğin pasaport alamayan Kıbrıslı Türklerin haklı haykırışına en ciddi tepki verenler, Türk faşistleridir…
Kıbrıslı Türk anne ve / veya babadan doğan Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı ve tabii ki pasaportu alma hakkını savunanlara en büyük tepkiyi de Elen faşistleri vermektedir!
-*-*-
Rum faşistler ile Türk faşistler arasındaki en ciddi fark, coğrafya farkıdır!
Rum faşistler ne yazık ki Ada’dadır!
Türk faşistler ne acıdır ki daha çok Türkiye’dedir!
-*-*-
Ve masadaki fark da haliyle, Nikos’a kendi faşistlerinin, Ersin’e ise Türkiye’deki faşistlerin en şiddetli baskıyı yapıyor olmasıdır!
Zaman zaman her ikisinin bu faşistlerin elinde alelade kuklaya dönüyor olmaları da bilindik bir gerçektir!
Ve tabii ki “çözüm” haliyle zorlaşmaktadır!
İlk nabız yoklaması yapıldı… Bir taraf “ayrı devlet – ayrı egemenlik” diyor, öteki taraf “Tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimlik”te ısrar ediyor… Buluşabilecekleri ortak nokta var mı? İzlemeye devam…